2013 - 2014 Sezonu Transfer Çalışmaları

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Bonsu maalesef dizindeki ciddi sakatlık sebebiyle basketbolu bırakma noktasında.

Geçen yıl bu sakatlığı Maccabi'ye transferini de engellemişti. Sezon ortasında Cajasol'e transfer olmuştu fakat orda da 0'a yakın katkı vermişti.

Son durumu nedir bilmiyorum fakat bildiğim kadarıyla üst seviye basketbol oynaması artık çok zor. Fakat stil olarak Bonsu örnek gösterilebilir:) O tarzda takıma enerji katacak, seyirciyi ve takımı havaya sokacak, ribaundlarda ve savunmada üst düzey yetenekli, hücumda da ortalama olan atletik bir uzun güzel olur.
 
Arkadaşların yaptığı kadro planlamalarına baktım da;

Jamont Gordon'a biraz ayıp etmiyor muyuz:)

Ben özellikle bu yıl playoff sürecinde ortaya koyduğu karakterden son derece memnunum. Geçen yıl yabancı oyuncularımızdan o karakteri göremediğimiz için favorisi olduğumuz turda elenmiştik Beşiktaş'a. Sorumluluk alan oyuncudan zarar mı gelirmiş hiç:)

Sadece biraz kulağının çekilmesi gerek; onun haricinde ben Gordon'ın üstünü bu kadar kolay çizemem şahsi görüşüm:)
 
Arkadaşların yaptığı kadro planlamalarına baktım da;

Jamont Gordon'a biraz ayıp etmiyor muyuz:)

Ben özellikle bu yıl playoff sürecinde ortaya koyduğu karakterden son derece memnunum. Geçen yıl yabancı oyuncularımızdan o karakteri göremediğimiz için favorisi olduğumuz turda elenmiştik Beşiktaş'a. Sorumluluk alan oyuncudan zarar mı gelirmiş hiç:)

Sadece biraz kulağının çekilmesi gerek; onun haricinde ben Gordon'ın üstünü bu kadar kolay çizemem şahsi görüşüm:)

Jamont'u ben de çok beğeniyorum. EL de böyle oyunculara her zaman ihtiyaç var. Savunması çok iyi penetre konusunda oldukça iyi sayılır. Joker oyuncumuz kendisi
 
Sakatlıktan çıktıktan sonra Euroleague maçlarında Erceg'i gözlemleyebildim. Net şekilde "vasat"tı. Ama şu da var ki, uzun süreli ve ağır bir sakatlıktan "vasat" dönebilmek de başarıdır bence.

O yüzden gelecek sezon kadromuza katmamızı çok isterim. Şutu iyi olan bir dört numaraya hasretiz.
 
Arkadaşların yaptığı kadro planlamalarına baktım da;

Jamont Gordon'a biraz ayıp etmiyor muyuz:)

Ben özellikle bu yıl playoff sürecinde ortaya koyduğu karakterden son derece memnunum. Geçen yıl yabancı oyuncularımızdan o karakteri göremediğimiz için favorisi olduğumuz turda elenmiştik Beşiktaş'a. Sorumluluk alan oyuncudan zarar mı gelirmiş hiç:)

Sadece biraz kulağının çekilmesi gerek; onun haricinde ben Gordon'ın üstünü bu kadar kolay çizemem şahsi görüşüm:)

Spanoulis gelirse , kadroda 5 yabancıya hangisi daha iyi Domercant mi Gordon mu ? Bildiğimiz bi Domercant'i silmek çok çok zor , avrupada onun kalitesinde üçlükcü bi Navarro var , bi de Carroll.Gordon penetre ve savunması çok iyi olmasına rağmen kötü bi şutör ve ısrarla bu kötü şutörlüğe rağmen sürekli sanki takımın en iyi şutörüymüş gibi çok fazla zorlama ve sistem dışı şutlar atıyor.Bir de bazen öyle alakasız pozisyonlarda şutu zorluyor ki , rakip takım ribaunt aldığı anda fast-breake çıktığından 2 değil 4 sayı yemiş gibi oluyoruz.Yoksa kulağı çekilse de 'sen zorlama şut atma , penetre et , savunma yap , ama her maç 10 şut atma' deseler ve kabul etse razıyız :) Bir de Euroleague gibi bi Arena'da daha fazla parlamak isterse ve sürekli şut atarsa maç kaybettirebilir.İki ucu keskin bıçak.

