TKBL | Fenerbahçe 74-68 GALATASARAY

Galatasaray-Fenerbahçe basketbol derbisi hep 5-5 oynanan, Galatasaray'ın hep öne geçtiği ama hep kaybettiği bir oyundur.

Almanların futbol cümlesinin biraz bize uyarlaması.
 
Doruk Gölbaşı' Alıntı:
Açıkcası bugün en çok bu mağlubiyete kahroldum. Bugün sahada resmen bir katliam yaşandı. Antrenörümüz Ceyhun Yıldızoğlu 10 sayıya yakın öndeyken Fenerbahçe'nin geriden gelip 4 sayı öne geçmesine müsaade etti. Mola almadı. Şimdi Ceyhun Hoca Galatasaray Kadın basketbol tarihinin en şanslı antrenörü belkide. Kendisine çok iyi bir bütçe ve imkanlar sunuldu ama sonuca baktığımızda, oyuna baktığımızda koskoca bir 0. Aldığı oyuncular geldikten sonra çok zayıflamış bilmiyordum dedi. Hatalarını kendi ifade etti. Kendisi çok hatalar yaptı göz yumduk fakat bugün yaptığı hatayı ben içime sindiremiyorum. Tam bir rezillik yaşandı. Resmen Fenerbahçe'nin seri yakalamasını sağladı. Oyuncular ne yapacağız diye kenara bakarken mola almamak ne demektir bunu bana bir açıklasın. Bu maçı Ceyhun Yıldızoğlu sayesinde kaybettik.

edit: Bahsettiğim olay 4.Periyotta yaşandı.
Benim bildiğim bir takımın 2. yarıda 3 mola hakkı var.4.periyotun 3. dakikasında Fenerbahçe farkı 5'e indirince mola aldı hoca,tam zamanında diyebilirim bu mola için.Bu moladan sonra maalesef toparlanamadı oyuncularımız,top kayıpları vs. fark bire indi,bir mola daha aldı hoca bitime 5 dakika civarı bir süre vardı.Son molasını da maçın sonuna saklamak istedi herhalde hoca ki o molayı da alsa son 3-4 saniyeye molasız kalsa eminim ona daha fazla kızardık.
 
hiç bir branşda hoca katkısı yok.....augustus ve fowless yok bizde yokuz.bu kadar kötü transfer yapılmaz gerccekten.maçın koptuğu an tuğba nın diana dan yediği bloktu.
 
M.Furkan Şenbabaoğlu' Alıntı:
Benim bildiğim bir takımın 2. yarıda 3 mola hakkı var.4.periyotun 3. dakikasında Fenerbahçe farkı 5'e indirince mola aldı hoca,tam zamanında diyebilirim bu mola için.Bu moladan sonra maalesef toparlanamadı oyuncularımız,top kayıpları vs. fark bire indi,bir mola daha aldı hoca bitime 5 dakika civarı bir süre vardı.Son molasını da maçın sonuna saklamak istedi herhalde hoca ki o molayı da alsa son 3-4 saniyeye molasız kalsa eminim ona daha fazla kızardık.

Yav etme eyleme Allah aşkına... Resmen Fenerbahçe'nin geriden gelip öne geçmesine göz yumuldu. Ben bunu içime sindiremiyorum. Sadece Ceyhun Hocayı gözümde çok büyütmüşüm onu anladım. Neredeyse erkek takımından daha çok para harcadılar bu takıma ama şu yabancıların Fowles ve Agustus dışında ne kadar kötü seçim olduğu açık. Takımda sistem olmayışı ayrı bir rezalet. Yav hiç mi isyan eden yok bu haksızlığa gerçekten şok içerisindeyim :oops: :oops: :oops:
 
Doruk Gölbaşı' Alıntı:
[quote="M.Furkan Şenbabaoğlu":n292vi6a]Benim bildiğim bir takımın 2. yarıda 3 mola hakkı var.4.periyotun 3. dakikasında Fenerbahçe farkı 5'e indirince mola aldı hoca,tam zamanında diyebilirim bu mola için.Bu moladan sonra maalesef toparlanamadı oyuncularımız,top kayıpları vs. fark bire indi,bir mola daha aldı hoca bitime 5 dakika civarı bir süre vardı.Son molasını da maçın sonuna saklamak istedi herhalde hoca ki o molayı da alsa son 3-4 saniyeye molasız kalsa eminim ona daha fazla kızardık.

Yav etme eyleme Allah aşkına... Resmen Fenerbahçe'nin geriden gelip öne geçmesine göz yumuldu. Ben bunu içime sindiremiyorum. Sadece Ceyhun Hocayı gözümde çok büyütmüşüm onu anladım. Neredeyse erkek takımından daha çok para harcadılar bu takıma ama şu yabancıların Fowles ve Agustus dışında ne kadar kötü seçim olduğu açık. Takımda sistem olmayışı ayrı bir rezalet. Yav hiç mi isyan eden yok bu haksızlığa gerçekten şok içerisindeyim :oops: :oops: :oops:[/quote:n292vi6a]
Transfer konusunda,özellikle yabancılarda yanlışlar var ona bir şey demiyorum.Gintare,Hodges transferleri,ligde oynayabilecek oyun kurucu alınmaması tabi ki hata ama ben bu maçta özellikle molalar konusunda yanlış yaptığını düşünmüyorum.
 
