Bütçe ve Sponsorluk

Abi sponsorların durumu farklı bir takıma sponsor oldukları zaman vergi vermiyorlar belli bir kıstasta yani adam devlete vereceğine bir takıma veriyor bu parayı siz Ülkerin sadece tanıtım için mi sponsor olduğunu sanıyorsunuz ya da THY nın .
 
Abi sponsorların durumu farklı bir takıma sponsor oldukları zaman vergi vermiyorlar belli bir kıstasta yani adam devlete vereceğine bir takıma veriyor bu parayı siz Ülkerin sadece tanıtım için mi sponsor olduğunu sanıyorsunuz ya da THY nın .

Bak kardeşim. Madem bu kadar basit. Devlete vereceğine takıma veriyor. Bul bizim takımlara sponsor. % komisyonda alırsın. O paraları verecek kaç firmanın sekreterinden randevu alabiliyorsun görelim hadi.

Her şey o kadar kolay olsaydı. İyi olurdu ama. Malesef değil.

Ülker, Efes'i hiç karıştırma sponsorlukla. Onlar sponsorluk yapmıyor. Kendi takımları.
 
Birde şu var. (Bunu yönetimin sponsor bulamamasına ve gelirleri artırmasına mazeret olarak söylemiyorum. ) Bizim kulubün çok zengini azdır Bjk'danda, Fb'dende. Okumuş'u çoktur. Hele Fb devlet malı deniz, çarıklı milyoner doludur. Kulüp yapısı ve kulüp kültürü öyle.
 
Bak kardeşim. Madem bu kadar basit. Devlete vereceğine takıma veriyor. Bul bizim takımlara sponsor. % komisyonda alırsın. O paraları verecek kaç firmanın sekreterinden randevu alabiliyorsun görelim hadi.

Her şey o kadar kolay olsaydı. İyi olurdu ama. Malesef değil.

Ülker, Efes'i hiç karıştırma sponsorlukla. Onlar sponsorluk yapmıyor. Kendi takımları.
Ben basit demedim abı siz yüksek meblağ vermez dedin ben de devlete vereceği parayı kulübe verebilir dedim . Sponsor bul demek olmaz yani onunla yönetici ilgilenecek basketbolun başına Murat Özyer dene şahsı getirirsen Pegasus gibi Galatasaraylı bir firmayla görüşme bile yapmaz . Adamlar gelin biz size sponsor olalım tabi ki demez sen uğraşacaksın bu sefer uğraşıldı Necati Demirkol tarafından .
 
Ben basit demedim abı siz yüksek meblağ vermez dedin ben de devlete vereceği parayı kulübe verebilir dedim . Sponsor bul demek olmaz yani onunla yönetici ilgilenecek basketbolun başına Murat Özyer dene şahsı getirirsen Pegasus gibi Galatasaraylı bir firmayla görüşme bile yapmaz . Adamlar gelin biz size sponsor olalım tabi ki demez sen uğraşacaksın bu sefer uğraşıldı Necati Demirkol tarafından .

Anladım.

1. olarak bizim ülkede (Pegasus özelinde değil) devlet'in vergi toplamasında çok açıklar var. Bunun içinde firmaların ne kadar vergi verdikleri meçhul.

2. olarak vergiden düşürdükleri başka olanaklarıda var. Onlar her yaptıkları hareketin kendilerine ne kadar döneceğine bakarlar. Ve bu konuda sportif sponsorluklara mecbur değiller. (Buda Pegasus özelinde değil.)

3. olarak sponsorluk için geleceğe dönük plan yaparsınız. o planların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğide belli değil. Belki zaten kar edemezsiniz. (Geçmiş senenin muhasebesinden düşüyorsa eğer bilgisi olan düzelsin)

4. olarak Şimdi her firma kendine çeşitli hedefler belirler. Bu hedeflere ulaşırkende kendine has strateji uygular. (Pegasus özelinde) ben nazicane Ali Sabancı'nın kim olduğunu, neyi, nasıl yapmak istediğini kendi anlattıklarından bilen biriyim. Bu adam kendi istediklerini uygulayamadığı için Sabancı Holding'ten ayrılıp sıfırdan kendine iş kurmuş bir adam. Babası, annesi evlatlıktan reddetmedi yani. Anlayamayanlar için basit söyleyim. Bu adam Pegasus'u kurduğu zaman cimrilik (bildiğimiz cimrilik) yaparak kar etmeyi ve böyle büyümeyi strateji edineceğini, daha sonradan da bunu uygulayarak byüdüğünü kendi söyleyen bir adam. Bunu anlatırkende bir yolculukta 30 yolcu varsa. 30 tane hamburger taşıyıp. Yakıt tasarrufu sağladığını söyleyen bir adam. Komik gelebilir. Ama öyle. Çünkü bu artık sineğin yağı değil. Yağın içindeki esansiyel yağ asitleri. Bu her firmanın işlerini daha verimli hae getirmek için yaptığı rutin faaliyet değil. Çünkü bir çocuk hamburgeri yere düşürse, bir tane daha istese. Tabi ne demek demiyor. Malesef hakkınızı aldınız demek zorunda. Bu bir tercih. Bu tercihleri pazarda kendinizi konumlandırdığınız yere göre seçersiniz.
Örnek Turkcell'in kendini yüksek faturalarla biz yüksek sınıfın kullanıcısıyız, Telsim'in ekonomik faturalarla aynı işi bizde yapıyoruz. Niye daha yüksek ödeyesiniz gibi konumlandırması gibi.

5. Ben en başta ne dedim. Çok yüksek rakamlar konuşuluyor. Pegasus o rakamları vermez dedim. Diyeceksinizki bunun bir ölçüsü varmı. Var tabi. Medical Park sponsorluk tutarını belirlerken ölçmedimi sanıyorsunuz. Direkt işlere yansıması ne olur, Marka değerine yansıması ne olur. Oluşturmaya çalıştığımız imaja ne kadar uygun. Belirledikleri reklam bütçeleri ne. Başka hangi reklam faaliyetleri yapmak zorundalar. Bu liste uzar gider. Örnek Fb Adidas'tan (rakamlarda ufak hatalar olabilir.) yıllık 7 milyon dolar alıyor. Bizde Nike'tan 7.5 milyon dolar alıyoruz. 30 milyon dolar almıyoruz. Buda ölçünün sağlılılığını gösterir. Kör tuttuğunu öper misali bir durum yok yani.

6. Hatırladığım Medical Park bize erkek-kadın takımına 3 senelik 21 milyon dolara isim sponsoru olmuştu galiba. Onun için yok senelik 15, yok 20 milyon dolar bu rakamlar hayal. Helede parasını harcarken Rizeliye, Kayseriliye rahmet okutacak bir stratejiyi benimsemiş firmadan hayal ötesi.

7. Keşke ben yanılsamda çok yüksek paralara sponsor olsa. Bu ancak profesyonel düşünülmeyen, gönül katkısı ile olur. Uzanların Jardel'e olması gibi. O zamanda başkandan zengini yok. Başkan olsun sponsor.
 
Şunuda ekleyim. Başkan'ın iş hayatında bilgisi ve ağırlığı varken artı Batı Avrupa'da iş yapan biri iken bu konulardaki kulübün faaliyetini ben yetersiz buluyorum. Tek sponsor olmak zorundada değil. Avrupalı voleybol takımlarının her yanı yazı oluyor. Sadece basketbol takımmız yokki. 13 branşta spor faaliyeti yürütüyoruz. Başkan kurumsallık, kurumsallık diyor. Sırf bunun için faaliyet yapan bir birim olmalı. Belkide vardır. Bilmiyorum. Ama sanmıyorum. Küçük, küçük. Büyük, büyük. Avrupalı spor kulüplerinin gelirlerinin önemli bir kısmı sponsorluktan.
 