Sezon başındaki Banvit maçından sonra hemen hemen lig bitimine kadar 62 de 10 üçlük atmış , vasat şutör olmasına rağmen maç başına 4 üçlük kullandı sezon içerisinde bu fazla bi rakam , şu el üstünden şut denemeleri yapıp Kobe gibi oynamaya çalışmasa iyi oyuncu.
 
Arkadaşların yaptığı kadro planlamalarına baktım da;

Jamont Gordon'a biraz ayıp etmiyor muyuz:)

Ben özellikle bu yıl playoff sürecinde ortaya koyduğu karakterden son derece memnunum. Geçen yıl yabancı oyuncularımızdan o karakteri göremediğimiz için favorisi olduğumuz turda elenmiştik Beşiktaş'a. Sorumluluk alan oyuncudan zarar mı gelirmiş hiç:)

Sadece biraz kulağının çekilmesi gerek; onun haricinde ben Gordon'ın üstünü bu kadar kolay çizemem şahsi görüşüm:)

Gordon'un kulağını çekmeyi bırak, sopayla kovalasan gene anlamaz. Gordon gerçekten göze hoş gelen basketbol oynuyor. Onu seyretmesi benimde hoşuma gidiyor ama harlem takımına daha çok uyuyor. Top elindeyken takımı değil sadece kendini düşünüyor. Her maç yaptığı şey fütursuzca içeri dalıp uygun pozisyondaysa turnike atmak ya da önünde engel varsa topu rastgele dışarı çıkarmak. Ondan sonra dua ette top rakibe gidip hızlı hücumla sonlanmasın. Dikkat edildiyse ilk Banvit maçında herşey mükemmel giderken, Gordon' da inanılmaz sayılar bulurken işi abartıp maçı 1 e 5 şekline sokunca Arroyo'da resmen oyuna küstü ve Gordon'a tavır yaptı. O dönemde eline gelen her topu Arroyo Gordon'a verip ''madem öyle ne halin varsa gör'' havasındaydı. Arroyo'yu bile çıldırttıysa varın gerisini siz düşünün. Güçlü oyuncu olduğu için ligde bu tarz hatalarını takımında sayesinde telafi etti ama CSKA'da oynadığı dönemde onun bencil oyunuyla başlayan hatalar zinciri yüzünden takımı 17 sayı farkla öndeyken kupayı kaybetti. Kadro kurulurken oyuncuların bireysel yeteneklerine bakılıp bu 1 de şu 2 de o da 3 de oynar demekle olmuyor. Takımın kimyasına göre uygun oyuncuları bulup kadro oluşturmaktır zor olan. Umarım kontratı sorun çıkarmazda bizide zor duruma düşürmez. Yoksa adam olacağını bilsem takımda ilk tutacağım oyuncu o olur.
 
4 numaraya yerli isim olarak Deniz Kılıçlı düşünülebilir mi ? Makedonya ile yaptigimiz bugünkü maçta çok etkili bir oyun koydu. Ribauntlarda çok iyi,şutu da var gozlemleyebildiğim kadariyla. İzzet'e para vermektense Deniz Kilicli hamlesi sanki daha guzel düşer. Ağabeylerimin de bu isim hakkinda yorumlarini bekliyorum...
 
önümüzdeki sezonun takım kurgusuna dair en önemli iki soru bence ;

1-) arroyo'nun ilerleyen yaşına ragmen kendisi ile devam edilecek mi? gerçi yanılmıyorsam sözleşmesi zaten 1,5 yıllıktı.
2-) domercant nasıl dönecek?

bu iki sorunun cevabı gordon'un takımdaki gelecegini de olası spa transferini de dogrudan etkileyecektir..

uzun rotasyonunda ise furkan'ın nba yapıp yapmayacagı belirleyici olacak..
 