Mola'larin dogru zamanda alinip alinmamasindan ziyade, ise yaramamis olmalari tartisilmali bence. Bunda da antrenörümüz hem suclu, hem sucsuz. Neden sucsuz? Cünkü Fener gercek oyununu oynadiktan sonra (Bugünkü macta Birsel, Taylor farki) hoca ne dese bos, bizim oyuncularimizda o kapasite yok (Sylvia ve Augustus disinda, onlarda da 3'lük yok). Neden suclu? Bu oyuncularin cogunu kendisi bu takima getirdigi icin suclu.

Bu arada daha dün Ceyhun hocanin babasi vefat etti, o yüzden biraz daha anlayisli olmakta fayda var derim.
 
Sorun demekki Augustus değilmiş değilmi saygıdeğer kardeşlerim...Fowles ve Augustus Ceyhun hoca gelmeden alınanlar...Diğerleri hatalı tercihler...Sadece isim değil mevki konusundada bu böyle...

Hata yapılır ancak hatayı sahiplenmek lazım...Augustus olmasaydı X'i alırdım,yok amerikalı hakkı kilitlendi vs vs...Takımda iki doğru var,bunları götürmeyi değilde bunların yanına yeni doğruları eklemeyi düşünelim...
 
Dün salondaydım, aslında gitmeyi düşünmüyorudum ama maç öncesi son idmanda oyuncuların gözlerindeki ışığı görünce gitmeye karar verdim. Açıkcası bende kolay tutunamayacağımızı düşünüyordum yanılttılar benide herkesi olduğu gibi.

Öncelikle şu Birsel hayranlarına bir mesajım var. Evet iyi oyuncu ama bana göre dün Işıl'dan daha iyi değildi. Işıl'ı o kadroya koysanız ilah olurdu o kadroda. Dün son çeyrekte sanıırım 2 top kaybı yaptı Işıl bunuda tamamen yorgunluğa veriyorum. Başka takımın oyuncularını göklere çıkarma konusu artık gına getirmeye başladı.

Diana Taurasi gerçekten büyük ve akıllı bir oyuncu. Ama en az 2 tane net hücum faulunu çalmadı hakemler. Semione dün onu çok iyi savundu ama her içeri drive edip potaya gidişinde ciddi şekilde ters kolunu açıp rakibi iterek kendine avantaj sağlıyor ve hakemler bunu ne yazık ki süzemiyor. Tam tersi savunma faulu caldılar hep.

Seimone dün özellikle ilk yarı dağıttı ortalığı. Attığı sayılar, yaptığı savunma bana Avrupa Şampiyonu olduğumuz zamanları hatırlattı. Maçın sonlarına doğru herkeste olduğu gibi o da oldukça yoruldu doğal olarak ve oyundan düştü.

Melisa dün iyi mücadele etti. Monique ile özellkle ribaundları çok iyi karıştırdırlar. Melisa son periyotta normalde rahat soktuğu yerlerden bütün atışlarını kaçırdı. 2 tanesini sokabilseydi eğer şu anda galibiyeti konuşuyor olacaktık.

Maçtan sonra otoparkta rakibin hocasının bazı dediklerine şahit oldum. Havadan, sudan, yoğun maç trafiğinden, Ekaterinburgun uzaklığından ve soğuğundan falan bahaneler söyleyip duruyordu. Bundan etkilenmesi gerek biri varsa o da bizim takımdır çünkü Avrupa Liginde son iki haftayı dışarda geçirdik ve bu çarşamba yine deplasmandayız. Kolay değil sürekli böyle git gel, bununda etkisini yorgunluk olarak son periyot yaşadığımızı düşünüyorum.

Bu kadar iyi mücadele edip son 4 dakikaya kadar önde götürdüğmüz maçı kaybetmek çok üzücü gercekten. Ama ben kendi adıma istediğim mesajı çok net biçimde aldım. Karşı tarafta bu mesajı gayet iyi aldı. Kadroları bizden üstün olmasına rağmen onları yenebileceğimizi gördük. Fener'e karşı bir mağlubiyet hakkımız vardı ve onu kullandık. Kendi sahamızdaki maçı kazanırsak ve başka maç kaybetmezsek final serisi için saha avantajını alırız. O yüzden artık yenilmemeliyiz.

Gözleri uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş, neredeyse ayakta duramayacak hali kalmamış Ceyhun hocanın' da babasını toprağa verdikten hemen sonra Eskişehirden gelip takımı yalnız bırakmadığı içinde teşekkür ederim kendi adıma. Kazanmak için bu maçta yapılması gereken herşeyi yaptı ama olmadı malesef.

Şu maça kadar çok fazla şampiyonluk inancım yoktu ama artık ilerisi için umutluyum. Sahadaki mücadele için hepinize teşekkürler kızlar. Ben dahil birçok insanı yanılttınız. Ama bundan sonra bu mücadelenin daha azını yapmaya hakkınız yok. Madem böyle mücadele edebiliyorsunuz bundan sonra hep bunu görmek istiyoruz.
 