Futbolda Finansal Fair Play var ama diğer branşlarda Ünal Aysal'ın şirketi (UNIT miydi adı?) basketbol ya da voleybol takımlarına sponsor olabilir mi?

Bir an aklıma geldi. Keşke böyle bir güzellik yapsa Ünal Aysal.
 
Anladım.

1. olarak bizim ülkede (Pegasus özelinde değil) devlet'in vergi toplamasında çok açıklar var. Bunun içinde firmaların ne kadar vergi verdikleri meçhul.

2. olarak vergiden düşürdükleri başka olanaklarıda var. Onlar her yaptıkları hareketin kendilerine ne kadar döneceğine bakarlar. Ve bu konuda sportif sponsorluklara mecbur değiller. (Buda Pegasus özelinde değil.)

3. olarak sponsorluk için geleceğe dönük plan yaparsınız. o planların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğide belli değil. Belki zaten kar edemezsiniz. (Geçmiş senenin muhasebesinden düşüyorsa eğer bilgisi olan düzelsin)

4. olarak Şimdi her firma kendine çeşitli hedefler belirler. Bu hedeflere ulaşırkende kendine has strateji uygular. (Pegasus özelinde) ben nazicane Ali Sabancı'nın kim olduğunu, neyi, nasıl yapmak istediğini kendi anlattıklarından bilen biriyim. Bu adam kendi istediklerini uygulayamadığı için Sabancı Holding'ten ayrılıp sıfırdan kendine iş kurmuş bir adam. Babası, annesi evlatlıktan reddetmedi yani. Anlayamayanlar için basit söyleyim. Bu adam Pegasus'u kurduğu zaman cimrilik (bildiğimiz cimrilik) yaparak kar etmeyi ve böyle büyümeyi strateji edineceğini, daha sonradan da bunu uygulayarak byüdüğünü kendi söyleyen bir adam. Bunu anlatırkende bir yolculukta 30 yolcu varsa. 30 tane hamburger taşıyıp. Yakıt tasarrufu sağladığını söyleyen bir adam. Komik gelebilir. Ama öyle. Çünkü bu artık sineğin yağı değil. Yağın içindeki esansiyel yağ asitleri. Bu her firmanın işlerini daha verimli hae getirmek için yaptığı rutin faaliyet değil. Çünkü bir çocuk hamburgeri yere düşürse, bir tane daha istese. Tabi ne demek demiyor. Malesef hakkınızı aldınız demek zorunda. Bu bir tercih. Bu tercihleri pazarda kendinizi konumlandırdığınız yere göre seçersiniz.
Örnek Turkcell'in kendini yüksek faturalarla biz yüksek sınıfın kullanıcısıyız, Telsim'in ekonomik faturalarla aynı işi bizde yapıyoruz. Niye daha yüksek ödeyesiniz gibi konumlandırması gibi.

5. Ben en başta ne dedim. Çok yüksek rakamlar konuşuluyor. Pegasus o rakamları vermez dedim. Diyeceksinizki bunun bir ölçüsü varmı. Var tabi. Medical Park sponsorluk tutarını belirlerken ölçmedimi sanıyorsunuz. Direkt işlere yansıması ne olur, Marka değerine yansıması ne olur. Oluşturmaya çalıştığımız imaja ne kadar uygun. Belirledikleri reklam bütçeleri ne. Başka hangi reklam faaliyetleri yapmak zorundalar. Bu liste uzar gider. Örnek Fb Adidas'tan (rakamlarda ufak hatalar olabilir.) yıllık 7 milyon dolar alıyor. Bizde Nike'tan 7.5 milyon dolar alıyoruz. 30 milyon dolar almıyoruz. Buda ölçünün sağlılılığını gösterir. Kör tuttuğunu öper misali bir durum yok yani.

6. Hatırladığım Medical Park bize erkek-kadın takımına 3 senelik 21 milyon dolara isim sponsoru olmuştu galiba. Onun için yok senelik 15, yok 20 milyon dolar bu rakamlar hayal. Helede parasını harcarken Rizeliye, Kayseriliye rahmet okutacak bir stratejiyi benimsemiş firmadan hayal ötesi.

7. Keşke ben yanılsamda çok yüksek paralara sponsor olsa. Bu ancak profesyonel düşünülmeyen, gönül katkısı ile olur. Uzanların Jardel'e olması gibi. O zamanda başkandan zengini yok. Başkan olsun sponsor.
Serdar Bey,peki Ali Sabancı aynı stratejiyi ömür boyu mu sürdürecek?Pegasus ilk kurulduğu zamanlarda yaptıkları doğru ve mantıklı olabilir ama sonuçta Pegasus otobüs şirketi değil ki.Bu adamlar büyümek istiyorlar ve yurt dışına açılacaklar.Yurt dışında reklam-propoganda olmadan nasıl büyümeyi düşünüyorlar?
 
İş kişiselleşmeye başladı. Ama neyse kişiselleşsin.

Tarkan'ı seyrederek musiki bilgin artmaz. Çünkü Tarkan tv'de musiki hakkında konferans vermez. Hadi verdi diyelim 2 saatlik anlatıyla musiki öğrenilmez. Biraz bilirim müziği. Şarkı söyler. Dinleyerek şarkı söyleme kabiliyetinde artmaz. Çünkü sanat yetenek işidir. Tv'den müzik dinlemeyle oda pek artmaz. Ali Sabancı'nın tv'de kendi ve şirketi hakkında birkaç saatlik programında da pazarlama, işletme, yönetim de öğrenilmez. Sen bunları zaten biliyorsan. Ali Sabancı'nın dediklerini anlarsın sadece. Oda biliyorsan.

"Her firma rekabette kendini temel bir strateji ile konumlandırır. Pegasus büyümesini ve karlılığı harcamalardaki tasarruf üstünden sağlayamayı amaçlayan bir şirket." Sen bunun üstüne

"Misal Pegasus yurt dışına açılmaya başladı." bunu yazan biri olarak .

Yada söylediklerimi "anlat bakalım neymiş bu büyük pazarlama becerin" benim pazarlama becerim sanan biri olarak.

Sana tavsiyem. Bu konular seni aşar. Hemde çok aşar. Sen dert etme kendine böyle şeyleri.



