Esmer Güzel
Geçen hafta Avusturya?daki 220 bin dolar toplam ödüllü WTA turnuvasında oynadım. Linz'e vardığımda, gelen şoför kendisini tanıtıp doğrudan otelime mi gitmek istediğimi öğrendikten sonra, aniden ?Serena Williams'ı iyi tanıyor musunuz?? diye sordu ve ?Onun yerine, dünya güzeli esmer bir tenisçi var ya, o oynayacak? dedi. Anlam veremedim...
Ertesi sabah öğrendim ki, Serena Williams turnuvadan son anda, ani bir kararla çekilmişti. Organizatörler onun yerine, açıkta kalan wild card?ı Ana Ivanovic'e vermişlerdi. Biraz geç de olsa anlamıştım; ?dünya güzeli esmer tenisçi? Ana Ivanovic?ti.
2008 yılında Roland Garros'ta şampiyon olarak dünya sıralamasında bir numaraya kadar yükselen Sırp tenisçi, en son turnuvasını o sene kazanmıştı. 12 Temmuz?da WTA tekler sıralamasında dünya 65.?liğine kadar düşen Ana, Linz?de geçen hafta, sabırsızlıkla peşinde koştuğu kupaya tam iki yıl sonra tekrar kavuştu.
Ana bence dünyanın en güzel kadın tenisçilerinden biri. Bu güzelliğiyle 2008 yılındaki başarısı birleşince, kendisini sadece dünya çapında bir sporcu değil, hemen hemen tüm dergilerin çekim için peşinde koştuğu bir kadın olarak buluverdi. Ekibi ve menajeri bu durumun, kortta kazanılandan daha fazla bir gelir kaynağı olacağını gördükçe, iş çığrından çıktı. Ana'nın kariyeri öyle bir hal aldı ki, kortta geçirdiği vakitten fazlasını TV programlarında veya moda çekimlerinde geçirir hale geldi. Ama unutulan bir şey vardı; Ana henüz 21 yaşında bir gençti.
Ben, bunun ne kadar ağır bir yük olabileceğini düşünmemiştim; ta ki Linz?de asansörde şans eseri karşılaşıp, kadın kadına birkaç dakika dertleşene kadar. Ana o akşam, kot pantolonun üstüne, dizlerinin üzerine kadar inen beyaz bir hırka giymişti. Çok beğendim ve ?Hırkan çok şıkmış? dedim. Hafif utangaç bir ifadeyle, ?Hiç olmazsa her şeyi kapatıyor!? dedi. Bu kadar güzel fizikli bir kadının arkasından bakarken, başarı denen şeye hem kort içinde hem kort dışında hazırlıklı olmanın önemini bir kez daha düşündüm.
Ana, şampiyonluğu sonrası peşinden koşup dünyanın en güzel kadını olduğunu söyleyen sahte figürlerin, 2 yıl boyunca hiç şampiyon olamadığı dönemde, kendisini ne kadar da acımasızca eleştirdiğini yaşayarak öğrenmek zorunda kalmıştı. Belki de benim gerçekten beğendiğim hırkasını, bir yerleri, bir şeyleri kapasın diye bu yüzden tercih etmişti.
?Esmer güzel? 2008'de dünya sıralamasında 1 numaraya yükseldiğinde, korttaki başarısı için mental olarak hazırdı. Ancak bu başarının, kort dışında beraberinde getirdiği sahte ve geçici dostlara, peşinden koşan kameralara ve belki de bir günde değişen hayat şekline hazır değildi.
Gerçek hayatta olduğu gibi, sporda da başarı ve şöhret geçici şeyler. Bunu ne kadar erken anlarsa insan, başarının kol kola dolaştığı sahte dünyadan o kadar az zarar görür diye düşünüyorum...
* İpek Şenoğlu'nun 21.10.2010 tarihli Star gazetesinde yayımlanan köşe yazısıdır.