Teşekkürler Oktay Mahmuti..

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Hayatında basketbolu tüm sporlar içinde bir numaraya koymuş ve özellikle Avrupa basketbolunu ilgi ile takip eden Euroleague hastası bana yaşattığı tüm güzellikler için öncelikle Oktay hocaya inanılmaz teşekkür ediyorum.

Yağmurlu bir günde Taksim'de dolaşırken ''hadi Oktay Mahmuti gelmiş Galatasaray'ın başına belki bu sefer bir şeyler olur'' diyerek düşmüştük Ayhan Şahenk yollarına,St.Petersburg maçı ile başlayan aile oluşumu diğer maçlar için de her seferinde beni çekmişti salonlara.Aslında salonlara çok da uzak değildim,1993 senesinde Efes Pilsen - Barcelona maçına gitmem ile başlayan basketbolseverlik neredeyse 500'ün üzerinde maç için salonlara gitmeme sebep olmuştu. Galatasaraylı olmama rağmen hep göz ardı etmiştim sarı-kırmızı renkleri basketbolun içinde çünkü hep bi köhne zihniyet o şubeyi ne yaptığını bilmez bir hale bürümüştü.Ben hep derdim ''Galatasaray potansiyelinin %40'ını kullanabilse Avrupa'da kesinlikle söz sahibi,üst düzey bir takım oluruz'' ama kimse bunların farkında değildi.

Oktay Mahmuti'nin elinde sihirli değnek mi vardı? Tabi ki hayır sadece işleri yoluna koymuş ve şefaf bir yönetim göstermişti, tribünler ile öyle bir iletişim kurulmuştu ki Oktay hoca çok konuşan,tribüne oynayan biri olmamasına rağmen her maç daha fazla kişiyi getiriyordu Abdi İpekçi koltuklarına.2 sene boyunca inanılmaz bir tarihe tanıklık ettik,her katıldığımız kupada hep bir önceki günden daha iyi Galatasaray oluyorduk,talihsizlikler yaşanmıştı,hatalar yapılmıştı fakat geçen 2 seneden sonra artık daha da güvenle bakabilirdik ileriye,tüm hatalarımız tecrübe hanemize yazılmıştı.2+2'yi görünce resmi sitede sadece iyi bir 4 numara bulabilsek bile takımın gücü 2 katına çıkacak diye düşünürken bir anda eski köhne liseli zihniyeti geriye dönmüştü.Zaza Pachulia diyordu ya ''Hoca tribünlerin en favori adamı,onu geçemem galiba'' diye işte bu cümledeki detaylar bazılarını rahatsız ediyordu ve Adnan Polat yönetiminin getirdiği kulüpte kalan tek adamdı neredeyse. Benim için aslolan Galatasaray'dır tabi ki ama başkaları için aslolan egolarsa tepkimi gösteririm onlara,beni bulamazlar gerektiği zaman yanlarında,belki okyanusta bir damlayım ama tüm okyanus damlaların toplamından oluşuyor!

Teşekkürler Oktay Mahmuti,CSKA maçı için salona girdiğimde herkesin gözü parıldarken o göz bebeklerindeki ışıkları sen yakmıştın hocam ve şimdi seni gitmek zorunda bırakıyorlar.Benim kalbimin en derin yerlerindesin ve ne zaman her hangi bir yerde senin Galatasaray'ının maçını izlersem gözlerim dolacak.Tüm güzellikler seninle olsun ve sen asla gitmedin benim için,yöneteceğin bütün takımların kalbimde yeri olacak senin için...
 
Biraz geç olsa da yazılması gereken,söylenmesi gereken çok fazla şey var sevgili Oktay Mahmuti hakkında .Ancak " kelimelerin kifayetsiz kaldığı an " dedikleri bu olsa gerek .Ne yazsam boş ne söylesem yetersiz kalacak bu Aslan Yürekli Adam için.
Verdiğiniz emekler için
İnsanlığınız için
Karakterli duruşunuz için
Takımı yeniden zirveye çıkardığınız için
Takıma kattığınız herşey için
için
için
.................
Bunlar böyle uzayıp gider ve ben bir taraftar olarak ne yazsam yetersiz bulacağım sözlerimi.
Sizin değerinizi anlamayanlar,sizi bu takımda tutamayanlar utansın.
İyi ki takımla yollarınız kesişti , büyük değer Oktay Mahmuti.
Yaptığınız yapmadığınız herşey adına teşekkür ederim .
 
Vallahi bana basketbol maçlarını izlettiren adam.Adam gibi adam.Seni çok seviyoruz.Asla unutulmazsın eminim ki bir gün geri döneceksin.
 
Efes Pilsen taraftarı bir babanın oğlu olarak çocukluğumda tanıdım sizi. 8-10 yaşlarımdaydım, neyin ne olduğundan yeni yeni haberim oluyordu. Babam Efes'in Euroleague maçlarını izlerken kıvrılırdım yanına, izlerdim ben de. Küçük bi' çocuk basketboldan ne kadar anlıyorsa ben de o kadar anlayabiliyordum. Ama farklı bir şey çekmişti dikkatimi. Ne bileyim, sahanın kenarında bir adam var, babamın söylediğine göre Efes Pilsen'in koçuymuş... Çok gülmüyor yüzü, ciddi bir duruşu var. Ama heyecanını saklayamıyor, enerjisinin tümünü yanısıtıyor. O zamanlarda başladı bende Oktay Mahmuti sevgisi. 'Ne karizmatik adam...' ya da 'Çok güven veriyor.' tarzı cümleler kuramıyordum tabii ama hislerim tamamen bunlardı. Sadece 'Bu adamı çok seviyorum ben.' diyebiliyordum.