Hmm sağol pazarlama hakkında çok iyi açıklama yapmışsın. Doydum sabah sabah. Alt tarafı iktisatta maximizasyon minimizasyon tercihini anlatacaksın kelime bulamamışsın anlatacak. Neymiş " Pegasus büyümesini ve karlılığı harcamalardaki tasarruf üstünden sağlayamayı amaçlayan bir şirket" miş Ahahah yahu bu dediğn minimizasyon. Maliyetleri düşürürsün bu doğru. Bunu reklam ile alakası ne? İşte Türkiye'nin sorunu bu zaten. İki kitap okuyunca bir üniversite bitirince bit konu hakkınd auzman olduğunu sanan adamlar. Bak burda basketbol konusunda bi çok kişiden bilgi alırım yeterli bilgim olmayabilir ama strateji pazlarama dış ilişkiler ve politika anlamında ağır gelirim. BBundna başka buraya yazmayacağım. Ama bana parasıya veya parasız öğretmek istiyorsan bu dersleri, istediğin yerdebulıuşur dinlerim. Daha 2 gün önce yazdım. "Her cahili dinle ondan bile alınacak bir hayat tecrübesi bulursun" diye

Neyse sen bir araştır Pazarlama da öğren bir ara bana yanıt verirsin. Benim üslubum bu. Sorun benim üslubum değil senin pazarlama bilgin. Bedava verecek pazarlama bilgin yok ondan sanırım beni mahrum ettin pazarlamadan:)) Ha 6 senedir çalışmıyorum zaman derdim de yok para derdim de yok rahat olabilirsin. İstediğin zaman görüşürüz


******************


Pegasus'un büyüme stratejisini anlayabilmek için koşulları da beraber tahlil etmek lazım. İç pazarda aile adı eş dost çevresi hırs çalışkanlık ile bir yerlere gelmen mümkün. Çünkü Türkiye Oligarşik yapılanmış bir ülke. O Oligopollerden biriysen veya o oligoplerrden birine yanaşmışsan yükselmen kolaydır. Ama Oligopollerin karışamadığı bir pazara girersen o zaman ayakta durman için gerçekten direnmen kendini iyi pazarlaman gerekmektedir.

Ali Sabancı da aynı yoldan geçmişti. Türknet'e 25 milyon dolar para yatırdı ve battı. Çünkü İnternet piyasası iç piyasa değil olabildiğince global ve bir çok değişken yönetiyor bunu. Onun yükselmesini sağlayan oligopoller global piyasada hükmetmesini sağlayamadı. Çünkü o güçleri yoktu. Ya da ofiste sabah akşam siyah havyar yiyorlardı bir sonraki işimde elemanların kumanyasına aiırlık haddi getirecğeim dedi bilinmez:)))

İşte O Ali sabancı Ülke içinde evet büyüyebilir. Ama yurt dışına açılacaksa o oligopollerin artık hükmünün olmadığı topraklarda demektir. Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam PEgasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir. Aman tavuklarla yolculuk etmeyeyim diyip THY'nı seçecektir çoğunluk yolcu. Ki hava alanlarındaki dinlenme alanları (lounge) ve mil hesapları falan da extra işler. Ki bunlar da çok önemlidir. Şimdi Avrupanın herhangi bir yerinden Türkiye'ye gelecek hangi Adem oğlu personelin yediği yemeğin gramını sorar? Aç kalsınlar yemek vermesin hatta çok dert mi o yolcu için?

Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi:))


Bu arada Pegasus 2011-2014 yılları arasında stadın sadece bir tribününe isim hakkı olarak yıllık 4.5Milyon € vermiştir. Bu da not olarak kalsın
 
Hmm sağol pazarlama hakkında çok iyi açıklama yapmışsın. Doydum sabah sabah. Alt tarafı iktisatta maximizasyon minimizasyon tercihini anlatacaksın kelime bulamamışsın anlatacak. Neymiş " Pegasus büyümesini ve karlılığı harcamalardaki tasarruf üstünden sağlayamayı amaçlayan bir şirket" miş Ahahah yahu bu dediğn minimizasyon. Maliyetleri düşürürsün bu doğru. Bunu reklam ile alakası ne? İşte Türkiye'nin sorunu bu zaten. İki kitap okuyunca bir üniversite bitirince bit konu hakkınd auzman olduğunu sanan adamlar. Bak burda basketbol konusunda bi çok kişiden bilgi alırım yeterli bilgim olmayabilir ama strateji pazlarama dış ilişkiler ve politika anlamında ağır gelirim. BBundna başka buraya yazmayacağım. Ama bana parasıya veya parasız öğretmek istiyorsan bu dersleri, istediğin yerdebulıuşur dinlerim. Daha 2 gün önce yazdım. "Her cahili dinle ondan bile alınacak bir hayat tecrübesi bulursun" diye

Neyse sen bir araştır Pazarlama da öğren bir ara bana yanıt verirsin. Benim üslubum bu. Sorun benim üslubum değil senin pazarlama bilgin. Bedava verecek pazarlama bilgin yok ondan sanırım beni mahrum ettin pazarlamadan:)) Ha 6 senedir çalışmıyorum zaman derdim de yok para derdim de yok rahat olabilirsin. İstediğin zaman görüşürüz


******************


Pegasus'un büyüme stratejisini anlayabilmek için koşulları da beraber tahlil etmek lazım. İç pazarda aile adı eş dost çevresi hırs çalışkanlık ile bir yerlere gelmen mümkün. Çünkü Türkiye Oligarşik yapılanmış bir ülke. O Oligopollerden biriysen veya o oligoplerrden birine yanaşmışsan yükselmen kolaydır. Ama Oligopollerin karışamadığı bir pazara girersen o zaman ayakta durman için gerçekten direnmen kendini iyi pazarlaman gerekmektedir.

Ali Sabancı da aynı yoldan geçmişti. Türknet'e 25 milyon dolar para yatırdı ve battı. Çünkü İnternet piyasası iç piyasa değil olabildiğince global ve bir çok değişken yönetiyor bunu. Onun yükselmesini sağlayan oligopoller global piyasada hükmetmesini sağlayamadı. Çünkü o güçleri yoktu. Ya da ofiste sabah akşam siyah havyar yiyorlardı bir sonraki işimde elemanların kumanyasına aiırlık haddi getirecğeim dedi bilinmez:)))

İşte O Ali sabancı Ülke içinde evet büyüyebilir. Ama yurt dışına açılacaksa o oligopollerin artık hükmünün olmadığı topraklarda demektir. Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam PEgasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir. Aman tavuklarla yolculuk etmeyeyim diyip THY'nı seçecektir çoğunluk yolcu. Ki hava alanlarındaki dinlenme alanları (lounge) ve mil hesapları falan da extra işler. Ki bunlar da çok önemlidir. Şimdi Avrupanın herhangi bir yerinden Türkiye'ye gelecek hangi Adem oğlu personelin yediği yemeğin gramını sorar? Aç kalsınlar yemek vermesin hatta çok dert mi o yolcu için?

Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi:))


Bu arada Pegasus 2011-2014 yılları arasında stadın sadece bir tribününe isim hakkı olarak yıllık 4.5Milyon € vermiştir. Bu da not olarak kalsın

Yazdıklarımı okuduğun doğru, dediklerimi anlamadığında bir o kadar. Neyse önemli değil. Sadece sen okumadığın için Nejat Uygur'un dediği gibi anlayan anlıyor.

"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.

"Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam Pegasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir." Döndük başa.

Yanlış 1. Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil.

Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.

Yanlış 3. "Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi:))" Atladığını (okumadığını) sandığım bir konu var. Zira bunu okuyupta anlamayacak olan foruma bile üye olacak kabiliyeti gösteremez. Pegasus'la ilgili anlattığım şey benim gözlemlerim değil. Yada Pegasus'la uçarken yaşadıklarım değil. Nerde duyduğumun önemi yok. Çünkü ben kendini övecek kadar boş, bunu araya sıkıştırınca doğal sanılacak kadarda orta zekalı değilim. Ali Sabancı'nın bizzat kendi, kendi, kendi, kendi (kaç kere daha yazmalıyım, bilmiyorum ma sonu yok) anlattıklarıdır.

Yanlış 4. Oligarklara girmiyorum. Konuyla ilgisi yok. Kaybedenlerin genel bilinçaltı davranışıdır. Meselede aksini söylemek yerine , bildiğini sandığı şeyleri anlatmaya başlar. Konu değişir.