Hüseyin Karaçil' Alıntı:
Bu Mehmet Baturalp bunamış.Maçın sonlarını izledim.Emin oldum artık bundan.

hüseyin, son 5 yıldır öyle o..
adamın suçu yok, oraya çıkaran da kabahat..

sami yen'de herkes 10 sayı öndeymişiz son periyot falan diyordu. Biz de kazanıyoruz herhalde dedik ama olmamış.. Neye şaşıracağımı şaşırdım artık.. Futbolda beşiktaşa yenildik şaşırmadık, basketbolda Fenerbahçeye yenildik yine şaşırmadık..

Galatasaraylıyız, ezeli rakiplerimize kaybediyoruz ve normal karşılıyoruz..
Yenildiğimiz için değil şaşırmadığımız, kanıksadığımız için utanıyorum..
 
Önder Abi'nin dediklerine ek olarak bir şey eklemek istiyorum.

30 dakika boyunca sağımda solumda oturan Fenerbahçeliler'in Taurasi'ye, Birsel'e ana avrat sövüp, sen misin lan dünyanın en büyük basketçisi, iyi basketçi böyle olur (Seimone'dan bahsediyor) dediğini duydum. Yani onları o hale düşürdük ya sevinecektim ama bizim de onlardan farkımız kalmamış. Buna üzülmekten, onların o haline sevinemiyorum.

Herkes 10 farka razıydı, 30 sayı fark yeriz, gençler girince farkı hafifletiriz filan diyordu burada. Aslan gibi oynadık, sahaya karakter koyduk kimseden çıt çıkmıyor. Hani onu istiyorduk? Hala sallayacak adam arıyorsunuz, ben çıktım güvenemediğim Seimone'dan, son çeyrekte ortalarda olmamasına rağmen Galatasaray uğruna her şeyiyle oynadığı için özür diledim, sahiden aramızda takımdan veya hocadan özür dilemek isteyen yok mu? Benim bir şeyim eksilmedi, merak etmeyin.

Cumhurbaşkanlığı maçındaki Işıl ile dünkü Işıl'ın, o günkü Seimone ile dünkünün, o günkü Galatasaray ile dünkü Galatasaray'ın farkını görmüyor musunuz? Güvenin takımınıza artık, biz ne verirsek sene sonunda onu alacağız. Destek olmayan da bir zahmet köstek de olmasın. Tüm zorluğuna, çok zorluğuna, belki de imkansızlığına rağmen sonuna kadar savaşacağını dün gösteren takımın, ben de sonuna kadar arkasındayım.

Hadi bırakalım Ceyhun Yıldızoğlu'nun ceketini de, Ratgeber'in maçtan sonra çıkarıp salladığı, aklınca şov yaptığı ceketini GALATASARAY ona nasıl giydirir, onu konuşalım artık
 
Dün maçı televizyondan izledim.Fb çok ama çok kötü oynamasına rağmen yine kazandı.Ben daha önceki yazımda fark yeriz demiştim.Ama dün yenebilirdik.Dünkü Fb yenemedikten sonra birdaha böyle kötü bir fb ne zaman bulabiliriz bilmiyorum.Maçı izlerken aklıma şu soru geldi.Bu bizim pivot poziyonunda oynayan avrupalı oyuncuyu kim getirdi ise o kişiyi hemen göndermek gerekiyor.Çok mu aramışız bu oyuncuyu.Yine guard poziyonu için aldığımız yabancı oyuncuda aynısı(avrupa pasaportu olan oyuncu).Bunları kim aldı.Eğer hocamız istedi ise daha kötü.Yerlilerden hiç katkı yok.Bahar hiç kendisini geliştirmiyor.Özel çalışması gerekiyor.Yine arkadaşlarımın beğenmediği zafer kalaycıoğlunun bir sözü aklıma geldi.Baharın potaya smaç vurması gerektiğini bu yüzden özel çalışmaların yaptırılması gerektiğini söylemişti.Niye özel çalıştırılmıyor.Yerli oyuncuların katkısı sıfır.Böyle takım olmaz.Nilay bile bunlardan bir kat iyi oynuyor du geçen sene.
 
valla daha önceki maçların yine tekrarı oldu biz farklı önde götürüyoruz ama son dakikalrda yakalayıp kazanaıyorlar. Demekki biizm eksikliğimiz hep konuşuğumuz üzere bu dakikalarda maçı kontrol edecek akıllı bir guard. eğer dün akıllı bir guard oyuncumuz olsaydı eminimki maçı alırdık.
voleybolda ise yüzümüz güldü erkeklerde 0-3 yenmişsiz hemde onların sahasında.
helal olsun voleybol takımımıza.
futbolda ise dibe vurduk
 
Aras Kafkaslı' Alıntı:
Önder Abi'nin dediklerine ek olarak bir şey eklemek istiyorum.

30 dakika boyunca sağımda solumda oturan Fenerbahçeliler'in Taurasi'ye, Birsel'e ana avrat sövüp, sen misin lan dünyanın en büyük basketçisi, iyi basketçi böyle olur (Seimone'dan bahsediyor) dediğini duydum. Yani onları o hale düşürdük ya sevinecektim ama bizim de onlardan farkımız kalmamış. Buna üzülmekten, onların o haline sevinemiyorum.

