Şaziye İvegin'in şike yaptığı gibi bir iddaada bulunmadım ben öncelikle.Kendisinin malum seride önünden geçen toplara baktığını,geriye koşarken aslında yürüdüğünü,maçı kazanmak adına hiçbir şey yapmaya çalışmadığını söyledim.
Bir oyuncu yeteneksiz olabilir,ya da yeteneğini o maçlık sahaya yansıtamamış da olabilir,sene boyunca kötü şut da atabilir.Bunlar kabullenilebilir gerçeklerdir.Ama hiçbir oyuncu mücadele etmemezlik,koşmamazlık yapamaz,yaparsa ihanet etmiş olur,arkadaşlarının kul hakkına girmiş olur.Kendisi de bunları yapmıştır.
Bu iki kavram ayrımını idrak etmek için illa çok ağdalı bir Türkçe'ye sahip olmak da gerekli değil bence.Şike maçı anlaşarak veya içinde kurarak bilerek oynamama olayıdır,ihanet ise sahaya terini akıtmama,arkadaşlarına eşlik etmemedir.
Siz biliyor musunuz ki bu oyuncular senelerdir her türlü pisliğe karşın o kupayı buraya getirebilmek için nasıl bir özveriyle oynuyor?Siz biliyor musunuz ki o seride Işıl Alben sakatlanma pahasına neler yaptı,kariyerini riske attı?Şaziye İvegin kimdir ki bu kulüpten para kazanacak fakat o formayı terletmeyecek?Siz kimi kime karşı savunduğunuzu zannediyorsunuz?
Galatasaray kimsenin psikolojik sorunlarıyla baş etmek zorunda olan bir kurum değildir.Oyuncunun başından geçenler kendisini bağlar,kulüp ona en zor zamanlarda destek olmuştur,şans vermiştir,o ise bu şansı ruhsuz bir surat ifadesi ve mücadeleden yoksun bir yapıyla geri çevirmiştir.Sen hem bu kulüpten para kazancaksın,hem zor zamanlarında herkes yanında olacak(İçerden bahsediyorum.) sonra sen sana inananlara ihanet edeceksin,yok öyle şey arkadaş!
Bu arada ben Şaziye İvegin maç sattı demediğim gibi Fenerbahçe'ye karşı sempatisinden dolayı da Fenerbahçe maçlarında rakip takım oyuncusuysa bir gevşiyor rahatlıyor asla demedim.O sizin Türkçe'niz ve anlama kapasiteniz ile alakalı bir durum.Beni kendisinin Mersin'deyken ne yaptığı ilgilendirmez,isterse sevdiği takıma 30 atsın.Beni kendisinin parçalıyla ne yaptığı veya yapmadığı ilgilendirir.Mersin olayını da hem çalan hem de oynayan sizsiniz.
Ben oyuncunun kendisini tanımam,bilmem,etmem;bilmek de istemiyorum.Bir oyuncunun sahada mücadele etmediği için takıma ihanet ettiğini söylemek için illa onu tanımak da gerekmez.Ben Tuğba Palazoğlu'nu da bir basketbolcu olarak yeterli görmüyorum ama onu ölümüne seviyorum,neden çünkü takımı için kavga ettiği için,savaştığı için,MÜCADELE ettiği için.
Kişi şahsına karşı eğer bir insan yalan ifadeler kullanıyorsa o kişiyi tanıması veya yakınında bulunan birisi olması gerçeği herhalde yadsınamaz.Benim mesleğim mimarlık,kendisinin basketbolculuk,ne karakterini bilirim,ne de huylarını,neyi sevip sevmediğini,ben sadece gözlerime inanırım,bu gözler o oyuncunun bana o seride mücadele etmediğini söyledi.Dolayısıyla kişisel bir önyargım yok,dediğim gibi mantıksal açıdan da olamaz da.Sadece fiile mahsuben oluşan bir nefretim var,bunu sorgulamak da kimseye düşmez.
