Basketbolda doğru organizasyon ve doğru planlamanın ne kadar önemli olduğunun, sırf bu faktör ile toplam oyuncu kalitesi sizden üstün olan ekipleri nasıl ekarte edebileceğinizi gösteren en önemli kanıt, Olympiacos takımıdır. Çok revaçta olduğundan dolayı bu örnek üzerinden gidiyorum, bir de yakın tarihlerinde çok farklı yapıda iki kadro kurdular. Biri Euroleague tarihinin en pahalı, toplam oyuncu kalitesi olarak en üst seviyede olan kadrolarından bir tanesiydi. Favoriydiler, ama başarı gelmedi. Ardından küçülmeye gittiler, tabi ekonomik bazda, ama doğru yapılanma, doğru koç, iyi bir düzen, birbirini tamamlayan bir kadro ile üst üste iki defa Euroleague şampiyonluğu gördüler.
Örneğin bakalım Olympiacos son dönem kadrolarından bir kaçına;
2009-2010 Kadrosu;
PG; Milos Teodosic, Theodoros Papaloukas, Scoonie Penn
SG; Yotam Halperin, Kostas Sloukas, Patrick Beverley
SF; Josh Childress, Kostas Papanikolaou
PF; Linas Kleiza, Nikola Vujcic
C; Ioannis Bourousis, Sofoklis Schortsanitis, Loukas Mavrokefalides
Bu kadro ile o sezon Oly, Final Four yaptı. Partizan'ı uzatmalarda geçerek finale kaldılar, ki o Partizan'ın kadrosu pek parlak bir kadro değildi. McCalebb üzerine kurulu bir kadroydu. Finalde ise Barcelona'ya pas pas olmuşlardı. Baktığımızda kadro kalitesi birbirine yakın, hatta Oly daha iyi bir kadroya sahipti bile diyebilirsiniz. Ancak Barcelona'ya baş kaldırı bile gösterememişlerdi. Teodosic, Papaloukas, Childress, Kleiza, Sofoklis, Bourousis, Vujcic gibi isimleri içeren kadro o şampiyonluğu getirememişti.
2010-2011 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Milos Teodosic, Theodoros Papaloukas
SG; Yotam Halperin, Jamon Lucas, Michalis Pelekanos
SF; Marko Keselj, Kostas Papanikolaou
PF; Matt Nielsen, zoran Erceg
C; Rasho Nesterovic, Ioannis Bourousis, Loukas Mavrokefalides
Bir önceki sezon kimseyi tatmin etmeyince, takımın başına Ivkovic geçiyor, Avrupa'nın en büyük transfer bombalarından biri patlatılıyor, ezeli rakip Pana'nın en büyük iki silahından biri Spanoulis kadroya katılıyor. Teodosic, Papaloukas, Spanoulis ile beraber "Üç Silahşörler" kuruluyor. Ancak bu sefer hezimet daha büyük oluyor, Final Four bile yapamıyor, Oly.
Mesela o sene, 2010-2011 Euroleague'de şampiyon olan ezeli rakip Panathinaikos'un kadrosu ile Oly'nin günümüz kadrosunda ciddi benzerlikler var. Pana da ekonomik olarak küçülmeye gitmişti, Diamantidis etrafında bir takım kurdular. Kadrodaki Yunan olmayan oyuncu sayısı 5'ti, ki bunların rotasyonda önemli rol oynayanları Sato, Batiste ve Nicholas'tı. Ve Diamantidis üzerine kurulu bir kadro ile şampiyon oldular.