Herkes 10 farka razıydı, 30 sayı fark yeriz, gençler girince farkı hafifletiriz filan diyordu burada. Aslan gibi oynadık, sahaya karakter koyduk kimseden çıt çıkmıyor. Hani onu istiyorduk? Hala sallayacak adam arıyorsunuz, ben çıktım güvenemediğim Seimone'dan, son çeyrekte ortalarda olmamasına rağmen Galatasaray uğruna her şeyiyle oynadığı için özür diledim, sahiden aramızda takımdan veya hocadan özür dilemek isteyen yok mu? Benim bir şeyim eksilmedi, merak etmeyin.

Cumhurbaşkanlığı maçındaki Işıl ile dünkü Işıl'ın, o günkü Seimone ile dünkünün, o günkü Galatasaray ile dünkü Galatasaray'ın farkını görmüyor musunuz? Güvenin takımınıza artık, biz ne verirsek sene sonunda onu alacağız. Destek olmayan da bir zahmet köstek de olmasın. Tüm zorluğuna, çok zorluğuna, belki de imkansızlığına rağmen sonuna kadar savaşacağını dün gösteren takımın, ben de sonuna kadar arkasındayım.

Hadi bırakalım Ceyhun Yıldızoğlu'nun ceketini de, Ratgeber'in maçtan sonra çıkarıp salladığı, aklınca şov yaptığı ceketini GALATASARAY ona nasıl giydirir, onu konuşalım artık

kardeş haklısın biz hep bu mücadeleyi kast ediyorduk istediğimiz oldu şimdi kimse zaten çok olumsuz konuşmuyo sadec eüzgünüz kazanamadığımzı için. Farklı yenilip bu ne biçim takım diyeceğimize onurlu savaşan takım olmak ve savaşarak kaybetmek en doğrusu istediğimiz buydu şimdi teknik ekibimizin ufak oyuncu değişiklikleri yaparak (bence iyi bir Guard) istenilen seviyeye gelmemiz gerek. Umarım bu yenilgi bizim için bir milat olmuştur artık
 
[youtube:3lpqj9g1]http://www.youtube.com/watch?v=jJj16gL-Xbs&feature=related[/youtube:3lpqj9g1]

Ratgeber' in başka alanlara ilgiside var galiba.
 
Re: TKBL| Fenerbahçe-GALATASARAY

Veysel Kaya' Alıntı:
Bu maçın skoru voleybol maçı ile aynı olsun.. 69-75 yani..
Helal olsun, sadece 1er sayıyla yanılmışsınız :)
Sylvia'ya o perdelemedeki saçma hücum faul çalınıp erken faul problemine sokulmasaydı, dolayısıyla sahada daha çok kalabilseydi eminim tarafları da doğru tahmin etmiş olacaktınız.
 
Öncelikle dün sahada ellerinden geldiğince mücadele eden kızlarımıza helal olsun diyorum. O kafeste böyle mücadele edebilmek büyük başarı. Keşke sonunu getirebilseydik.

Evet maçtan önce ben dahil bir çok kişi bu maç hakkında umutsuzdu. Çünkü yaşanmış tecrübeler vardı. Şahsen dün akşam skor 22-6 olduğunda bile içimde en ufak bir ümit yoktu. Çünkü ben bu filmi daha önce görmüştüm. Hem de defalarca. Geçen senede aynı böyle oldu. Orada da ilk yarı öndeydik. İkinci yarı verdiğimiz ufak bir seri ile yıkıldık ve maçı kaybettik. Ondan önceki senede aynı şeyler oldu. Dolayısı ile bu senaryo bize çok tanıdık. Geçtiğimiz senelerden farklı olarak bu sene 3. periyotta değilde 4. periyotta maçı verdik. Farklı olarak söylenebilecek tek şey buydu.

Maç hakkında yazılan tüm yorumları okudum. Genel olarak Sylvia'nın erken faul problemine girmesinden sonra oyun dengemizin bozulduğuna ve maçın koptuğuna yönelik yorumlar var. Bu mağlubiyette bir etken olarak sayılabilir. Fakat 4 milyon dolarlık bir bütçesi olan takım sadece 2 oyuncunun eline bakmamalı. Seimone ve Sylvia oyunda yokken adeta amatör bir takım gibi oynuyoruz. Evet Sylvia oyunda kalmış olsaydı, o saçma hücum faul çalınmasaydı maç çok erken biterdi. Fakat bu kadar büyük bütçeli bir takımın Sylvia kadar olmasa da benzer özelliklere sahip yedek bir center oyuncusu bulunmak zorunda. Bu isim kesinlikle Gintare olamaz. Zaten bu oyunu nasıl geçen senenin en iyi genç oyuncusu seçildi hayret doğrusu. Eğer gönderilecekse bir an önce gönderilsin. Hem kızın kariyeri için hemde bizim için bir problem. Kullanamayacağın oyuncuyu neden tutuyorsun? Hiç kimseyi bulamıyorsan, ya kızı kazan ya da Melek ile oyna. En azından genç bir oyuncu kazanmış oluruz.