Yanlış 5. Turknet. Tamemen yanlış. İnternetle Amerikaya bağlanılabiliyor diye Türknet'in pazarını global sanmışsın. Turknet. O dönemler Türkiye'ye internet aboneliği satan bir firmaydı. "Artık hostingte satılıyorlar diye girmeye başlama. Yine konu bu değil."

Neyse şöyle yapalım. En başa dönelim. En başta dediğim gibi halen uçuk paralar vermeyeceğini düşünüyorum. Sende benim bu konuda yanıldığımda bu kadar ısrarlı iken, yüksek pazarlama, iktisat bilgisine sahipken, yurtdışı firmalara verdiğin danışmanlıkların'da tecrübesiyle, hazırda çalışmıyorken, e birde Galatasaraylıyken, şu fırsatı kaçırmayalım. Pegasusla görüşmeleri sen yap. Al bir 20 milyon dolar.
 
Yazdıklarımı okuduğun doğru, dediklerimi anlamadığında bir o kadar. Neyse önemli değil. Sadece sen okumadığın için Nejat Uygur'un dediği gibi anlayan anlıyor.

"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.

"Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam Pegasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir." Döndük başa.

Yanlış 1. Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil.

Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.

Yanlış 3. "Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi:))" Atladığını (okumadığını) sandığım bir konu var. Zira bunu okuyupta anlamayacak olan foruma bile üye olacak kabiliyeti gösteremez. Pegasus'la ilgili anlattığım şey benim gözlemlerim değil. Yada Pegasus'la uçarken yaşadıklarım değil. Nerde duyduğumun önemi yok. Çünkü ben kendini övecek kadar boş, bunu araya sıkıştırınca doğal sanılacak kadarda orta zekalı değilim. Ali Sabancı'nın bizzat kendi, kendi, kendi, kendi (kaç kere daha yazmalıyım, bilmiyorum ma sonu yok) anlattıklarıdır.

Yanlış 4. Oligarklara girmiyorum. Konuyla ilgisi yok. Kaybedenlerin genel bilinçaltı davranışıdır. Meselede aksini söylemek yerine , bildiğini sandığı şeyleri anlatmaya başlar. Konu değişir.

Yanlış 5. Turknet. Tamemen yanlış. İnternetle Amerikaya bağlanılabiliyor diye Türknet'in pazarını global sanmışsın. Turknet. O dönemler Türkiye'ye internet aboneliği satan bir firmaydı. "Artık hostingte satılıyorlar diye girmeye başlama. Yine konu bu değil."

Neyse şöyle yapalım. En başa dönelim. En başta dediğim gibi halen uçuk paralar vermeyeceğini düşünüyorum. Sende benim bu konuda yanıldığımda bu kadar ısrarlı iken, yüksek pazarlama, iktisat bilgisine sahipken, yurtdışı firmalara verdiğin danışmanlıkların'da tecrübesiyle, hazırda çalışmıyorken, e birde Galatasaraylıyken, şu fırsatı kaçırmayalım. Pegasusla görüşmeleri sen yap. Al bir 20 milyon dolar.


Neyse dostum daha mesajını okumadım şimdiden yazayım kendi adıma özür diliyorum gereksiz polemik yaşadığım için. Forum zaten gergin üzerine yeni birşey eklemeyeyim. YAzını daha sonra okuyacağım. Yanıt vermem gereken bir şey varsa ayrıca veririm. İyi günler
 
Serdar Bey,peki Ali Sabancı aynı stratejiyi ömür boyu mu sürdürecek?Pegasus ilk kurulduğu zamanlarda yaptıkları doğru ve mantıklı olabilir ama sonuçta Pegasus otobüs şirketi değil ki.Bu adamlar büyümek istiyorlar ve yurt dışına açılacaklar.Yurt dışında reklam-propoganda olmadan nasıl büyümeyi düşünüyorlar?

Halil Bey tabiki sürdürmeyebilir. Bunun ilk dönem yada otobüs firması olmasıyla alakalı değil. "Low cost" yani hizmeti düşük tutup, maliyetlerini düşürüp, daha ucuza bilet arayanları, ucuz bilet satmak yaptıkları. Kendi söyledikleridir. Yurtdışındada zaten varlar, yeni açılmıyorlar. Sürdürmeyeceğini bilen varsa onu söylesin. Tamam diyelim. Bu bir olgu değil, öznesi olan olay.
 
Sühan Cem Uçsoy ile Serdar Bülent Demiral' ın yazılarını keyifle okudum ve taraf olmayarak her iki yazıyı da beğendim (Forumda beğeni verdim).
Tartışma ortamında bile faydalı bilgiler veren, yazılarını keyifle okutan bu arkadaşlar forumun da seviyesini yükseltiyor. ;)
Böyle tartışmaya devam beyler :)
 
Yazdıklarımı okuduğun doğru, dediklerimi anlamadığında bir o kadar. Neyse önemli değil. Sadece sen okumadığın için Nejat Uygur'un dediği gibi anlayan anlıyor.

"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.

"Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam Pegasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir." Döndük başa.

Yanlış 1. Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil.

Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.

Yanlış 3. "Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi:))" Atladığını (okumadığını) sandığım bir konu var. Zira bunu okuyupta anlamayacak olan foruma bile üye olacak kabiliyeti gösteremez. Pegasus'la ilgili anlattığım şey benim gözlemlerim değil. Yada Pegasus'la uçarken yaşadıklarım değil. Nerde duyduğumun önemi yok. Çünkü ben kendini övecek kadar boş, bunu araya sıkıştırınca doğal sanılacak kadarda orta zekalı değilim. Ali Sabancı'nın bizzat kendi, kendi, kendi, kendi (kaç kere daha yazmalıyım, bilmiyorum ma sonu yok) anlattıklarıdır.

Yanlış 4. Oligarklara girmiyorum. Konuyla ilgisi yok. Kaybedenlerin genel bilinçaltı davranışıdır. Meselede aksini söylemek yerine , bildiğini sandığı şeyleri anlatmaya başlar. Konu değişir.

Yanlış 5. Turknet. Tamemen yanlış. İnternetle Amerikaya bağlanılabiliyor diye Türknet'in pazarını global sanmışsın. Turknet. O dönemler Türkiye'ye internet aboneliği satan bir firmaydı. "Artık hostingte satılıyorlar diye girmeye başlama. Yine konu bu değil."

Neyse şöyle yapalım. En başa dönelim. En başta dediğim gibi halen uçuk paralar vermeyeceğini düşünüyorum. Sende benim bu konuda yanıldığımda bu kadar ısrarlı iken, yüksek pazarlama, iktisat bilgisine sahipken, yurtdışı firmalara verdiğin danışmanlıkların'da tecrübesiyle, hazırda çalışmıyorken, e birde Galatasaraylıyken, şu fırsatı kaçırmayalım. Pegasusla görüşmeleri sen yap. Al bir 20 milyon dolar.




Şimdi başlayayım anlatmaya Serdar açıkçası dün de dediğim gibi yazını okumamıştım. Hızlı yanıt verip forumdaki gergin ortama katkım olmasını istemediğimden. Kendime ait şeyleri de konuşmayı sevmem. Forumda çok kişi beni bilir çoğu berduştan daha ilerisini bilmez bilmesine de gerek yok zaten.

Şimdi öncelikle şunu diyeyim. Ona buna yanlış diyip neden yanlış olduğunu söylemeyip haklı çıkman gibi durumun var. Umarım yazdığını tekrar okumuşsundur.Mesela alalım senin yazını ele

"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.