***
Gelelim Olympiacos'un son iki sezonda üst üste iki defa Euroleague şampiyonu olan kadrolarına;
2011-2012 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Martynas Gecevicus, Acie Law
SG; Evangelos Mantzaris, Kostas Sloukas
SF; Kostas Papanikolaou, Marko Keselj
PF; Pero Antic, Georgios Printezis
C; Joey Dorsey, Kyle Hines, Lazaros Papadopoulos, Andreas Glyniadakis
Kadrolar arasında ilk bakışta bir uçurum var, tek göze çarpan adam Spanoulis. Ancak Ivkovic öyle bir yapı, öyle bir düzen kurdu ki sonunda 4-5 katı bütçeler ile yapılamayan yapıldı. Sloukas, Papanikolaou gibi geçmiştede kadroda olan ama hep geride kalan gençler öne çıktı. Antic gibi bir adam kadronun önemli bir parçası oldu. Yıllık ücreti komik sayılabilecek derecede olan Dorsey ortalığı dağıttı, Law fark yarattı. "Kabasakal" da bu isimlere liderlik etti. Kadro için herkesin doğru yaptığı işler var, herkesin rolleri var. Spanoulis gibi bir liderleri vardı. Law içeri drive'ları ile hücumda çeşitlilik yaratıyordu. Bir şutör uzun, bir hareketli uzun kombinasyonunun ekmeğini çok yediler. Printezis çok önemli bir faktör oldu. İşin savunma kısmında her zaman belli bir standartları vardı, ve yardım savunmasını çok iyi oturtan bir ekipti. Sloukas üstüne düşeni yapıp şut sokuyor, Papanikolaou atletikliği ile fark yaratıyordu.
Ve Olympiacos böyle bir takım ile kendisinin 1-2 sene önceki halini andıran, Avrupa'daki en dev bütçeye sahip, yenilmez denen CSKA'yı finalde müthiş bir geri dönüşle yendi. Kaldı ki yarı finalde de favorilerden Navarro'lu, Eidson'lı, Lorbek'li, Mickael'li Barcelona'yı geçmişlerdi. Finalde rakip ise Teodosic, Siskauskas, Lavrinovic, Kırılenko, Krstic, Khryapa, Shved gibi isimlerden oluşan, yedekleri bile F4 yapabilecek kapasitede olan CSKA'ydı. Yani olay toplam oyuncu kalitesinden öte, oyuncuların bir araya gelerek oluşturduğu organizasyon ve takımdı.
2012-2013 Kadrosu;
PG; Vassilis Spanoulis, Acie Law, Martynas Gecevicius
SG; Kostas Sloukas, Evangelos Mantzaris
SF; Kostas Papanikolaou, Stratos Perperoglou
PF; Pero Antic, Georgios Printezis
C; Kyle Hines, Giorgi Shermadini, Josh Powell
Kadro kimyası hemen hemen aynı, artık oturmuş bir düzen var. Takımda bir general var, etrafında da görevlerini iyi yapan rol oyuncuları. Hücuma çeşitlilik katabilen bir delici guard(Acie Law), ceza şutlarını kesen yardımcı bir kısa(Sloukas), savunması kuvvetli atletik bir 3 numara(Papanikolaou), çok iyi bir rol adamı ve ceza şutörü(Perperoglou), hücumda iç-dış paylaşımını iyi yapan, yardım savunmasını üst seviyede uygulayan uzun kombinasyonları. Bir dış bitirici(Antic), bir iç skorer(Hines), bir pota altı sertlik sağlayan uzun(Shermadini), bir dinamizm getiren oyuncu(Printezis)..
***
Olayın bir de bizim tarafına bakalım.
Bizim de bu sene ciddi bir oturmuş düzenimiz oluştu. Bunda da en büyük etken sezon içi yaşadığımız onca talihsizlik ardından ortaya çıkan son kadro oldu. Yani sezon başı oluşturulan kadro ile bu düzen yakalanabilir miydi, emin değilim. Çünkü ilk kurulan kadro çok daha bireysel performanslar üzerinden devam eden bir kadroydu. Ardından yaşanan talihsizlikler sonucu ise biz de bir nevi “Bir General ve iyi rol oyuncuları” sistemine geçiş yaptık. Oldukça iyi bir savunma takımı olduk. Her zaman belli bir standartta savunma yaptık, hücumda ise her maç değişik parçaları oyuna sokmayı başardık.
Tabi bizim de aksayan yönlerimiz var, ve bu aksayan yönler Euroleague gibi bir seviyede çok daha fazla göze batabilir. Bu hem biraz daha kadronun oturması ile hem de eksik parçaların tamamlanması ile giderilebilecek durumda. Zaman zaman fazla Arroyo odaklı olmakla eleştiriliyoruz. Bu doğru olabilir, ama zaten bizim sistemimiz de bu. Sıkıştığımız anlarda “general” sahneye çıkacak, atmasa da birşeyler yaratacak. Her takımda böyle durumlar, böyle bağımlılıklar vardır. Bu da normal bir durum. Önemli olan takım içinde ekstra oyuncuları daha sık bir şekilde oyunun içine dahil edebilmek. Biz bunu da yapabiliyoruz, zaman zaman. Markoishvili olsun, Gordon olsun, bu katkıları verebilecek oyuncular.