Seimone ve Sylvia bu takımın bütün yükünü çeken iki adet oyuncu ve bu oyuncuların ne yazık ki yedekleri yok. Sezon başında guard olarak Dooneka Hodges alındı ki ben anadolu takımlarından transfer edilen oyunculara oldum olası karşıyım. Oralar farklıdır, büyük takımlar farklıdır. Sayı kraliçesi de olsan Galatasaray'a geldiğin zaman sorumlulukların artar, eskisi gibi rahat oynayamazsın. Nitekim Dooneka takımdaki guard sorununa çözüm getirmesi için transfer edildi. Eğer sezonun en önemli maçında, rakip kısaların kapasitesi ortadayken sahada yer almayacaksa o zaman kadroda bulunmasının ne anlamı var? Diyecekler ki Gintare var yabancı hakkımız doldu. Gintare'a bakıyorum oynadığı süre 4 dakika. Düşünüyorum acaba Fenerbahçe'nin seri yakaladığı dönemleri Hodges ile oynasak daha mı az hata yapardık? Bilinmez. Fakat bu kadar bütçeli bir takımın sadece 2 oyuncu üzerinden oynaması beni üzüyor. Rakibe baktığımız zaman skora doğrudan etki edecek oyuncu sayısı 5-6. Birsel, Esmeral, Penny, Diana, Nevriye. Onların yanısıra Matovic ve Nevlin'de skoru değiştirebilecek isimler. Bizim takıma baktığımızda ise iki oyuncu dışında skora doğrudan katkı yapacak oyuncu yok. Bu isimlerin dışında en skorer isim 6 sayı ile Currie. İşte farkta buradan kaynaklanıyor.

Monique, yapı olarak bu takıma belirli bir standardın dışında katkı verebilecek bir oyuncu değil. Skor gücü kısıtlı, asistçi bir oyuncuda değil. İyi yapabildiği tek şey savunma. Seimone sıkıştığında, baskı geldiğinde topu eline alıp oyunu sürükleyebilecek kapasitede değil. Bunları zaman zaman yapmaya çalışıyor fakat çoğunlukla bize zarar olarak geri dönüyor. Zaten yalnızca ligde oynayabilen bir oyuncu, maliyetinin de çok az olduğunu sanmıyorum. Eğer bu tarz bir görev oyuncusu alınacaksa, Türkiye liginde de bu işleri yapabilecek oyuncular var. Bizim ihtiyacımız olan bize gerektiği anlarda skor olarak katkı sağlayabilecek bir oyuncu.

Melisa Can, dün çok kritik anlarda çok kritik ve boş şutlar kaçırdı. Eğer kaçırdığı 7 şuttan 1-2 tanesini soksa belki de maçı alıp götürecektik. Sanırım kendisini hala Ceyhan'da oynuyormuş gibi hissediyor. Bu görevdeki bir oyuncunun, özellikle de Sophia Young'ı izlemiş bir taraftarın, Sophia'dan sonra Melisa'yı izlemesi gerçekten hayal kırıklığı. İçeride bir çok pozisyonda miss match-up'ta kalıyor. Arkasındaki oyunculara göre undersize olmasına rağmen aldığı topları sürekli zorluyor ve şimdiye kadar bunun bize herhangi bir şey kazandırdığını göremedim.

Dikkatimi çeken bir diğer unsurda sanki deplasmanda değilde kendi sahamızda oynuyormuşcasına rüzgarı arkamızda hissettiğimiz anda hızımızı hiçbir şey'in kesemiyor olması. 10-12 sayı civarı ile önde olduğumuz dakikalarda Fenerbahçe'nin yaptığı top kayıplarının tamamını fast-break olarak değerlendirme çabası, bizim hanemize top kaybı ve sayı olarak geri döndü. Bir çok kez Currie'nin, Melisa'nın ve Tuğba'nın topu kapar kapmaz rakip potaya gitme arzuları, saçma atışlar ve top kayıpları olarak geri döndü. Üstüne üstlük bizim yaptığımız bu anlamsız hataların tamamını potamızda sayı olarak gördük. Deplasmanda +10 öndeyken, süre bizim lehimize işlerken bu saçma hataları yapmanın amatörlükten başka açıklaması yok

Tuğba'ya özellikle dikkat ediyorum, sonradan oyuna girdiği tüm maçları faul problemi ile sürdürüyor ve genelde 5 faul ile kenarda tamamlıyor. Bu takımın şu anda ikinci guard'ı durumundasın ve sezonun en önemli maçına çıkıyorsun, takımı yönlendirmesi gereken bir oyuncu amatörce faullerle takımının hızını kesiyor. Maalesef bu 1 değil 2 değil. Her maç böyle. Tuğba'nın Galatasaray'a geldiğinden beri en büyük problemi "kontrolsüzlük". Ne zaman nerede ne yapacağı belli değil. Dış şutları istikrarsız. Dün bir tane stop jump-shot yaptı, eminim o şutun girdiğine kendisi bile inanamamıştır. İlk yarıda Diana'nın yanından bir turnike bıraktı. Blok korkusu yüzünden çok saçma bir yere attı. İkinci yarı o turnike'nin aynısını atmaya kalkınca da blok yedi. İyi bir oyuncu o pozisyonda faul almasını bilirdi. İlk yarıda turnikeye giderken yaptığı stepsi hakemler sezemedi. Kısacası ben Tuğba'yı izlerken korkuyorum. Aynı korkuyu geçen sene Yasemin'de hissediyordum.