Demişsin ee ne o zaman? Bunu neden yazmadın? Nedir o senin anlattığın? Maximizasyon minimizasyonu muhasebe sanıyorsun dostum. Daha orada virajda savrulmuşsun. Bunun muhasebe ile ne alakası var? Alınan çekler verilen çekler demedim ki. Karşılık da ayırmadım. Maximizasyon minimizasyon dedim. Ve sen hıh sen devam et demişsin ama yanıt yok. İsteğe bağlı olarak bu kavramların muhasebe anlamında nerede kullanıldığını anlatırsan sevinirim

***

"Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil."


Şu yazdığını kahvede sabah namazından gelen Ali amcaya sor o da biliyor. Bazıları ucuza bazıları pahalıya bakar :))) Derin bir analiz değil bu. Ama o işin doğrusu herkes pahalı olana bakar kendine optimal olanı alır. Şimdi sana Porsche'u mu vereyim Hacı Murat'ı mı desem sen de Hacı Muratı ver bana demezsin. Ama para yoktur alamayacaksındır veya elindeki parayı idareli kullanacaksın tercihlerin değişebilir. Ama bak yanlış örnekten girersen böyle yanlış sonuçlara gidersin. Ben sana uçak satmıyorum ki bana araba örneği veriyorsun. Kamil Koç ile Urfa Cesur karşılaştırsaydın anlardım. Markete gittiğinde Pahalı olan "Becel yağ" almak ile Ucuz olan "Aygüneş" yağını almak arasındaki tercih gibi değil ki araba tercihi. "Lan biri 1 TL diğeri 1.5 TL al becel gitsin anasını satayım" der alırsın o yağı :)) Ama lan biri 1 milyon diğeri 30binTL al gitsin Porsche'yi demezsin. Uçak biletindeyse kişiye o 100€ fazlayı verdirmemek/verdirebilmektir başarı zaten

O otobüs bileti üzerinden gidersek Rize'ye gideceksen internetten otobüs bileti alacaksın kendine. 3 tane şirket var bilet alabileceğin Ulusoy Turizm Metro Turizm ve Usta Şoför Turizm. Bİlet fiyatları sırasıyla 100 TL 70 TL 35 TL

Şimdi samimi olarak düşün bilet alacaksın hangisinde almak istersin? Bu Ne olduğu belli olmayan hayatında ilk defa duyduğun usta Şoför Turizm midir senin bilet alacağın yer? Yoksa "Yolculuk bu, önemli olan sağ salim varmak 30 TL için ölmeye değmez aL Metro Turizm" mi dersin? Ki olayı egzajere ediyorum. Hava yolu taşımacılığında bunun çok daha fazlası dönüyor. Yani o Mercedes-Skoda örneğin doğru değil ama ucuz-pahalı bilet politikası bir noktada geçerliliğini yitirir


*****


ALi Sabancı'nın bu kumanya olayına değindiğini söyledin. Güzel kardeşim Yurtdışı pazarından bahsediyoruz. Hollandalı adamın umurunda değil Pegasus'taki elemanın kumanyası diyorum sen bana ALi Sabancı dedi amaaa diyorsun. Bak ciddi soruyorum sana Sen hiç Türk TV'sinde bir şirket CEO'sunun sahibinin falan neyse birinin konuşmasını dinleyen seyreden bir Hollandalı veya yabancı birini gördün mü? Adama ne Ali sabancı'nın ne dediği:)) Sana kumanyanın ağırlığı umurunda mı Hollanda'lının o adam başka şeylere bakar diyorum sen bana ama kumanyaların ağırlığına bile dikkat eder Ali sabancı bu yüzden dinledim kendi de bahsetti kendi kendi kendi kendi diyorsun:)) EE Ali sabancı kendi bahsedince Hollanda'lının Pegasus hassasiyeti mi başladı alakası ne bunun? "Aaa bir yerde duymuştum bu şirketin sahibi kendi bilakis canlı yayında kumanya ağırlığından bahsetmiş. Biletimizi bundan alalım hanım!" mı diyor o Hollanda'lı:))


********

Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.


Demişsin buna yanıt nedir anlamadım. Markanın en önemli değer olduğu ve giderek öneminin arttığı dünyada Pegasus'un markalaşmaya gittiğini mi anlatıyorsun (ki bu kaçınılmaz) Yoksa markanın dünyada giderek önem kazandığına mı değiniyorsun? E durduk yere dünyada o marka değer kazanmaz bunun için faaliyet yürütürsün. Zaten bu kadar "safsata" yapmama rağmen bizim konumuz da tam burada başlıyor:) Pegasus o markayı bilinir yapmak ve o düzeyde tutmak zorunda. MArkalaşmak kadar orada kalmak önemlidir. Nispeten marka tanınırlığını koruması daha az gerekli olan Monopolcü Coca-Cola'nın bile bunu yaptığı bir dünyada vahşi kapitalist havayolları piyasasında bunu yapmak zorundasın. "Yahu beni artık herkes tanıyor reklam yapmayayım" dersen 2 sene sonra Türkiyede bile yolcu bulamazsın. Senin dediğin gibi olsa THY neden reklam yapıyor? Bugün bu ülkede uçağa binecek adam ilk THY'ına bakar. Reklama gerek yok o zaman bu mantıkla. En azından iç piyasa reklamını bitirmesi lazımdı THYnın.

Yani sen de PEgasus'un reklam yapması gerektiğini söylüyorsun ama tükürdüm yalayamam diye inat ettin bunu anlıyorum. Bu noktada da yapacak bir şeyim yok. Zaten bir tartışmada ikna edilecek bireylerin karşındaki değil 3. kişiler olduğu bilincinde bir adamım.


***********

Oligark konusunu anlamamış olman ilginç Ben aslında en kolay orayı anlayacağını düşünmüştüm. Anlaşılır olabilmek adına bunu açtım. Anlamadığından kısa kesmiş olabileceğin gibi anlayıp haklılığı gördüğünden o konuyu es geçmiş olabilirsin. Ama anlamadığını düşünüyorum Bir sonraki Türknet sorusuna verdiğin yanıt ile örtüşüyor bu durum. Çünkü Sabancıların Turknet gibi Koç grubu da misal Koçnet system'i kurmuşlardı. İkisi de çuvalladı. Kontrol edebildikleri bir pazar değildi diyorum bana Tüknet'İn ne iş yaptığını anlatıyorsun. Abicim isterse domates satsın. Ben sana kontrol edemediği bir pazardı diyorum. Amerikalı şirket girmiş pazara sana host hizmeti veriyor.Bugün git perşembe pazarında bile var artık. Ki bütün bunlar dışında Türknet'İn kurduğu bir çok internet sitesi de vardı. Shiftdelete vb siteler. Masrafsız bir ofisten yürütülen tutturdun mu milyarder olacağım rüyası ile çıkılan yol çıkmaz sokağa çıktı. Bu olaya katılırsın katılmazsın o senin bileceğin iş. Ama gene senin kelimelerin ile vurmak gerekirse AliSabancı'yı ben de izledim TV'da (Evet ben de TV izliyorum arada) VE bunu o da birçok kez anlattı zaten.

