O salondan çıkmanın zor olduğunu biliyoruz. Her takım için geçerlidir bu lakin böyle olmamalı. Bütçeleri konuşmuyorum zaten çok fazla takılmıyorum bütçe olayına. Pana örneğini gördükten sonra bütçeydi, kadro kalitesi ve denkliğiydi bunları konuşmak yersiz. Elbette konuşulacak yer ve zamanlar olabilir. Ama şimdi değil yani, konuşulacak periyotta değiliz. Son 8'deyiz bunları konuşmak için çok erken. Belki de geç; sezon başındaki yapılanmalar düşünüldüğünde. Kafada bitebiliyor bazı şeyler; kazanmakta kaybetmekte. Anadolu Efes bu seriye başlarken ben bu turu alırım, kopartırım dememiş. Bu besbelli, açık, net. Nasıl desem, örnek taze olacak ama R.Madrid eşleşmemiz futbol takımımız için. Madrid'e gittik, giderken kaç kişi defans yaparızın derdindeydi haysiyetsiz basın. Biz ne yaptık, hücum evet hücum çünkü biz bu turu istiyorsak en başta felsefemizden vazgeçmeyecektik. Kaybettik, maçı da turu da. Şimdi kaybettik ama felsefemiz ile, inadımız ile ileride yapabilirizin mesajını dosta düşmana verdik. Konuya dönecek olursak tekrardan, Oktay Mahmuti'nin sezon başından beri istemediği şeyler oldu. Barac'ın kontratı altında pota altı ezilirken Semih bir nebze dur demeye çalıştı. Oktay Mahmuti'nin Barac'ı istemediğini daha doğrusu bu tarz bir adamı istemeyeceğini biz Galatasaraylılardan iyi kimse bilemez heralde. Mecburdu, keza Vujacic konusunda da öyle. Yine dönelim geçmişe bizim takımda skorer izledik mi hiç saf, şut benimm şutum diyen adam. Hayır. Vujacic'i Oktay Hoca'ya 10 kere önerseler 10 defa aynı yanıtı alırlar. Kadronun kurulması, şekillenmesi konusunda hocaya net sen suçlusun diyemez kimse. Bizden aldığı Gordon ve Shipp zaten yanıltmadılar hocayı. Anadolu Efes için son durak burası olmamalıydı. Olsa bile böyle değil. Şimdi içeride gösterecekleri tepki önemli. Önemli de ezerek, fark ile 2-2 osla seri Yunanistan'a tekrar giderken kimin inancı tam olur ? Bizi geçtim takım kendine inanmıyor. Önceki turda kaybedilen Malaga maçı aslında bu turda kaybedilen her maçın hava atışıydı..