Yıllardır Bahar için ısrarla üstüne gidilsin, üstüne gidilsin dendi. Dün yeterince şans verildi sahada neler yapabileceğini ben gördüm, artık kim ne derse desin. Neler yapabileceği belli bir oyuncu, her an top kaybı riski var, şutu istikrarsız, korkarak oynuyor. Bu takımın oyuncusu değil. İlk yarıda bir tuğla attı ki evlere şenlik.

Seimone ve Sylvia bu takımın her şeyi. Seimone için biraz sabır diyordum, hala sabır diyorum. Çok çok daha iyi olacak, inanıyorum. Dün akşamki 24 sayısı ve savunmadaki gayreti iyi bir sinyaldi. Sylvia bu ligin en iyi 3 oyuncusundan biri. Her maç aynı istikrar. 30 sayı fark yeriz aynı, fark atarız aynı. Belli bir standardı var onu hiç bozmuyor, her maç üzerine çıkmaya gayret gösteriyor. Gençlere örnek olsun.

Bu forumda Işıl'a laf söyleyeni 9 köyden kovuyorlar ama bu Işıl'ın şu anda bu takıma verebileceklerini göz ardı etmemizi sağlamıyor. Işıl iyi bir guard ama şampiyonluğa yürüyen bir takımın 1. guard'ı kesinlikle olamaz. Sakat, formsuz, takım kötü, yardıma gelmiyorlar diyenler elbette olacaktır. Bunları bende sizin gibi iyi biliyorum ama gerçek şu ki şu anki takım kimyasında bu kız bu yükü kaldıramaz. Sen sezon başında Işıl'la beraber oynasınlar diye aldığın oyuncuyu hiç bir maçta oynatmazsan bütün yükü Işıl'ın omuzlarına bırakırsan bu kız o yükü kaldıramaz. Işıl'ın en iyi zamanını da biliyoruz, yapabileceklerini biliyoruz. İyi performans Eurocup'ta Aris'e attığı sayılar, yaptığı asistler değil. Eğer bizim tek rakibimiz Fener ise o maçtaki performansı benim için kıstastır ki Işıl'ın Fener maçlarındaki performanslarını da hepimiz biliyoruz. Dün yine kötüydü. Elindeki bir topu rakibe kendi elleriyle verdi, bir kez daha aynı hatayı yapacaktı ki Seimone araya girdi. Bu takıma kaliteli bir guard alırsın Hammon ayarında, Işılı da koyarsın arkasına, rahat rahat izlersin maçını. Kafan rahattır çünkü 1 numaran kalitelidir. Ama şu an görünen o ki bu sezon 1 numarada daha çok eziliriz.

Nihan geçtiğimiz sezon çok başarılıydı, ama dün gördüm ki o Nihan gitmiş, yerine ürkek, çekingen, savaşmaktan korkan bir Nihan gelmiş. Bu haliyle bize bir katkı veremez.

Takım her an patlamaya hazır bir bomba gibi. Çok dengesiz bir kadromuz var. Oyuncular bulunduğu yerin farkında değiller. Öne geçtik, farkı açtık, tam maçı kazanma hamlelerini yapmaya geldiğinde 1-2 kişi hariç herkesin eli titremeye başladı, saçma sapan hatalar peşi sıra geldi. Maç esnasında oyun durduğu anda bir araya gelip neleri konuşuyorlar. Birisi çıkıp "hücumda telaş yapmayın, top çevirin, yardımlaşın" demiyor mu? Fener farkı eritti, her hücum iki pas yapamadan ellerimizde eridi. Hiç bir varyasyon yok, kimse taşın altına elini sokmuyor. Işıl'da öyle savunmayı delip sayı atacak, faul alacak bir performansta olmadığı için maç sonlarında her geçen hücumda başarısız olduk. 35 dakika iyi oynayıp son 5 dakikada maçı 16 sayılardan vermek çok can yakıcı. Hatalardan ders çıkartmaktan bahsediliyor ama bu hatalar orada yıllardır yapılıyor.

 
Aykun Alan' Alıntı:
Öncelikle dün sahada ellerinden geldiğince mücadele eden kızlarımıza helal olsun diyorum. O kafeste böyle mücadele edebilmek büyük başarı. Keşke sonunu getirebilseydik.

Evet maçtan önce ben dahil bir çok kişi bu maç hakkında umutsuzdu. Çünkü yaşanmış tecrübeler vardı. Şahsen dün akşam skor 22-6 olduğunda bile içimde en ufak bir ümit yoktu. Çünkü ben bu filmi daha önce görmüştüm. Hem de defalarca. Geçen senede aynı böyle oldu. Orada da ilk yarı öndeydik. İkinci yarı verdiğimiz ufak bir seri ile yıkıldık ve maçı kaybettik. Ondan önceki senede aynı şeyler oldu. Dolayısı ile bu senaryo bize çok tanıdık. Geçtiğimiz senelerden farklı olarak bu sene 3. periyotta değilde 4. periyotta maçı verdik. Farklı olarak söylenebilecek tek şey buydu.

