Tıpkı Karşıyaka maçındaki gibi ilk çeyrek oynamalarına izin verdik ve yoruldular. biz ise gene sakin kalarak ve sabırla kendi oyunumuzda ısrar ederek maçı aldık. özeti bu. hakemler o kadar da kötü değildi, ya da biz çok iyiydik ben farkedemedim, bilemiyorum.
sezon ortalamasının üstünde (kuban maçı hariç) üçlük yüzdesi ile oynadık. bu ileriki maçlar için beni korkuttu açıkçası. çünkü dış şut istikrarımız yok ve buna fazla bel bağlamamalıyız. tabii banvit de aynı oranda felaket bir yüzde ile oynadı. hem takım halinde hem de Davis özelinde yorgun oldukları göze çarptı, çabuk düştüler.
daha evvel de Ender'e ihtiyacımız olduğunu belirtmiştim, sağ olsun play off serilerinde kendine geldi, tam da zamanında yani. aslında ne kadar iyi bir oyun kurucu, birebirci ve şutör olduğunu bize hatırlattı, inşallah böyle devam eder. çünkü Aroyyo, kendisine yapılan sert savunma karşısında artık yoruluyor. ilk defa bu kadar uzun bir süre kenarda oturduğunu gördüm. Gordon da büyük maçların adamı olduğunu kanıtladı, ama dış atışlarda gene de abartmasın sonraki maçlarda. sağı solu belli olmuyor. geçen sene diğer Gordon play off'larda yokları oynadığı için elenmiştik, bu sene Gordon'la coşuyoruz.
3 numaradan da uzun zaman sonra iyi katkı alabildik nihayet. ama bu sefer de Ersin'i pek kullanamadık gibi. ayrıca ilk çeyrekte o kadar hatalı yürüme yapmak yakışmadı doğrusu.
bbl-3 programında dün Murathanoğlu, Banvit'in oyun kurucusuz sistemine nasıl çözüm bulacağımızı soruyordu. bence bu durumun bizim değil de aslında Banvit'in temel sorunu olduğu ortaya çıktı.
çok eleştirdiğim Ergin hocanın 15 sayı fark varken ve 1,5 dakika kalmışken hâlâ kenardan taktik veriyor olması ve oyun disiplininden ödün vermeyişimiz bu senenin özeti gibi. bravo Hoca'ya. yine tekrar olacak ama, Hawkins gidince hoca da hocalığını hatırladı ve aslında (benim de arzu ettiğim) takım oyunu nasıl oynanır onu da kanıtladı. kendisine ciddi bir özür borcum var.
aynen devam inşallah