Şimdi bunlar olayın benim açımdan başlangıç noktaları.Ben geçen sene Fener'e dönene kadar kendisinin Fenerbahçe'li olduğunu bilmiyordum açıkçası ama Fener'e gidince yok burası benim yuvam,geri döndüm çok mutluyum,evime döndüm,Fenerbahçe benim için bir aşk ifadelerini kullandığını FBTV'den bizzat izledim.Olabilir kendisi Fenerbahçe'li olabilir,herkes istediği takımı tutma hür iradesine sahiptir.Bunu söylemesi de hoş birşey kendisine güveni açısından.Ama şimdi kendisiyle bir röportaj yapılsa acaba kendisi yine Fenerbahçe'liyim diyebilecek mi,yoksa profesyonellikten mi dem vuracak?
Ben dedim ki sen hem mücadele etme,hem bu kulüpten para kazan,sonra da göğsünü gere gere ben Fenerliyim de,sonra da hiçbişey olmamış gibi Galatasaray'a geri dön.Yok ya!Burası ahır değil.Ben Fenerbahçe'li olduğunu söyleyen bir oyuncuyu asla kulubumde istemiyorum(Salt Şaziye özelinde değil) hele ki o oyuncu bu takıma ve arkadaşlarına mücadele etmeyerek olumsuz bir tavır sergilemişse kabaca defolsun gitsin diyorum.Şimdi belki bu oyuncuya karşı neden isteksiz olduğumu anlamışsınızdır,yoksa başka komplo teorileriyle karşı karşıya mı kalacağım?
Ayrıca beni buradaki arkadaşları olumsuz yönlendirip,onları gaza getirip oyuncunun üstüne yüklendirme gibi bir misyon yüklendiğimi iddaa etmişsiniz.Birincisi bu sitedeki herkes yaşına hiç bakılmaksızın gayet basketbol yorumlarından anlayabilen,kendisine ait hür fikirleri bulunan,neyin ne olduğunu görmek için başkasının yardımına ihtiyacı olmayan,kimsenin dümen suyuna girmeyen insanlardır.Bu sebepledir ki senelerdir türkiye de basketbol forumu denince akla GsBasket gelir.Şimdi siz ne hakla hem beni karalar,hem de bu insanları aptal yerine koyabilirsiniz?Burası sizin Şaziye'nin yorumlarını okuduğunuz sitelere benzemez,tek kelimeli fikirler yoktur,boş düşünceler bu forumda yer almaz.
Son olarak beni klavye erkeği olarak görmüşsünüz,ama ben yine de saygıda kusur etmek istemiyorum her ne kadar kendimi frenleyemesem de,eğer kendinizi Şaziye'yi tanıyan,onun karakterini iyi bilen biri olarak adlettiyseniz ve onu bu derece körü körüne savunuyorsanız demek ki ya kendisinin avukatısınız ya da ileri derecede bir sempatizanı,her halukarda Yıldız Teknik Üniveritesi Mimarlık Bölümü son sınıfı uzatmalı öğrencisi ben Necati Başaran'ın oyuncu hakkındaki düşüncelerini istediğiniz taşımakta özgürsünüz.Benim fikirlerim konusunda hiç kimseden bir çekincem yok,hodri meydan!
Bu mesajımdan sonra küfür de edilse bu konuda bir şey yazmayacağım,çünkü ikili tartışmalara girmek tarzım hiç değil.Sadece fikrimi bir kez daha tekrarlamak istiyorum.Bu taraftar hiçbir zaman şampiyonluğu alamadı diye oyuncusunu satmadı,onu hor görmedi,zafer için her yol mübahtır demedi,yeri geldi küme düşme mücadelesi veren takımını(Wilkinson'u,Evren'i,Rancik'i)bağrına bastı,yeri geldi 13-14 sene şampiyonluk göremedi ama isyan etmedi hep destek verdi.Fenerbahçe ile oynanan son final serisinde performans anlamında hiçbirşey ortaya koyamayan Evren Büker'i bağrına bastı,çünkü onlar mücadele etti,formasını ıslattı.
Bu bağlamda hem formasını ıslatmayan hem de Fenerbahçe'li olduğunu bildiğim bir oyuncuyu ben bu kulüpte istemiyorum,ama suç onun değil,suç onu bize izlemeye mahkum bırakan büyüklermizin.
Necati Başaran