Maç hakkında yazılan tüm yorumları okudum. Genel olarak Sylvia'nın erken faul problemine girmesinden sonra oyun dengemizin bozulduğuna ve maçın koptuğuna yönelik yorumlar var. Bu mağlubiyette bir etken olarak sayılabilir. Fakat 4 milyon dolarlık bir bütçesi olan takım sadece 2 oyuncunun eline bakmamalı. Seimone ve Sylvia oyunda yokken adeta amatör bir takım gibi oynuyoruz. Evet Sylvia oyunda kalmış olsaydı, o saçma hücum faul çalınmasaydı maç çok erken biterdi. Fakat bu kadar büyük bütçeli bir takımın Sylvia kadar olmasa da benzer özelliklere sahip yedek bir center oyuncusu bulunmak zorunda. Bu isim kesinlikle Gintare olamaz. Zaten bu oyunuyla nasıl geçen senenin en iyi genç oyuncusu seçildi hayret doğrusu. Eğer gönderilecekse bir an önce gönderilsin. Hem kızın kariyeri için hemde bizim için bir problem. Kullanamayacağın oyuncuyu neden tutuyorsun? Hiç kimseyi bulamıyorsan, ya kızı kazan ya da Melek ile oyna. En azından genç bir oyuncu kazanmış oluruz.

Seimone ve Sylvia bu takımın bütün yükünü çeken iki adet oyuncu ve bu oyuncuların ne yazık ki yedekleri yok. Sezon başında guard olarak Dooneka Hodges alındı ki ben anadolu takımlarından transfer edilen oyunculara oldum olası karşıyım. Oralar farklıdır, büyük takımlar farklıdır. Sayı kraliçesi de olsan Galatasaray'a geldiğin zaman sorumlulukların artar, eskisi gibi rahat oynayamazsın. Nitekim Dooneka takımdaki guard sorununa çözüm getirmesi için transfer edildi. Eğer sezonun en önemli maçında, rakip kısaların kapasitesi ortadayken sahada yer almayacaksa o zaman kadroda bulunmasının ne anlamı var? Diyecekler ki Gintare var yabancı hakkımız doldu. Gintare'a bakıyorum oynadığı süre 4 dakika. Düşünüyorum acaba Fenerbahçe'nin seri yakaladığı dönemleri Hodges ile oynasak daha mı az hata yapardık? Bilinmez. Fakat bu kadar bütçeli bir takımın sadece 2 oyuncu üzerinden oynaması beni üzüyor. Rakibe baktığımız zaman skora doğrudan etki edecek oyuncu sayısı 5-6. Birsel, Esmeral, Penny, Diana, Nevriye. Onların yanısıra Matovic ve Nevlin'de skoru değiştirebilecek isimler. Bizim takıma baktığımızda ise iki oyuncu dışında skora doğrudan katkı yapacak oyuncu yok. Bu isimlerin dışında en skorer isim 6 sayı ile Currie. İşte farkta buradan kaynaklanıyor.

Monique, yapı olarak bu takıma belirli bir standardın dışında katkı verebilecek bir oyuncu değil. Skor gücü kısıtlı, asistçi bir oyuncuda değil. İyi yapabildiği tek şey savunma. Seimone sıkıştığında, baskı geldiğinde topu eline alıp oyunu sürükleyebilecek kapasitede değil. Bunları zaman zaman yapmaya çalışıyor fakat çoğunlukla bize zarar olarak geri dönüyor. Zaten yalnızca ligde oynayabilen bir oyuncu, maliyetinin de çok az olduğunu sanmıyorum. Eğer bu tarz bir görev oyuncusu alınacaksa, Türkiye liginde de bu işleri yapabilecek oyuncular var. Bizim ihtiyacımız olan bize gerektiği anlarda skor olarak katkı sağlayabilecek bir oyuncu.

Melisa Can, dün çok kritik anlarda çok kritik ve boş şutlar kaçırdı. Eğer kaçırdığı 7 şuttan 1-2 tanesini soksa belki de maçı alıp götürecektik. Sanırım kendisini hala Ceyhan'da oynuyormuş gibi hissediyor. Bu görevdeki bir oyuncunun, özellikle de Sophia Young'ı izlemiş bir taraftarın, Sophia'dan sonra Melisa'yı izlemesi gerçekten hayal kırıklığı. İçeride bir çok pozisyonda miss match-up'ta kalıyor. Arkasındaki oyunculara göre undersize olmasına rağmen aldığı topları sürekli zorluyor ve şimdiye kadar bunun bize herhangi bir şey kazandırdığını göremedim.

Dikkatimi çeken bir diğer unsurda sanki deplasmanda değilde kendi sahamızda oynuyormuşcasına rüzgarı arkamızda hissettiğimiz anda hızımızı hiçbir şey'in kesemiyor olması. 10-12 sayı civarı ile önde olduğumuz dakikalarda Fenerbahçe'nin yaptığı top kayıplarının tamamını fast-break olarak değerlendirme çabası, bizim hanemize top kaybı ve sayı olarak geri döndü. Bir çok kez Currie'nin, Melisa'nın ve Tuğba'nın topu kapar kapmaz rakip potaya gitme arzuları, saçma atışlar ve top kayıpları olarak geri döndü. Üstüne üstlük bizim yaptığımız bu anlamsız hataların tamamını potamızda sayı olarak gördük. Deplasmanda +10 öndeyken, süre bizim lehimize işlerken bu saçma hataları yapmanın amatörlükten başka açıklaması yok

