Transferin yattığı doğru mu?
http://www2.tbf.org.tr/docs/default-source/mevzuat/yonergeler/yarismayonergesi.pdf?sfvrsn=6
TBF yarışma yönergesine baktım. Madde 12/6'da yazıyor. Olay şöyleymiş. 6 yabancı kuralı getirildiğinde yabancı uyrukluların Türk statüsünde oynaması için altyapı şartı getirilmiş. Bu konuda kazanılmış hak söz konusu değil sanırım ki, Preldzic, Simmons, Ruziç gibi oyuncular da yabancı statüsünde sayılacaklardı ilk durumda. Sonradan değişiklik yapılmış ve 12-13 sezonu ve öncesinde Türk statüsünde oynama hakkı kazanan oyuncular için istisna getirilmiş. Bu sebeple bu oyuncular halen Türk statüsünde oynuyorlar ve bundan sonra bir yabancının Türk statüsünde oynayabilmesi için Türkiye'de altyapı eğitimi almış olması gerekecek. Değişiklik daha çok o zamanların sağlam kontratlı oyuncusu Emir Preldzic Fener'in elinde yabancı olarak patlamasın diye rica minnet yaptırılmış gibi duruyor. Bizim Kristjan Nikolov da bu yüzden bir türlü oynayamadı bizde herhalde.
Tespitlerin doğrudur kardeşim . Ancak, hatırladığım kadarıyla madde çıktığından beri aynı şekilde , bir değişiklik olmadı diye biliyorum. Diğer bir ifadeyle, yayınlandığından beri , 2012-13 sezonunda önce TC. vatandaşlığı kazanmış şahıslar için, altyapı şartı aranmıyor. Bir diğer istisna da ,A milli takım kadrosunda yer almış oyuncular içinde geçerli. Preldzic zaten bu ikinci istisna kapsamına da giriyor. Kazanılmış hak kavramına uygun bir şekilde hazırlanmış bu madde. Zira, kazanılmış hak Anayasal bir hak ve uygun olarak düzenlenmemiş maddelere karşı yargı yoluna gitmek mümkün.
Bu mevzuat değişmedikçe, altyapılarda oynamamış yabancı bir oyuncuyu, A Milli Takımda oynamadığı sürece, Türk Statüsünde oynatmak mümkün değil. Ancak, yabancı ülkelerdeki Türk vatandaşlarının çocukları kovalanabilir (Mesela Fener'deki Ahmet bu statüde) . Zira, anne ve babalarının işlerinden dolayı yurt dışında yaşamak zorunda kalan Türk vatandaşı anne veya babaların çocukları bu altyapı kuralının bir başka istisnası.
Türk vatandaşlığına geçiş ile ilgili mevzuat özetle şöyle:
Bir yabancının, ülke dışında doğan Türk ana-baba veya Türk ana veya Türk babadan olan çocukların, Türkiye’ toprakları içinde (büyükelçilik, konsolosluk gibi vatan toprağı dâhil) doğan yabancı ana-babadan olma çocukların, önceden Türk vatandaşı olan kişileri ile bunların çocuklarının ya da Cumhuriyet dönemi veya öncesinde Türk vatandaşı iken mübadele vb şekillerle yurtdışına çıkmış ve Türk vatandaşlığını kaybedenler ile bunların çocuklarının ve ileri kuşak akrabalarının belli şartları yerine getirmeleri hâlinde Tür vatandaşı olmaları mümkün.
İki şekilde vatandaşlık kazanılır: 1-Doğumla kazanılan vatandaşlık 2-Sonradan kazanılan vatandaşlık
1-Doğumla kazanılan vatandaşlık: Ana veya babadan en az birinin Türk vatandaşı olması gereklidir. Uluslararası hukuka aykırı olmamak şartı ile ana yabancı ise “soy bağı” yani çocuğun Türk babadan olması ispatı gerekir. Doğum ülke dışında olmasa da vatandaşlık kazanılır.
2-Sonradan kazanılan vatandaşlık: Türkiye’de doğan yabancı çocuklar, vatansızlar veya kendi ülkesinin vatandaşlığını kazanamayanlar-Türk ile evlenenler-Vatandaşlık için Türk yargı kararı olanlar (mülteci vb)-Türk tarafından evlat edinilen çocuklar- Türkiye’de çalışma izni olan, taşınmaz mal edinen, iş kuran ve Türk çalıştıran, yatırım yapan, işini Türkiye’ye taşıyan, Türkiye’de okuyan, Türk vatandaşlığı kazanan kişiler ile yakın kanbağı olan-Yetenek, bilgi vb özellikleri ile Türkiye’yi temsil edebilecek veya fayda sağlayabilecek (bilimsel, sportif, kültürel, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen) iyi ahlak sahibi yabancılar-Vatandaşlığı zaruri görülen yabancılar Türk vatandaşı olabilir.