Arroyo Domercant Gordon'un olduğu yerde EuroLeauge MVP'si de olsa Spanoulis gereksiz bana göre. Ona verilecek para ile iyi bir uzun oyuncu alırsak daha yerinde olur.
 
Eğer 3 yıllık anlaşma olacaksa ( ki olacak gibi duruyor ) sanırım bu isimlerden Henry en az kullanılacak. Nasıl döneceği bile belli değilken Spa, Henry ve Arroyo daha iyi olur ama malesef Arroyo opsiyonunu kullanmayacak diye haber okudum umarım yalandır.
 
Domercant-Lyday-Greer Kazan da aynı anda sahada olduklarında bile gayet oynuyorlardı, Spanoulis-Arroyo-Domercant ın beraber oynamaması gibi bir durum söz konusu olmaz. Arroyo-Hawkins-Domercant üçlüsüne nazaran daha bile rahat oynarlar. Kaldı ki Arroyo ile Spanoulis i karşılaştırmak da çok gereksiz; Arroyo mu Teodosic mi deseler Arroyo derdim hiç şüphesiz ama Euroleague in halihazırda en iyi kısası ve bana göre en etkin oyuncusundan bahsediyoruz burada. İşin savunma kısmında da sorun yaşayacağımızı sanmıyorum eğer Domercant iyi dönerse. Spanoulis müthiş bir savunmacı değil ama en azından savunma zaafı yok.

Spanoulis e vereceğimiz parayla uzun alalım önerisi de gayet geçersiz bence. Ne yazık ki Avrupa da pek çok kalburüstü uzun olmasına rağmen Spanoulis in bir kısa olarak diğer kısalar üzerindeki etkinliğini diğer uzunlar üzerinde sağlayacak bir uzun yok.

Şahsen Spanoulis in geleceğini hiç sanmıyorum, bir Euroleague takımı olarak da sezon ortasında Arroyo acaba gelecek mi endişesi yaşanması garip olur, kaldı ki Arroyo bu sezon geldiğinde Kazan maçlarında hiç varlık gösteremedi. Spanoulis gibi EL nin üst düzey savunmacılarına karşı oynayabilir mi, işin savunma kısmında neler olur bilemiyorum.
 
Geçenlerde bir yazı yazmıştım, başka bir forumda Olympiacos üzerine muhabbet dönerken ve Spanoulis söylentileri üzerine;

Basketbolda doğru organizasyon ve doğru planlamanın ne kadar önemli olduğunun, sırf bu faktör ile toplam oyuncu kalitesi sizden üstün olan ekipleri nasıl ekarte edebileceğinizi gösteren en önemli kanıt, Olympiacos takımıdır. Çok revaçta olduğundan dolayı bu örnek üzerinden gidiyorum, bir de yakın tarihlerinde çok farklı yapıda iki kadro kurdular. Biri Euroleague tarihinin en pahalı, toplam oyuncu kalitesi olarak en üst seviyede olan kadrolarından bir tanesiydi. Favoriydiler, ama başarı gelmedi. Ardından küçülmeye gittiler, tabi ekonomik bazda, ama doğru yapılanma, doğru koç, iyi bir düzen, birbirini tamamlayan bir kadro ile üst üste iki defa Euroleague şampiyonluğu gördüler.

Örneğin bakalım Olympiacos son dönem kadrolarından bir kaçına;

2009-2010 Kadrosu;
PG; Milos Teodosic, Theodoros Papaloukas, Scoonie Penn
SG; Yotam Halperin, Kostas Sloukas, Patrick Beverley
SF; Josh Childress, Kostas Papanikolaou
PF; Linas Kleiza, Nikola Vujcic
C; Ioannis Bourousis, Sofoklis Schortsanitis, Loukas Mavrokefalides

Bu kadro ile o sezon Oly, Final Four yaptı. Partizan'ı uzatmalarda geçerek finale kaldılar, ki o Partizan'ın kadrosu pek parlak bir kadro değildi. McCalebb üzerine kurulu bir kadroydu. Finalde ise Barcelona'ya pas pas olmuşlardı. Baktığımızda kadro kalitesi birbirine yakın, hatta Oly daha iyi bir kadroya sahipti bile diyebilirsiniz. Ancak Barcelona'ya baş kaldırı bile gösterememişlerdi. Teodosic, Papaloukas, Childress, Kleiza, Sofoklis, Bourousis, Vujcic gibi isimleri içeren kadro o şampiyonluğu getirememişti.