Tuğba'ya özellikle dikkat ediyorum, sonradan oyuna girdiği tüm maçları faul problemi ile sürdürüyor ve genelde 5 faul ile kenarda tamamlıyor. Bu takımın şu anda ikinci guard'ı durumundasın ve sezonun en önemli maçına çıkıyorsun, takımı yönlendirmesi gereken bir oyuncu amatörce faullerle takımının hızını kesiyor. Maalesef bu 1 değil 2 değil. Her maç böyle. Tuğba'nın Galatasaray'a geldiğinden beri en büyük problemi "kontrolsüzlük". Ne zaman nerede ne yapacağı belli değil. Dış şutları istikrarsız. Dün bir tane stop jump-shot yaptı, eminim o şutun girdiğine kendisi bile inanamamıştır. İlk yarıda Diana'nın yanından bir turnike bıraktı. Blok korkusu yüzünden çok saçma bir yere attı. İkinci yarı o turnike'nin aynısını atmaya kalkınca da blok yedi. İyi bir oyuncu o pozisyonda faul almasını bilirdi. İlk yarıda turnikeye giderken yaptığı stepsi hakemler sezemedi. Kısacası ben Tuğba'yı izlerken korkuyorum. Aynı korkuyu geçen sene Yasemin'de hissediyordum.

Yıllardır Bahar için ısrarla üstüne gidilsin, üstüne gidilsin dendi. Dün yeterince şans verildi sahada neler yapabileceğini ben gördüm, artık kim ne derse desin. Neler yapabileceği belli bir oyuncu, her an top kaybı riski var, şutu istikrarsız, korkarak oynuyor. Bu takımın oyuncusu değil. İlk yarıda bir tuğla attı ki evlere şenlik.

Seimone ve Sylvia bu takımın her şeyi. Seimone için biraz sabır diyordum, hala sabır diyorum. Çok çok daha iyi olacak, inanıyorum. Dün akşamki 24 sayısı ve savunmadaki gayreti iyi bir sinyaldi. Sylvia bu ligin en iyi 3 oyuncusundan biri. Her maç aynı istikrar. 30 sayı fark yeriz aynı, fark atarız aynı. Belli bir standardı var onu hiç bozmuyor, her maç üzerine çıkmaya gayret gösteriyor. Gençlere örnek olsun.

Bu forumda Işıl'a laf söyleyeni 9 köyden kovuyorlar ama bu Işıl'ın şu anda bu takıma verebileceklerini göz ardı etmemizi sağlamıyor. Işıl iyi bir guard ama şampiyonluğa yürüyen bir takımın 1. guard'ı kesinlikle olamaz. Sakat, formsuz, takım kötü, yardıma gelmiyorlar diyenler elbette olacaktır. Bunları bende sizin gibi iyi biliyorum ama gerçek şu ki şu anki takım kimyasında bu kız bu yükü kaldıramaz. Sen sezon başında Işıl'la beraber oynasınlar diye aldığın oyuncuyu hiç bir maçta oynatmazsan bütün yükü Işıl'ın omuzlarına bırakırsan bu kız o yükü kaldıramaz. Işıl'ın en iyi zamanını da biliyoruz, yapabileceklerini biliyoruz. İyi performans Eurocup'ta Aris'e attığı sayılar, yaptığı asistler değil. Eğer bizim tek rakibimiz Fener ise o maçtaki performansı benim için kıstastır ki Işıl'ın Fener maçlarındaki performanslarını da hepimiz biliyoruz. Dün yine kötüydü. Elindeki bir topu rakibe kendi elleriyle verdi, bir kez daha aynı hatayı yapacaktı ki Seimone araya girdi. Bu takıma kaliteli bir guard alırsın Hammon ayarında, Işılı da koyarsın arkasına, rahat rahat izlersin maçını. Kafan rahattır çünkü 1 numaran kalitelidir. Ama şu an görünen o ki bu sezon 1 numarada daha çok eziliriz.

Nihan geçtiğimiz sezon çok başarılıydı, ama dün gördüm ki o Nihan gitmiş, yerine ürkek, çekingen, savaşmaktan korkan bir Nihan gelmiş. Bu haliyle bize bir katkı veremez.

Takım her an patlamaya hazır bir bomba gibi. Çok dengesiz bir kadromuz var. Oyuncular bulunduğu yerin farkında değiller. Öne geçtik, farkı açtık, tam maçı kazanma hamlelerini yapmaya geldiğinde 1-2 kişi hariç herkesin eli titremeye başladı, saçma sapan hatalar peşi sıra geldi. Maç esnasında oyun durduğu anda bir araya gelip neleri konuşuyorlar. Birisi çıkıp "hücumda telaş yapmayın, top çevirin, yardımlaşın" demiyor mu? Fener farkı eritti, her hücum iki pas yapamadan ellerimizde eridi. Hiç bir varyasyon yok, kimse taşın altına elini sokmuyor. Işıl'da öyle savunmayı delip sayı atacak, faul alacak bir performansta olmadığı için maç sonlarında her geçen hücumda başarısız olduk. 35 dakika iyi oynayıp son 5 dakikada maçı 16 sayılardan vermek çok can yakıcı. Hatalardan ders çıkartmaktan bahsediliyor ama bu hatalar orada yıllardır yapılıyor.


Bu çok değerli yorum için çok teşekkür ederim....
 

Üst