Bugün...

Bayram Kurtulmuş' Alıntı:
[quote="Burak Ceyhan":31jq6tk3]Tugay kardeşim, diyorum ki fb oyuncuları çok iyi oynuyor bir Türk rakibini yendiği için sevindim ama fb olmasaydı keşke diyorum.fb futbolcularının oyununu çok beğendim inşallah böyle oynamaz sene boyunca diyorum.

Kardeşim senin mi kafan güzel benim mi anlamadım gitti :) :)
Mtk'ya karşı ankaraspor'da güzel oynar denizlispor'da bir başka takımda aynı futbol'un marsilya'ya sevilla'ya newcastle'ye karşı oynasınlar sonra bende alkışlayacam ...[/quote:31jq6tk3]

Bence de çok haklısın..

Burak karar vermek için daha çok erken..

Sene boyunca nasıl oynarsa oynasın biz istersek şampiyon oluruz.

Geçen yıl da kendileri Şampiyonlar Liginde yarı final kapısından döndüler ama ligde hallerini gördük.. :ehue
 
Burak Ceyhan' Alıntı:
Bugün fb'nin BTK Budapeşte ile yaptığı maçı seyrettim.Söyleyeceğim tek şey fb oyuncularını tebrik ederim.Uğur Boral,Gökhan Gönül,Colin Kazım ne biçim futbol oynuyormuş abartısız ağzım açık kaldı.fb maçtan galip geldi bir Türk takımının şampiyonlar liginde rakibini yenmesine bir Türk olarak sevindim bu takım fb olduğu için de üzüldüm.

Burak öncelikle ben maçtaydım.
İnan karşılarında adam gibi bir rakip yoktu.İkiye bir pozisyonda bile ne yapacağını bilemeyen bir rakip vardı.Maçtan önce bile rakibin o atmosferi kaldıramayacağını hissettim.Emin ol stadda ki fenerliler bile oyundan memnun değillerdi.Dersin kötü mü oynadılar tabi ki hayır.Ama bu sene orta saha da çok sorun yaşayacaklar.Yani fener öyle ahım şahım bir top oynamıyor. :)
 
Doğru belki de haklısın Yılmaz karşılarında rakip yoktu.Zaten oyuncuların yüzünden atmosferden nasıl etkilendiğinin ifadesi ortadaydı.Colin Kazım'ın oyuncuyla resmen dalga geçmesi,Uğur Boral'ın agresif ve müthiş futbol zekası,Gökhan Gönül'ün hırsı ve aktifliği bunlar benim ilgimi çeken noktalardı.Geçen yıl bu 3 oyuncu bu kadar iyi değildi kendilerini çok iyi geliştirmişler.Karşılarında Liverpool'da olsa,Arsenal'da olsa Kadıköy'de fb'nin karşısına çıkan takım aptallaşıyor neden böyle oluyor bilmiyorum ama fb hep böyle galip geliyor.Geçen yıl son 6 maçını da kaybetmedi Cska,İnter gibi büyük takımlara karşı...Geçen yıldan daha iyi bir fb var.Kezman yok->Güiza var , Appiah yok->Fırtına gibi dönen Selçuk var.

Valla inşallah yanılan ben olurum ama fb kadrosu oturur oyuncular sezona 1-2 maçla ısınırlarsa eyvahlar olsun derim ben.
 
Yapma Burak.. Etme,eyleme gözünü seveyim. :)

Yani seni tanımasam Fotomaç yazarı Selçuk Yula gelmiş GsBasket'e yazmış diyeceğim. :ehue
 
çocukluğuma mektup yazardım
ah çocukluğum kağıt gemilerim
düşlerim dudaklanıyor,

sesin kokuma gizli
yıldızları sönük gecelerde
dilime yağmursun,

gözlerini uyuyorum her gece
bu kent içimin bahçesi
gemilerim çözülüyor yüreğine
ellerinle okşuyorsun,
bilmiyorsun
kendi bakışlı kız
ömrümün kırçıl masalısın
uçurtmalar, kağıt gemiler vaadetme bana
yaralısın..