2010-2011 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Milos Teodosic, Theodoros Papaloukas
SG; Yotam Halperin, Jamon Lucas, Michalis Pelekanos
SF; Marko Keselj, Kostas Papanikolaou
PF; Matt Nielsen, zoran Erceg
C; Rasho Nesterovic, Ioannis Bourousis, Loukas Mavrokefalides

Bir önceki sezon kimseyi tatmin etmeyince, takımın başına Ivkovic geçiyor, Avrupa'nın en büyük transfer bombalarından biri patlatılıyor, ezeli rakip Pana'nın en büyük iki silahından biri Spanoulis kadroya katılıyor. Teodosic, Papaloukas, Spanoulis ile beraber "Üç Silahşörler" kuruluyor. Ancak bu sefer hezimet daha büyük oluyor, Final Four bile yapamıyor, Oly.

Mesela o sene, 2010-2011 Euroleague'de şampiyon olan ezeli rakip Panathinaikos'un kadrosu ile Oly'nin günümüz kadrosunda ciddi benzerlikler var. Pana da ekonomik olarak küçülmeye gitmişti, Diamantidis etrafında bir takım kurdular. Kadrodaki Yunan olmayan oyuncu sayısı 5'ti, ki bunların rotasyonda önemli rol oynayanları Sato, Batiste ve Nicholas'tı. Ve Diamantidis üzerine kurulu bir kadro ile şampiyon oldular.

***

Gelelim Olympiacos'un son iki sezonda üst üste iki defa Euroleague şampiyonu olan kadrolarına;

2011-2012 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Martynas Gecevicus, Acie Law
SG; Evangelos Mantzaris, Kostas Sloukas
SF; Kostas Papanikolaou, Marko Keselj
PF; Pero Antic, Georgios Printezis
C; Joey Dorsey, Kyle Hines, Lazaros Papadopoulos, Andreas Glyniadakis

Kadrolar arasında ilk bakışta bir uçurum var, tek göze çarpan adam Spanoulis. Ancak Ivkovic öyle bir yapı, öyle bir düzen kurdu ki sonunda 4-5 katı bütçeler ile yapılamayan yapıldı. Sloukas, Papanikolaou gibi geçmiştede kadroda olan ama hep geride kalan gençler öne çıktı. Antic gibi bir adam kadronun önemli bir parçası oldu. Yıllık ücreti komik sayılabilecek derecede olan Dorsey ortalığı dağıttı, Law fark yarattı. "Kabasakal" da bu isimlere liderlik etti. Kadro için herkesin doğru yaptığı işler var, herkesin rolleri var. Spanoulis gibi bir liderleri vardı. Law içeri drive'ları ile hücumda çeşitlilik yaratıyordu. Bir şutör uzun, bir hareketli uzun kombinasyonunun ekmeğini çok yediler. Printezis çok önemli bir faktör oldu. İşin savunma kısmında her zaman belli bir standartları vardı, ve yardım savunmasını çok iyi oturtan bir ekipti. Sloukas üstüne düşeni yapıp şut sokuyor, Papanikolaou atletikliği ile fark yaratıyordu.

Ve Olympiacos böyle bir takım ile kendisinin 1-2 sene önceki halini andıran, Avrupa'daki en dev bütçeye sahip, yenilmez denen CSKA'yı finalde müthiş bir geri dönüşle yendi. Kaldı ki yarı finalde de favorilerden Navarro'lu, Eidson'lı, Lorbek'li, Mickael'li Barcelona'yı geçmişlerdi. Finalde rakip ise Teodosic, Siskauskas, Lavrinovic, Kırılenko, Krstic, Khryapa, Shved gibi isimlerden oluşan, yedekleri bile F4 yapabilecek kapasitede olan CSKA'ydı. Yani olay toplam oyuncu kalitesinden öte, oyuncuların bir araya gelerek oluşturduğu organizasyon ve takımdı.

