Takım müthiş bir özgüven, kazanma ruhu ve dominantlık ile oynuyor. Gerektiğinde değişik parçalardan verim almayı biliyoruz. Maça iyi başladık, Gordon oldukça iyi bir ilk çeyrek oynadı. Gerek hücumda gerek savunmada takımın en iyisiydi. Güçlü fiziği ve drive yeteneği ile beraber kararlı bir biçimde içeri yüklendiği hemen hemen her pozisyonda sayı buldu, onu iyi kullandık. İkinci çeyrekte ise Arroyo devreye girdi, takım olarak özellikle hücumda istediklerimizi yaptık. Devrede oyuna hakim olan taraf olmamıza rağmen, özellikle çeyrek sonlarında savunma kısmında yaşadığımız sıkıntılar ve hücumdaki ritm kayıpları, gerekli farkla devreyi bitirmemize engel oldu. Özellikle bizim gibi bir takımın yemesi gerekenden fazla sayı yedik, 40 sayı.
3. Çeyreğe ise bu sene birçok kez yaptığımız gibi "Buldozer" modu açarak başladık, savunma sertleşti, tempo arttı, istediğimiz şutları bulduk ve yıldız çıkardık. Bu çeyreğin yıldızı da Marko Paşa oldu. Zaten işin savunma ve emek kısmının her zaman hakkını veren bir isimdi, ama bu sefer müthiş bir sekans yakaladı ve bizi önemli bir farkla ileriye attı. Gerekli olan şutları da soktu, hadi canım denilecek şutları da soktu. N'Dong'un beli dolayısıyla oynamadığı, Macvan'ın ise kafasına atılan dikişten sonra gerekli performansı göstermediği bir dönemde ise Furkan devreye girdi. Gerekli sertliği, dinamikliği getirdi. Çok kritik yerlerde, önemli tipler yaptı, ribaundlar aldı, savunma yaptı, enerji getirdi. Ve gerekli darbeyi vurup, işi bitirdik. Bir ara farkı tekrar 10'a çekseler de, Arroyo ve Gordon'ın can yakan 3'lükleri, kafalarını kaldırmalarına imkan vermedi.
Şimdi seri 2-0 oldu, şampiyonluğa daha da yakınız. Çocuklara ve Ergin Hoca'ya selam olsun, helal olsun.