Hafızamı zorluyorum, F.bahçe karşısında bütün maç dominant olup galibiyete ulaştığımız maçı hatırlamak için. Geçen sene Tamika'nın ilk geldiği maçı örnek olarak sunabiliyorum bir tek, doğru ama acı, büyük bir üstünlük sağlamışlar idi. Bütün bu kısır döngünün değişeceğini, geçen yıl onlara göstermiştik aslında. Tamika geldikten sonra alınan Kupa ve ligde galibiyet, Caferağa'da müthiş performansın belli koşullar altında engellenmesi vs. Bu günleri görmek hiç de zor değildi. Dün, 40 dakika olmasa da maçın çok büyük bölümünde baskın olan taraftık.
Her ne kadar iyi performans ortaya koysa da, F.bahçe teknik heyetinin Tamane yerine Babkina'yı tercih etmesi çok büyük bir hata. Bunun üstüne, maça da Birsel & Angel ikilisini kenarda tutarak başlamaları onları sürekli geride tutacak olan faktördü. Nitekim, Piph'in harika başlangıcı ile bir anda 13-2 skorunu bulduk. O 11 sayılık avantajın, maçın genelinde bize çok büyük yardımının olduğunu düşünüyorum. Aradaki farkın maç içinde en az 3'e inse de, başlangıçta yakaladığımız momentumun faydasını ilerleyen dakikalarda fazlasıyla gördük.
İlk yarı özelinde, yakalanan 12 sayılık farka rağmen, tribünde ve televizyonda izleyen kimsenin skordan tatmin olduğunu düşünmüyorum. Hücumda hiç bir üretkenlik gösteremeyen F.bahçe karşısında, savunmada yaptığımız kolay faullerin faturasını çok fazla çektik. Buldukları 31 sayının 11'i faulden, ki bu cidden büyük bir rakam. Hücumda Piph & Tina ikilisinin iyi kullanmamızın yanında, Sariye gibi takımla ilk maçına çıkan bir oyuncunun yaptığı olağanüstü savunma, bizi onlardan bir-iki adım önde olmamızı sağladı. Dee'nin başlangıçta şutlarının isabetsiz olması, oyunun da herhangi bir verimsizlik doğurmadı. Işıl'ın yokluğunda oyun kurucu mevkisinde de görev aldı, ikili oyunlar üzerinden bir çok pozisyon hazırladı arkadaşlarına, zaten büyük oyuncu da böyle olunuyor.
İkinci yarının başlangıcı, yakalanan sayı avantajının bir anda kaybedilmesi, rahat götürebileceğimiz bir maçı ufak da olsa strese soktu. Bize en çok yaklaşabildikleri (54-51) bölümde, Matovic'i iyi tutamadık maalesef, bunun altını çizmek lazım. İyi de servisler aldı ama F.bahçe'de dün iyi görünen belki de tek isimdi, tebrikler kendisine. Yakalandığımız bölümde, devamında Dee'nin Tina'yı sürekli iyi yerde bulması, Bahar'ın -herkesin istediği şekilde- sorumluluk alması ve Alba'nın istediği tarz olan koş koş temposunda sayıları bizi rahatlatan detaylardı. Farkın son bölümde yine düştüğünü gördük ancak ben bir an olsun şüphe ile yaklaşmadım, takım çok uzun bir zaman sonra parkede kazanacağını bize gösteriyordu çünkü.
Oynanan oyun elbette önemli ama daha da önemlisi, maç içinde kontrolü kaybetmeyen ve sahada baskın çıkan karakterimiz idi. Parke ile alakası olmayan olaylardan sonra kaybedilen şampiyonluktan bahsediyoruz. O eşikten sonra takım bu maça çıkıyor ve yakaladığı farkı belli aralıklarda kaybetse de üstünlüğünü asla yitirmiyor ve maç içinde bütün kırılma anlarında üstün çıkıyor. Bu, takımın kendine duyduğu güveni ve baskı unsurunu rahatlıkla kaldırabildiğini gösteriyor ki bu faktörler, uzun vadede takımın başarıları yakalamasında en büyük yardımcıları olacak.
Takımımıza ve teknik ekibimize bize yaşattıkları bu mutluluktan dolayı teşekkür ediyorum, başarıların devam etmesi en büyük dileğimiz.