. . .

eski bir fransız filmi vardı ;

.. çocuk vitrindeki maket gemiyi görünce koşa koşa mahallesine gider ve kağıttan gemi yapmaya karar verir, başlar her yerden kağıt toplamaya, soranlara ?gemi yapacağını? söyler, herkes ?olmaz evladım vazgeç bu sevdadan? derken çocuk üşenmez tam bir hafta uğraşır kağıtlarla yapıştırıcılarla, bir kişinin sığabileceği sandal tipli bir şey yaptıktan sonra tüm mahalle çocuklarını çağırır ve sandalı suya indirirken tören başlar çocukların törenleriyle sandal suya indirilir fakat çok sürmeden gemi batar. cocuklar alay etmeye başlar bizim veled çok üzülmüştür, üzgün gözlerle caddede dolaşmaya başlar, gözleri dolmuştur, ağlamaklıdır bir mağazanın önünden geçerken kafasını kaldırır ve gözleri ışıl ışıl olur. mağazanın camına yapışır soluksuz biraz bekler ve mahalleye doğru sevinçle koşmaya başlar..
vitrinde bir uçak görmüştür...

kağıttan gemi çocukluk anılarımızın hüzne boğularak tazelenmesi belki de; anne kokusu, komşu bahçeden arsızca aşırılan meyveler, babanın ayak izi, karartma geceleri, kardeşlerle paylaşılan sofra, aşkın yüreğe ekildiği ilk tohumlar, sebepli - sebepsiz tebessümler, insan etine değmemiş süt dişleri, tertemiz düşler, tanrısallık..

gördüğümüz her su birikintisinde annemizin naif elleri ile öğrettiği kağıttan gemileri yüzdürürdük, deniz tuzu ve martı kokularının arasında büyürken bedenlerimiz hayata dair ne çok şey öğrenmişiz meğer o günlerde.. zira ?..oğlum nasıl olsa batacak lan bu,neden yapıyorsun ki? diye müstehzi gülüşmelere ?..olsun bir daha yaparız? diyerek her umutsuzluğun aslında yeni bir umudu doğuracağını ezber etmişiz dimağımıza ?yaşamak direnmektir? demişiz ve aslında dünyanın kirli sularında yüzdürdüğümüz her kağıt geminin bir süre sonra batacağını bile bile yeniden bembeyaz kağıtlar aramak gerektirdiğini hayatın, usanmadan yüzdürmek için herdaim..

claude oscar monet ?in 1870 li yıllardan kopup gelmiş enfes fırça darbelerinden oluşan le-havre tablosu ve yanına küçük bir not şeklinde iliştirilmiş sunay akın şiiri aldı günümün tamamını benden kağıttan gemilerin sırtına yükleyerek umut,hüzün ve sevinçlerimle..

deniz kıyısında
bir martıyla konuşurken görüyormuş
dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü
kağıt gemilerden
emekli..

kılları uzadıkça ellerimin
unuttum kağıtlardan
nasıl gemi yapıldığını
ki yaşlılığa uzanan
birer iskeledir parmaklarım
çözüldü uçlarından
nice kağıt geminin
palamarı..

cocukluğumun tahta atını
bozarak yaptığım iskeleye
küçük bir kağıt gemi
yanaşır mı dersiniz
kazısam ellerimdeki
bütün kılları !
 
Kerem´im yine döktürmüşün, yüreğine sağlık...

Yazılarına ayrı bir başlık açsan, arada kaynama ihtimali ortadan kalksa...
 
Mükemmel geçen tatilin son günleri.Son bir ada sefası.Bir yanda mutluluk,bir yanda tatilin bitmesinin her dakika kafamı kemirmesi... :)
 

Üst