Sen adamın oligark olduğunu düşünme. GAriban diyelim,istersen, kumanya ağırlığı ölçen gariban Ali Sabancı "ya Allah" diyip bir işe girişiyor. Ne şanssa bir tarafında Sabancı ailesi var diğer tarafında kayınpederi Aydın Doğan. Allahın sevgili kuluymuş dişleri ile kazıya kazıya buraya geldi:) Oligarkların onun durumu ile hiç alakası yok hııı



************

Şimdi konunun buraya kadar kısmı çoğu arkadaşı sıkar zaten okumamışlardır bile. Ben uzun yazıların insanları her zaman sıktığını 5. cümleden sonra dikkatinin dağıldığını düşünerek genelde 7-8 cümlelik yazılar yazmaya çalışırım. Bu yüzden çok mesajım vardır sık sık yazarım. Ama yazacak çok şey olunca uzayıveriyor yazılar ucunu kaçırabiliyorsun. Burada da olabildiğince kısa kısa yazmaya çalıştım. Böyle yazı yazarak köprüde karşı karşıya gelmiş iki inatçı keçi moduna girmenin faydası da yok zaten. En azından ben bilmiyorum faydasını. Ve senin için demiyorum ama çok insan gördüm burada bana akıl veren ders veren yüz yüze geldiğimizde daha 2. cümlede çocuğun potansiyelini anladığımdan geyiğe bağladığım. Burada birilerine ego tatmin etme diye bir kaygım yok çünkü bana faydası yok. Ama Twitterda bunu yaptığım çok oldu doğru. Çünkü sevmiyorum "google zekalı" arkadaşları. Bilgisayar başında onu bunu arama tuşuna basıp öğrenip (ki bu bile aslında bir amme hizmeti) Sonra yanıt veren ama yüzyüze geldiğimizde susan iki lafı bir araya getiremeyen adamı sevmiyorum. Sahte geliyor bana

Bu konu hakkında istersen detaya inebiliriz. Gerek mail gerek DM kanalıyla ama yazı yazmak sıkıcı. En güzeli temizi oturup konuşmaktır. İnsanalrın görüşmesi her zaman iyidir.Çünkü yüzyüze gördüğün birinin sana yazdığı yazılarda aslında art niyet taşımadığını anlarsın. Ben buraya ilk üye olduğumda forumun tamamıyla kavgalıydım. Hatta yeni yeni üyeler gelip benimle kavga etmek için sıraya girmişti. İşsizliğin ilk zamanları net ortamına da yabancısın tabii epey yüklendim:) Artık çoğu burda yazmıyor ama hepsi ile bir şekilde tanıştım artık birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Seninle de tanışırsak ortayı ve en önemlisi doğruyu bulmak kolay olur


**********

PEgasus meselesine gelirsek eğer Pegasus veya başka bir havayolu şirketi sonuçta hdeflerini seçip ona göre stratejiler üretmek zorunda. Spor bu anlamda en kolay yollardan biridir tanıtım için. Bİr filme sponsor olursun etkisi olmaz. Pegasus Business Class tanıtımı yapıyor olsa Büyük sosyetik kulüplerde parti yapar üst düzey gelir grubunun beğeni ve zevklerine sponsor olur durumu daha konsept tutabilirdi. Ama tutunmaya çalıştığı ortamda spor en kolay tanıtım aracı. Ki GS'ın kuzey tribününe adını vermesi ve hala çoğu taraftarın Odea yerine Pegasus adını kullanması hoşlarına gidiyor. Er yada geç Pegasus GS ile bağını tekrar güçlendirecek. Bu bugün mü olur bilmem Çünkü erkek basketbolda PEgasus hazır kıta ama Vodafone gibi sponsorlar da var basketbola sonsor olmayı düşünen. Futbolda ise Arabistana yolculuk var gibi.

***********

Şunu son olarak söylemekte fayda var Sermaye hiç bir zaman aptal değildir. Para her zaman akıllının elindedir. Akıllı da değilse bir şekilde onu bulur. Ve bir tanıtım için havaya para atıyorsan o paranın fazlasının döneceğini bilirsin.

Bu ülke için temizlenmesi gereken ilk anlayış ise X'e sponsor olursam Y ve Z taraftarlarının tepkisini çekerim anlayışı:) Bu %1 bile değil aslında ama ülke gerçeğinde nesillerdir süren yawşaklığın sonucudur bu. Telekom bizim stada adını verir gider hemen Saraçoğlunda tribüne adını verir, BJK'a sponsor olur. Bunu kesersek her kulüp daha fazla büyür çünkü tek sponsor kontrol edilebilirliği arttırır. GS'ın 70 tane sponsoru var. Hepsi para veriyor haliyle harcamaları da denetleyemiyorlar. Verdiği paranın nereye gittiğini sorgulamak güçleşiyor. Ama tek ana bir sponsor olsa işler daha sıkı tutulurdu.


Yönetimin sponsorluklar konusundaki kötü ve acemi tutumu daha farklı bir konu gene bu başlığın konusu tabii. Ona aslında değinmek lazım


Son NOT: Kendime dair. Danışmanlık bilgi ve becerisi, iktisadi bir bilgi birikim başarı ve/veya durum gerektirmez. Bankacı veya ekonomistim demedim danışmandım dedim. Analiz, strateji analitik düşünce daha önemlidir
 
Öncelikle masrafları asgari düzeye çekip operasyon kârını arttırmak istemek ile reklam yapıp büyümek farklı şeylerdir.

Ryan air diye gudubet bir firma var. Adamlar iç hatlarda yolcuları ayakta taşımayı düşünüyorlar. Tabure gibi bir şeyin üstüne oturtacaklarmış. Var mı üstüne cimri ama reklamda yapıyor.

Çünkü ne yaparsan yap reklam yapmak zorundasın.
 
Sühan Bey kardeşim;

alıntılamadım. Sayfa anlamsız büyüyor.

1. paragrafta anlattığın "Şu yazdığını kahvede sabah namazından gelen Ali amcaya sor o da biliyor. Bazıları ucuza bazıları pahalıya bakar )) Derin bir analiz değil bu. " burda bitmeliydi. Sen yine günah çıkarmaya başlamışsın. İnsanların alışveriş hislerine dönük sosyolojik hipotezler yapıyorsun. Ben kısa kesiyorum. Çünkü Galatasaray Basketbol Forumunda bütçe ve sponsorluk konusu bu. Uyarı yada ceza almazsakcevap vereyim.

Bu tabiki derin analiz değil. Dön bak mesajlarıma ben derin falan demedimki. Çünkü bu pazarlamanın ilk konusu, temeli. Herhangi bir iş yapıyorsan. Ve bu açık pazardaysa (devlet değil, ordu değil). Biyolojinin, sosyolojinin, iktisatın temel kurallarından biri her populasyonda varyasyon olduğudur. Müşterilerdeki varyasyonu belirleyen sadece ekonomik durumlarıda değildir. Sosyo-kültürel, ailesel, siyasi vb..... Ama sonuçta herkes bilinçli veya bilinçaltı ihtiyacını alır. Kimi British Airways ile uçtum demek için (onun ihtiyacı hava atmaktır), Singapur Havayollarıyla (hostesler bomba der), kimi benim gibi Akp'ye nefretinden Thy ile uçmaz. Atlasjet. Kimininde en ucuzuna gücü yeter. Bu temel dünyanın her yerinde aynıdır. Sadece oranlar değişir. İhtiyaçlar değişir.

Pazarda rekabet eden firmalar pazardaki müşteri profiline göre önce markalarını, sonra sattıkları ürünlerini konumlandırırlar. Tüm pazarlama faaliyetleri reklam, tanıtım, promosyon, konsept, fiyat ........ bu temel kararın (seçimin) üzerinde yürütülür. Buraya kadar anlattıklarım bende böyle olduğunu düşünüyorum ama benim düşüncelerim değil kitap bilgisi bu.