2012-2013 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Acie Law, Martynas Gecevicius
SG; Kostas Sloukas, Evangelos Mantzaris
SF; Kostas Papanikolaou, Stratos Perperoglou
PF; Pero Antic, Georgios Printezis
C; Kyle Hines, Giorgi Shermadini, Josh Powell

Kadro kimyası hemen hemen aynı, artık oturmuş bir düzen var. Takımda bir general var, etrafında da görevlerini iyi yapan rol oyuncuları. Hücuma çeşitlilik katabilen bir delici guard(Acie Law), ceza şutlarını kesen yardımcı bir kısa(Sloukas), savunması kuvvetli atletik bir 3 numara(Papanikolaou), çok iyi bir rol adamı ve ceza şutörü(Perperoglou), hücumda iç-dış paylaşımını iyi yapan, yardım savunmasını üst seviyede uygulayan uzun kombinasyonları. Bir dış bitirici(Antic), bir iç skorer(Hines), bir pota altı sertlik sağlayan uzun(Shermadini), bir dinamizm getiren oyuncu(Printezis)..

***

Olayın bir de bizim tarafına bakalım.

Bizim de bu sene ciddi bir oturmuş düzenimiz oluştu. Bunda da en büyük etken sezon içi yaşadığımız onca talihsizlik ardından ortaya çıkan son kadro oldu. Yani sezon başı oluşturulan kadro ile bu düzen yakalanabilir miydi, emin değilim. Çünkü ilk kurulan kadro çok daha bireysel performanslar üzerinden devam eden bir kadroydu. Ardından yaşanan talihsizlikler sonucu ise biz de bir nevi “Bir General ve iyi rol oyuncuları” sistemine geçiş yaptık. Oldukça iyi bir savunma takımı olduk. Her zaman belli bir standartta savunma yaptık, hücumda ise her maç değişik parçaları oyuna sokmayı başardık.

Tabi bizim de aksayan yönlerimiz var, ve bu aksayan yönler Euroleague gibi bir seviyede çok daha fazla göze batabilir. Bu hem biraz daha kadronun oturması ile hem de eksik parçaların tamamlanması ile giderilebilecek durumda. Zaman zaman fazla Arroyo odaklı olmakla eleştiriliyoruz. Bu doğru olabilir, ama zaten bizim sistemimiz de bu. Sıkıştığımız anlarda “general” sahneye çıkacak, atmasa da birşeyler yaratacak. Her takımda böyle durumlar, böyle bağımlılıklar vardır. Bu da normal bir durum. Önemli olan takım içinde ekstra oyuncuları daha sık bir şekilde oyunun içine dahil edebilmek. Biz bunu da yapabiliyoruz, zaman zaman. Markoishvili olsun, Gordon olsun, bu katkıları verebilecek oyuncular.

Takımın bir generali var, Arroyo. Delici ve “deli” bir adamımız var, Gordon. İyi bir savunmacımız var, Göksenin. Yine hem iyi bir savunmacı, hem iyi bir şutör olan, Markoishvili. Düzeltilmesi gereken yanlarımız var, pota altı hususunda özellikle.

PG; Carlos Arroyo/Vassilis Spanoulis, Ender Arslan, Engin Atsür
SG; Jamont Gordon, Göksenin Köksal, Henry Domercant
SF; Manuchar Markoishvili, Cenk Akyol
PF; Nemanja Bjelica/Zoran Erceg/Maciej Lampe/Kaimakoglou, Ersin Dağlı
C; Zaza Pachulia, Furkan Aldemir, Richard Hendrix/Boniface N’Dong

Kısa rotasyonumuz zaten tamam gibi, sadece tek bir soru işareti var. Arroyo’nun durumu. Arroyo ile ilgili çıkan ülkesine dönebilir haberleri vardı. Eğer Arroyo ayrılırsa bir “general” bulmak lazım, o da Spanoulis olmalı. Yoksa Arroyo ile devam etmekte bir sakınca yok. Onun dışında her çeşitlilikte iş yapabilecek oyuncularımız var, savunmacı kısalarımız var, ceza şutunu keseccek oyuncularımız var, delicik ve drive ile farklılık yaratacak oyuncumuz var, bir de ekstradan Domercant gibi bir adam var.