Ben hukuk adamı değilim; vatandaşlık hakkındaki tüm mevzuatı da bilmiyorum ama çokça araştırdım bu konuyu. Benim bildiğim ve anladığım Türk Vatandaşlığı Kanunu ve Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik hükümlerinde örneğin vatandaşlık kazanan bir taksi şoförünün veya fabrika işçisinin çalışma şartlarının doğuştan Türk vatandaşı olandan daha farklı olacağı, daha çok çalışıp daha az maaş alacağı, daha az izin kullanabileceği, Türkiye’yi temsil edemeyeceği vb. kısıtlama yok. Sporcu olursa federasyon onu isterse Türk isterse yabancı sayar, ben seni Türk kabul etmiyorum diyebilir, lisans verir vermez federasyonun paşa gönlü bilir anlamı çıkabilecek bir ifade de yok. Bu gibi federasyon kısıtlamaları, Türk olmayı tercih eden (tercih Türk vatandaşlığı için şarttır) biri “benim işimi yapmam engelleniyor, eşit şartlarda çalışamıyorum” diyerek mahkemeye gitmesi ile son bulur. Anayasa Mahkemesi ve iç hukuk yolları tükenirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Birebir aynı değil ama Bosman kararını unutmayalım. Her şey bir Belçikalının ülkesi dışına transfer olması ama üç yabancı kuralı nedeniyle oynamasına izin verilmemesi ile başladı. Bir İngiliz fabrika işçisi bir Alman fabrikasında Alman gibi çalışabiliyor ama bir Belçikalı futbolcu bir Fransız kulübünde bir Fransız gibi çalışamıyor; bu insan haklarına aykırıdır denmişti.
Tahkim mevzusu doğru ama bu kulüpleri ve sportif faaliyetler için sporcu, yönetici vs. bağlar. Benim bahsettiğim ise Türk vatandaşı olan bir bireyin Türkiye sınırları içerisinde Türk mevzuatına uygun şekilde mesleğin icra etmesi hakkıdır. Bu hak ister doğruştan isterse sonradan kazanılsın tüm Türk vatandaşlarının insanî hakkıdır. Drogba bizde iken yabancı sınırlamasına karşı AB vatandaşı olarak yabancı sayılmamak için başvurmuştu mahkemeye ama sonra ayrıldığı için başvurusu düşmüştü. O davada da mevzu kural koyma ve buna itiraaz etme şekline değildi; koyulan kuralın insan haklarına aykırı şekilde mesleğini yapmasına engel olunmasıydı, üstelik Türk vatandaşı bile değildi.Dedikleriniz mantıklı görünüyor. Eşitliğe aykırı bir uygulama denebilir ancak Anayasa'da spor federasyonları düzenlemelerine karşı yalnızca tahkim yoluna başvurulabileceği, herhangi bir şekilde yargı yoluna başvurulamayacağı şeklinde bir madde vardı. Eğer değişmediyse, iç hukukta yapılabilecek bir şey yok gibi gözüküyor. Dediğim gibi tam hatırlamıyorum, belki de Anayasa Mahkemesi maddeyi iptal etmiştir, bakmak lazım çünkü bahsettiğim madde hukuk devleti ilkesine pek uymuyor ama kısaca Diebler yabancı statüsünde devam edecek.
Tahkim mevzusu doğru ama bu kulüpleri ve sportif faaliyetler için sporcu, yönetici vs. bağlar. Benim bahsettiğim ise Türk vatandaşı olan bir bireyin Türkiye sınırları içerisinde Türk mevzuatına uygun şekilde mesleğin icra etmesi hakkıdır. Bu hak ister doğruştan isterse sonradan kazanılsın tüm Türk vatandaşlarının insanî hakkıdır. Drogba bizde iken yabancı sınırlamasına karşı AB vatandaşı olarak yabancı sayılmamak için başvurmuştu mahkemeye ama sonra ayrıldığı için başvurusu düşmüştü. O davada da mevzu kural koyma ve buna itiraaz etme şekline değildi; koyulan kuralın insan haklarına aykırı şekilde mesleğini yapmasına engel olunmasıydı, üstelik Türk vatandaşı bile değildi.