Takımın bir generali var, Arroyo. Delici ve “deli” bir adamımız var, Gordon. İyi bir savunmacımız var, Göksenin. Yine hem iyi bir savunmacı, hem iyi bir şutör olan, Markoishvili. Düzeltilmesi gereken yanlarımız var, pota altı hususunda özellikle.
PG; Carlos Arroyo/Vassilis Spanoulis, Ender Arslan, Engin Atsür
SG; Jamont Gordon, Göksenin Köksal, Henry Domercant
SF; Manuchar Markoishvili, Cenk Akyol
PF; Nemanja Bjelica/Zoran Erceg/Maciej Lampe/Kaimakoglou, Ersin Dağlı
C; Zaza Pachulia, Furkan Aldemir, Richard Hendrix/Boniface N’Dong
Kısa rotasyonumuz zaten tamam gibi, sadece tek bir soru işareti var. Arroyo’nun durumu. Arroyo ile ilgili çıkan ülkesine dönebilir haberleri vardı. Eğer Arroyo ayrılırsa bir “general” bulmak lazım, o da Spanoulis olmalı. Yoksa Arroyo ile devam etmekte bir sakınca yok. Onun dışında her çeşitlilikte iş yapabilecek oyuncularımız var, savunmacı kısalarımız var, ceza şutunu keseccek oyuncularımız var, delicik ve drive ile farklılık yaratacak oyuncumuz var, bir de ekstradan Domercant gibi bir adam var.
Uzun rotasyonunda ise Macvan ciddi hayal kırıklığına uğrattı, bu sezon performansı ile beni. Onun yerine dış şut tehdidi olan bir uzun forvet bulmak lazım. Zaza ise kilit adamlardan biri olur. Hem savunma sertliği, hem gelirse Avrupa’da NBA’e göre daha fazla sayı potansiyeline sahiptir. Hem de yerli olması sebebiyle öne çıkar. Ancak 4 kişilik uzun rotasyonu bize yetmez, b u sebeple bir yabancı uzun bulsak iyi olur. N’Dong takımda tutulabilir, yada daha farklı tipte hareketli, ve bitirici bir uzun tercih edebiliriz.
Benim 4 numara için adaylarım; Erceg, Lampe, Kaimakoglou, Bjelica. Lampe biraz 5’e kayan bir oyuncu, Bjelica da 3-4 karışımı. Bjelica biraz da zor bir iş. Çünkü CSKA ve Barcelona dedikoduları onun için de çıkıyor. Gerçi Barcelona Bjelica’yı alsa, bu sefer de Lorbek’e sulanmak lazım. Ama bizim için ana konu gelecek oyuncunun şut tehdidinin olması. Bu oyuncuların hepsinde var. Lampe çok iyi bir skorerdir, ancak diğerlerine gore biraz daha ağırdır. Kaimakoglou zaten geçen seneden sevdalımız. Erceg’i ise Beşiktaş’tan biliyoruz, CSKA’da iyi başlamıştı. Ancak geçirdiği bir sakatlık var sonrasında. Bjelica ise aralarında en zor olanı. Çok iyi bir oyuncu, ve en çok görmek isteyeceğim oyuncu. 3 de oynayabilen, çok iyi bir şutu ve oyun aklı olan, Sırp ekolünün son dönem en önemli yeteneklerinden biri. Bu sene Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın maçlarında belki dikkat edenler olmuştur, zaten izleyenler mecbur dikkat etmiştir, çünkü gözden kaçacak bir isim değil.
5. uzun olarak ise N’Dong’u tutabiliriz yada daha hareketli bir isim tercih edebiliriz. Bu konuda eski Maccabi’li Hendrix iyi bir seçim olabilir.
Kısacası belki Euroleague’de bizden daha yüksek bütçeli, total oyuncu kaliteleri bizden daha iyi olan takımlar olabilir. Ancak doğru yapı, doğru düzen ile önemli işler başarabiliriz. Bunu da Oktay Hoca zamanında çok dah kısıtlı bir takımla gösterdik. Ergin Hoca da bu sene kurduğu yapının üzerine devam ederek bunu sağlayabilir.
Bir kere “Yenilmez Armada” ayağa kalktı, inşallah daha da ilerilere gideceğiz..