Uzun uzun bir şeyler yazmak, içimi dökmek isterdim. Ama ne yazılsa, senin için ne söylense, hep bir şeyler yarım kalır..
Seviyoruz seni hocam, ne kadar mı? Hani çocuklar ellerini açıp, cevap verir ya ''kocaman!''. Öyle yani, belki sevgimizi bazen net belli edemedik, belki bu lanet düzenin seni yutmasına karşı çıkamadık, bazı şeyleri eksik bıraktık ama içimizden harbi sevdik be hocam. Öyle bir zamana denk geldi ki, Galatasaray ile aile oluşun; buralarda olamadım, birkaç İpekçi gecesi dışında gelip salona o diz çöküp maçı izleyişlerine tanık olamadım, o dik duruşuna canlı şahit olamadım ama olsun, nasıl olsa bir gün tekrar yuvana geri döneceksin, sayarım ki gurbete gitti, bir gün dönecek..
Ama peşinden su dökmek lazım hocam, çabuk gel diye..
Gelişinin hayalini şimdiden kurmaya başladık; geri döndüğünde kendi salonumuz olacak, tam da stadın yanında, her maçın olduğu gün bayram olacak, salon full çekecek, sadece GALATASARAY olacak, ne sonunda ne başında başka bir isim, sponsor falan olmayacak, kupalar kalkacak, ''Yenilmez Armada'' ruhu bir daha hiç kaybolmayacak.. He bir de seni bizden ayıranlar olmayacak hocam, sadece biz bize olacağız, bir nevi aile toplantısı, dışardan fitne sokanlara yer olmayacak..
Bu gidişini haklı göstermek için haberler yapıldı, karalamalar oldu. Sen rahat ol hocam, biz seni, sen bizi biliyorsun.
Kendine iyi bak hocam, Allah'a emanet ol, yolun açık olsun..