Sen gözlemlerini, aklını vb. kullanarak düşündüklerini yazıyorsun. Eyvellah. "Şimdi samimi olarak düşün bilet alacaksın hangisinde almak istersin" yazdığın şu cümleyle çöküyor. Ben öyle düşünürüm. Başkası başka düşünür. Sen başka düşünürsün. Varyasyon var. Tekrar ediyorum. Onun için Luftansa var. Onun için Sun Express var. Hatta business'i perdeyle ayırmalarının nedenide budur.

2. paragrafta yazdıkların baştan anlaşamadıpımızı gösteriyor. Nefret ettiğim şey ama daha açıklayıcı anlatmam için kendimi anlatmak durumunda kalacağım. Ben uzun yıllar Kalder'in Boğaziçi tecrübe toplantılarına katıldım. Ulusal kalite kongrelerine katıldım. Ali Sabancı'yı ordada dinlemişliğim vardır. Ali Sabancı'yı tv'de Hollandalının veya Türkün izlemesinin önemi yok. Çünkü o pazarlama faaliyeti olarak müşterilerine anlatmıyor zaten. İş hayatında çalışanlara veya Ali Sabancının neyi nasıl yaptığını merak edenlere anlatıyor. Pegasus'a binsin diye değil. Tecrübe konuşması diye düşün. Sen hiç Bloomberg tv izlemedinmi. Ürün satan hostes kız gördünmü.

"Hollandalı adamın umurunda değil Pegasus'taki elemanın kumanyası diyorum" Şimi bunu açalım. 1. Mesele kumanya değil. Örneğe takılıyorsun, anafikri anlamıyorsun. Ki bu örnek gerçektir komik ama. Konumlandırmayı anladığını varsayıyorum. Pegasus masraflarını olabildiğince kısarak (personel giderleri, reklam giderleri), bilet maliyetini düşürerek, ucuza bilet satan, hatta otobüsle gidecek adamı bile uçakla gitmeye teşvik edecek faaliyet yürüten, bütün bunlarla havayolu taşimacılığında kendini "low cost" segmentinde konumlandırmış bir firma.

2. Sen Hollandalıların seyehat tercihlerini nerden biliyorsun. Sektörel detaylı analiz raporumu geldi, iş dolayısıyla. İnceledin. Yoksa amsterdam seyahatinde, birde gördüğün hollandalılardan izleniminmi. Söyleme tarzına bakılırsa izlenim. Uçak alıyorsun, ofis açıyorsun, eleman alıyorsun. Bu işlere izlenimle girilirmi. Bu kadar basitmi. Eğer bu pazarı iyi biliyorsan. Deki bana Hollanda havayolu pazarındaki durum şudur. Nüfus bu, nüfusun yaş oranı şu, yıllık uçuş sayısı bu, uçuşlar şu zamanlarda yoğunlaşır. ekonomik durumları şu, uçuş tercihleri şu, pazarda şu firmalar var, şu kadarını şu taşıyor, şunlar işbirliği yapıyor, şu gelişiyor, şu düşüşte, seferleri bu, vb ................. Bunlar birde rakamla olacak. Subjektif olacak elimde benimde elimde bir rapor yok ama gözleminde de yanılıyrosun. Hollandada da her türlü müşteri var.

3. Sen hiç Pegasus'un uçtuğu noktalara baktınmı. Sade Hollanda'yamı uçuyor sanıyorsun. Yada yurtdışına yenimi başladı. Yok. Bir sürü ülkeye uçuyor.

3. paragrafta marka konusunda yazdıklarımı neden yazdığımı anlamadığını söylüyosun. "Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam Pegasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir." Yazma nedenim bu cümlen. Ben Hollandalı Atlas'ımı biliyor, İngiliz, Thy'yimi biliyor. Bilmiyorum. Reel olarak söylüyorum bunu akıl yürütme değli. Bu akıl yürütülecek birşey olsa o kadar akıl bendede var. Seninde bildiğini sanmıyorum. Sen akıl yürütüyorsun. Bilmez dediğinde zaten bakmaz demek istiyorsun. Hollandalı Pegasus'u bilmiyorsa veya biliyorsada farketmez. Rasyonel faaliyet yürüten her firma sürekli olarak bilinirliğini artırmaya çalışır.

4. paragrafta 1. Oligark konusunu anlamadım değil. Sadece konumuzla ilgisi olduğu için girmedim. Haklısın ama eksiksin. Belki biliyorsun ama detaya girmedin. Dünya rekabetinde de öyle işler sadece rasyonel yürümüyor. Dünyada da oligarklar var.

2. "Çünkü Sabancıların Turknet gibi Koç grubu da misal Koçnet system'i kurmuşlardı. İkisi de çuvalladı. Kontrol edebildikleri bir pazar değildi diyorum bana Tüknet'İn ne iş yaptığını anlatıyorsun. Abicim isterse domates satsın. Ben sana kontrol edemediği bir pazardı diyorum" Burda da hatalısın. Konunun aslını bilmiyorsun. Hayatın sana gösterdiği bazı gerçeklerle esasını bilmediğin olayı anlamlandırıyorsun. Ama yanlış. anlatayım.

Koç System ve Türknet tamamen farklı pazardaki firmalardı. Dönem itibarıyla söylüyorum. Adının bilişim olduğuna bakma. Koç system yazılım satan bir firma idi. Buradaki pazar o dönem itibariylede lokalmiştir (Kanaatim, Reel bilgi değil). Çünkü yeni oluşan bir sektörde, pazar genel anlamda global olsada dil ve yeni oluşum pazar ptatiğini lokal yapar. Bu ne demek. Bundan 20 sene önce 200 çalışanı olan bir kobi Türkiyeye kendi dilinde ihtiyacı olan sistemi satmaya pazara girene kadar o kobi ihtiyacını koç system veya başka yerli firmadan almak zorunda kalmıştır. Ha bugün bu pazar globalleşmiş olabilir. Pazarın ayrıntılarını bilmiyorum. Artı bilidiğim Koç System batmış faalnda değil.

Türknet ise o dönemler Adsl yok iken internet aboneliği satan bir firma idi. En büyük rakibi Superonline ve o dönem peynir ekmek gibi açılan e-kolay vb küçük firmalardı. Bu pazar tamamen lokaldi. Superonline harici diğerlerinin süpürülmesine neden olan pazarın globalleşmesi değildir. Zaten halen global değil. Sektördeki çok büyük bir yeniliğe ayak uyduramadılar. Belki güçleri yetmedi, belki riske giremediler. Ayrıntısını bilmiyorum. Bu neydi. kablonet ve sonrasında adsl şimdide fiber. Bu pazarda üç oyuncu kaldı. Supreonline, Telekom, E-smile'mıne. Elektrik çıkmış sen gazyağı satıyorsun durumu.

Hosting ve alanadı olayıda başka. Bu pazar en başından tamamen globaldi. Zaten yerli firma yoktu. Otdü'nün .tr uzantısı yetkisi haricinde. Çünkü burdaki satışta internet üzerinden olabildiği için böyle gelişmiştir. Turknet sonradan hosting satmaya başmamış. Boş iş. Burası zaten bit pazarı. Milyonlarca satıcı var.