Uzun rotasyonunda ise Macvan ciddi hayal kırıklığına uğrattı, bu sezon performansı ile beni. Onun yerine dış şut tehdidi olan bir uzun forvet bulmak lazım. Zaza ise kilit adamlardan biri olur. Hem savunma sertliği, hem gelirse Avrupa’da NBA’e göre daha fazla sayı potansiyeline sahiptir. Hem de yerli olması sebebiyle öne çıkar. Ancak 4 kişilik uzun rotasyonu bize yetmez, b u sebeple bir yabancı uzun bulsak iyi olur. N’Dong takımda tutulabilir, yada daha farklı tipte hareketli, ve bitirici bir uzun tercih edebiliriz.

Benim 4 numara için adaylarım; Erceg, Lampe, Kaimakoglou, Bjelica. Lampe biraz 5’e kayan bir oyuncu, Bjelica da 3-4 karışımı. Bjelica biraz da zor bir iş. Çünkü CSKA ve Barcelona dedikoduları onun için de çıkıyor. Gerçi Barcelona Bjelica’yı alsa, bu sefer de Lorbek’e sulanmak lazım. Ama bizim için ana konu gelecek oyuncunun şut tehdidinin olması. Bu oyuncuların hepsinde var. Lampe çok iyi bir skorerdir, ancak diğerlerine gore biraz daha ağırdır. Kaimakoglou zaten geçen seneden sevdalımız. Erceg’i ise Beşiktaş’tan biliyoruz, CSKA’da iyi başlamıştı. Ancak geçirdiği bir sakatlık var sonrasında. Bjelica ise aralarında en zor olanı. Çok iyi bir oyuncu, ve en çok görmek isteyeceğim oyuncu. 3 de oynayabilen, çok iyi bir şutu ve oyun aklı olan, Sırp ekolünün son dönem en önemli yeteneklerinden biri. Bu sene Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın maçlarında belki dikkat edenler olmuştur, zaten izleyenler mecbur dikkat etmiştir, çünkü gözden kaçacak bir isim değil.

5. uzun olarak ise N’Dong’u tutabiliriz yada daha hareketli bir isim tercih edebiliriz. Bu konuda eski Maccabi’li Hendrix iyi bir seçim olabilir.

Kısacası belki Euroleague’de bizden daha yüksek bütçeli, total oyuncu kaliteleri bizden daha iyi olan takımlar olabilir. Ancak doğru yapı, doğru düzen ile önemli işler başarabiliriz. Bunu da Oktay Hoca zamanında çok dah kısıtlı bir takımla gösterdik. Ergin Hoca da bu sene kurduğu yapının üzerine devam ederek bunu sağlayabilir.

Bir kere “Yenilmez Armada” ayağa kalktı, inşallah daha da ilerilere gideceğiz..

*****************

Bana göre biz çok büyük paralar harcayıp, çok büyük riskler alıp, direk kafadan Euroleague Şampiyonluğu kovalayacak kıvamda değiliz. Bir kere önce bunun farkına varmak lazım. Yani şimdi biz CSKA vari veya Olympiacos'un 2-3 sene önceki tarzında kadrolar kuramayız, kursak da, olası bir başarısızlık halinde o işin altından kalkmamız çok zor olur. Bu yüzden daha mantıklı hareket etmemiz lazım. Mesela Arroyo ve Spanoulis'i yanyana düşünmekten çok, birbirnin alternatifi gibi düşünmeliyiz. Ve oyuncu kaliteleriyle beraber, oyuncu uyumlarını da göz önünde bulundurmak, bu seneki oyun karakterimizi bir akla getirmek lazım. Eğer Arroyo, Domercant, Spanoulis 3'lüsü üzerinden oynamaya kalkarsak, bu karakteri sürdürebilir miyiz; bence cevap net, hayır! Kısa savunmamızın böyle bir rotasyonla ne seviyede olacağını az çok kestirebiliriz. Yada işin hücum tarafında; hepsi çok iyi oyuncular, hepsi ayrı ayrı bir takımlarda liderlik edebielecek oyuncular, ama geçmişte bu tarz kadrolara bakıldığında başarı yüzdesi pek yüksek değildir. Ve bence biz bu riski alabilecek düzeyde değiliz.