Sen ilk yazında global diyorsun. Globallik başka şey, pazarı kontrol edebilmek başka şey. Global pazar uluslarası pazar demek. Pazarın konrol edilebilirliği global ölçekten daha çok sektöre göre değişir. En iyi konrol edilebilen pazar, pazarın olmadığı durumdur. Yani Tekel. (Sosyalist ekonomik model). Burda anlatmaya çalıştığını anlıyorum. Oligarklar ve pazarın konrolü arasında ilişki var. Oligarklar Türkiye'yide, hatta dünyayıda yönetiyorlar. Buralara girersek kitap yazmamız gerekir. Bende yazmaktan yoruldum. Şaka değil ciddi ciddi yoruldum.

5. paragrafta anlattığında benim pek aklıma gelmeyen birşey. Birine sponsor olunca, diğer kitleyi kaybederler diye düşünüyorlarmı. Bilgi olarka bilmiyorum Haklı olabilirsin.

Sponsorlukların azaltılmasına katılmam. Gelir çok düşer. İkincisi böyle birşey varsa (için işinde değilim bilmiyorum) denetleyememek sayıyla ilgili olduğu için değildir. Bu muhtemelen yönetim anlayışı, (şeffaflık, dürüstlük vb.) ile ilgilidir.

6. Bana göre sponsorlukla ilgili ülkemizin en büyük problemi şudur. Bizde halen en büyük firmalarda dahi rasyonel iş yönetimi yok. Ya arpalık gibi, yada adanalı pamuk tüccarı gibi yönetiliyorlar. Abdi İbrahim'de çalışmış biri olarak söylüyorum. Sektöre yabancılar için not, yabancılar dahil uzak ara ilaç sektörünün en büyük oyuncusudur.

Not: Çok ilgileniyorum ama ben basketboldan iyi kadın basketbolcuları bilmek ve temel şeyler dışında çok anlamıyorum. Onun içinde genelde okumakla yetiniyorum. Bir arkadaşın dediği gibi değişik konularla ilgilenenler varsa konular açılsın. Yazalım.
 
Serdar konuyu öyle dallandırıp budaklandırdın ki yanıt vermeyip uzatıyorsun. Uzattıkça sana yanıt vermek için ben de uzatıyorum. Şu dediklerine yanıt yazsam 2 saatime yazık. Çünkü ısrarla anlamamak istiyorsun. Bir şey değil, yazdıklarını okumuyorsun. Burada ukalalık yapıp terim kullanabilirim ama dediğim gibi seni değil, okuma nezaketini gösteren 3. kişilerin anlaması için bu yazıyı yazdım. Umarım onlar beni anlamıştır. Güdülerimi tatmin etmiyorum çünkü. Ama sana naçizane tavsiyem Pazarlama Kalite kontrol liderlik veya Xing toplantıları ile bir değil hayat. O tarz toplantılara adam başı 800 dolarlık 1200 marklık toplantılara katıldım, konuşmacı da oldum hatta ama tamamı ile safsata. Bir ülkenin durumu o ülkedeki ortamı ve işletme politikalarını belirler. O konferanslardaki güllük gülistanlık tam rekabet piyasası yok. Neyse gene uzatacağım gibi kesiyorum. En basiti Google'a "Reklam ile Pazarlama arasındaki fark" yazarsan sana arasındaki farkı farklı şekillerde anlatan yazılar okuman mümkün.


Şu Lufthansa reklam yapıyor Sun Express yapmıyormuş yanılgını ısrarla 3 gündür diyor olman ise inanılmaz gerçekten.

Hollandalının beklentisini yaşam tarzını şimdi düşünmek zorunda kaldın ama onun konu ile alakası yok Serdar. Diyorum ya konuyu dağıtmak için bahane arıyorsun. Reklam tasarlıyoruz da bu reklamı yapalım şu reklamı yapalım diyor olsaydık haklıydın. Sen "Pegasus reklam yapmayacak" diyen adamsın. "Reklam için büyük maliyetler harcamaz PEgasus" diyen adamsın. Sonra aaaa birden bir bakıyorum Serdar Hollandalının yeme içme zevkleri önemli onları biliyor musun demeye başlıyor:))

Konunun özünde gördüğün gibi sen de hollandalıya malı nasıl pazarlamak gerektiğini ve bunun için bir reklam verilmesi gerektiğini söylüyorsun ama bunu dememek için 10 paragraf yazmışsın. Bu mesajıma karşı da muhtemelen gene bişiler yazacaksın ama konuyla hala alakası olmayacak. Çünkü konuyu dağıtırsam yırtabilirim diye düşünüyorsun. Kardeşim 40 yaşında adamlarız hatalıysak hata yaptık demekten olgunca bir davranış yok. Ne diye 3gündür benim dediklerimi diyip inkar ediyorsun bunu anlamadım. Sen d ebiliyorsun PEgasus yurt içinde bile reklam verirken yurt dışı pazara açılmak için reklam da verecek sponsor da olacak. Ama PEgasus sponsor olsa bile sen inanmayacaksın. RTE zorlamıştır biri baskı yapmıştır diyeceksin çünkü dogmalarını yenemiyorsun


Tamam ben bir eşeklik yaptım özür dilerim. Pegasus reklam falan yapmaz hiç bir yere sponsor olmaz. Mutlu musun kardeşim?

İyi Ramazanlar
 
Bu benimde son mesajımdır. Bundan sonra ben birşey yazacak olsam ancak sana hakaret olur. Okuyanlar kendileri bir karar vermişlerdir. Son mesajından sonra anladımki, biz seninle bir yere varamayız. Bu mesajda yazdıklarına benimle ilgili kişisel yazdıklarına cevap verme gereği duymuyorum. Şirket sahibinin Bloomberg tv'deki konuşmasını Hollanda'lı izlemez diyen adamsın. Ben boşuna anlatıyorum. Çünkü sen benim dediklerimi anlayabilmekten fersah fersah uzaksın. Yolun açık olsun.
 
Şunuda ekleyim. Başkan'ın iş hayatında bilgisi ve ağırlığı varken artı Batı Avrupa'da iş yapan biri iken bu konulardaki kulübün faaliyetini ben yetersiz buluyorum. Tek sponsor olmak zorundada değil. Avrupalı voleybol takımlarının her yanı yazı oluyor. Sadece basketbol takımmız yokki. 13 branşta spor faaliyeti yürütüyoruz. Başkan kurumsallık, kurumsallık diyor. Sırf bunun için faaliyet yapan bir birim olmalı. Belkide vardır. Bilmiyorum. Ama sanmıyorum. Küçük, küçük. Büyük, büyük. Avrupalı spor kulüplerinin gelirlerinin önemli bir kısmı sponsorluktan.
Şunu söylemem gerekiyor; Ünal Aysal döneminde Galatasaray sponsorluk bakımından resmen çağ atlamıştır. Nikon gibi saygın bir firmayla uzakdoğu pazarına açıldık. Yine Xbox,THY,Nike gibi çok önemli sponsorlarla anlaştık. Biraz sabır göstermeliyiz bence. Ünal Aysal batılı ama biraz da geleneksel bir adam. Bu da liseli olmasından kaynaklanıyor. Bence en büyük sıkıntısı çevresindeki adamları iyi seçememesi. Başkan çevresindekilerle uyumsuz fakat şahsi kanaatimce antrenörlerle,futbolcularla uyumlu bir görüntü çiziyor. Fatih Terim olayı Ünal Aysalın yaptığı en büyük yanlıştır o ayrı. Ama başkan 2 yılda bu kulübe maddi anlamda önemli miktarlar katmış önemli sponsorluklar imzalatmıştır.
 

Üst