Şunun da farkına varmak lazım ki, biz her oyuncumuzu "general" kıvamında seçemeyiz. Bu sene oturttuğumuz karaktere ters olur. Belki Gordon&Domercant&Hawkins veya Arroyo&Gordon&Hawkins 3'lüleri ile çok fazla oynayamadık, ama o oynadığımız dönemlerdeki oyun ile sezonun Arroyo liderliğinde geçen kısmını bir kıyaslamak lazım. Hangisinde daha iyi bir "takım"dık, hangisinde daha ne yaptığını bilen, daha rollerin belli olduğu bir ekiptik. Bunları düşünmek gerekli. Ergin Hoca da tahminimce bunları hesaba katıyordur. Markoishvili belki pozisyonunda Avrupa'nın en iyilerinden biri değil, ancak savunması ve hücumu dengeli, iyi, kaliteli bir rol oyuncusu, sistemin önemli bir parçası olabilecek kalibrede bir adam. Her takımda da böyle isimlere ihtiyaç vardır. Keza Gordon, belki "dengesiz" ancak gerek hücumda fiziği ile içeri penetre ettiği pozisyonlardaki etkinliği; gerek savunmada verdiği katkı ile çok özel bir oyuncu.

Ben her pozisyonda aşırı kaliteli adamlar tercih edip, o homojen yapıyı yakalayamamaktansa; bir "general" ve iyi rol oyuncularından oluşan, toplam takım kalitesi yüksek, birbirini tamamlayan bir ekici tercih ederim.

PG; Carlos Arroyo/Vassilis Spanoulis, Ender Arslan, Engin Atsür
SG; Jamont Gordon, Göksenin Köksal, Henry Domercant, Sinan Güler(!)
SF; Manuchar Markoishvili, Cenk Akyol
PF; Nemanja Bjelica/Zoran Erceg/Kostas Kaimakoglou, Ersin Dağlı, İzzet Türkyılmaz(!)
C; Ioannis Bourousis/Paul Davis, Furkan Aldemir, Sertaç Şanlı

Sofo'nun ismi de geçiyor sanırım, ama eğer Sofo gelirse Furkan&Sofo rotasyonu pek güven vermez, oraya bir ekleme daha yapmak lazım. Sofo uzun süreler kullanabileceğimiz bir oyuncu değil, maç içinde belli anlarda etkinlik yaratacak ondan sonra zarar vermeye dahi başlayabilecek bir oyuncu. Keza Zaza gelirse de Zaza&Furkan rotasyonu da hücumsal anlamda sıkıntılı olur, oraya ekstra bir yabancı kullanabiliriz. kaldı ki Zaza'nın sakatlık dönüşü nasıl olacağı belli değilken, Zaza&Furkan ile yola çıkılmaz. Bunun yanı sıra Tanju Abi yazmıştı, Lampe'yi pivot pozisyonu için düşündüğümüzü. Eğer Lampe'yi pivot olarak düşünüyorsak, 4 numara seçimimiz biraz değişik tarzda olmalı. Lampe çünkü 4-5 karışımı bir oyuncudur, sakatlık sonrası biraz daha yavaşladı, 4 numara için ve daha çok 5'e kayar oldu.

İzzet ve Sinan şart değil, ancak rotasyon genişliği açısından eğer bütçede sıkıntı olmazsa alınabilir. Domercant da 6. yabancı olarak kadroya dahil olur; ligde Gordon ile rotasyona girerler, Euroleague'de önemli faktör olur. Zaten yaşı belli bir seviyeye geldi, geçirdiği sakatlık da malum, onu çok zorlamadan gerektiği kadar kullanırız.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Üst