Yıllar geçti, basketbol adına 3-5 şey öğrendim. Bir gün geldi ve 'Oktay Mahmuti Galatasaray ile anlaştı' diye bir haber duydum. Cem Akdağ'a yapılanın büyük ayıp olduğunu düşünmeme rağmen 'Oktay Mahmuti yahu,yok artık!' demekten de kendimi alamıyordum. Tanıdığım ilk koç oydu, daha küçük bir çocukken etkilenmiştim kendisinden. Nasıl sevinemezdim ki? Müthiş beklentiler içerisine girmiştim bu haberi duyduğumda. Galatasaray'ı o gün bulunduğu konumun çok üstünde düşünüyordum, mutluydum. Eminim ki benim kurduğum hayalleri kuran, benim gibi düşünen çok Galatasaray taraftarı vardı. Şanslıymışız ki, beklentilerimiz bir anda gerçeğe dönüşmeye başladı. Çok değil, 1 sezon önce nelerle uğraşan takım, Play-Off finaline yükselmişti. Klişe olacak ama Banvit serisi sonrası takım zaten gönüllerin şampiyonu olmuşu. Kimsenin buna itiraz edebileceğini sanmıyorum...

Yeni sezona başlarken size duyulan güven %101 noktasına ulaşmıştı. Yapabileceklerinizin, inancınızın farkındaydık. Sonuna kadar güveniyorduk. Yine şanslıymışız ki, takım olarak güvenimizi boşa çıkarmadınız. Bir anda herkesin kafasında 'Bizim maç kaçta?', 'Kimle oynuyoruz?', 'Güçlüler miymiş?' tarzı sorular belirmeye başladı. Yeni yeni ısınıyordu çoğu taraftar olaya. Bu soruların cevapları ne olursa olsun imkanı olanlar Abdi İpekçi'ye akın etti, Abdi İpekçi'de bulunamayanlar ekran başına kilitlendi. Her anında heyecan veren, gururla izlenen bir takım vardı ortada. 15-20 sayılardan gelip kazanılan maçlar, Avrupa'nın devleriyle sonuna kadar savaşılan, kazanılan maçlar... Abartmıyorum, Abdi İpekçi'deki Olympiakos ve CSKA maçlarının özetlerini izlerken hala gözlerim dolar, engel olamam.

Daha fazla uzatmak istemiyorum. 2 sezonda akıl almaz şeyler yaşattınız bizlere. Kaybedilen bir seriyle bazı kesimlerce başarısız ilan edilmenizi, yönetimin rezilliğine rağmen koruduğunuz soğukkanlılığınızı, tavrınızı kesinlikle unutmayacağım. Bu sporun içindeki en güzel adam sizsiniz, böyle bir ayrılığı kesinlikle hak etmediniz. Taraftar birçok şeyin farkında. Yolunuz açık olsun, hayatınızın geri kalanında da başarı, bulunduğunuz yerden eksik olmasın!
 
Aslan Yürekli Hocam yollarımız bu kadar kısa sürede ve bu şekilde ayrılmamalıydı. Gideceğin yer neresi olursa olsun sana olan saygım asla bitmeyecek. Bundan sonraki kariyerinde sonsuz başarılar hocam. Yarınlarda tekrar aynı arma altında buluşabilmek dileğiyle...
 
Yaşımdan da anlayacağınız üzere basketbol geçmişim pek uzun sayılmaz. Basketbol dendiğinde aklıma ilk gelenler, o zamanlar KanalD'de yayınlanan NBA maçlarının birkaç dakikalık özetlerini aynı kanalın spor servisi programlarından izlemek ve o zamanki adıyla Efes Pilsen'in eurolig maçlarını rastgelirse takip etmekti.

Efes maçlarını takip ettiğimde bizim takıma göre büyük oyuncular olan onlarca oyuncunun arasından siz ilgimi çekerdiniz hocam. Maçın atmosferi ne olursa olsun gayet ciddi bir şekliniz vardı kenarda. Bilmiyorum, belki karizmanızdan falan etkilenmiştim ama kesinlikle sizi o dönemki oyuncularınızdan ayıran bir özelliğiniz vardı ve o günlerde bile "Umarım bir gün yollarımız kesişir." diye ümit etmiştim.

Basketbolu ciddi olarak takip etmem ve basketbola olan ilgimin maksimuma ulaşması ise 2010 Dünya Şampiyonası'ndaki başarımız ve ardından sizinle gelen yapılanmadır diyebilirim. Çünkü bu şampiyonadan önce Galatasaray'ın sadece Fenerbahçe'yle yaptığı maçları izlerdim canlı olarak. Diğerleri pek içimden geçmezdi, anlamadığımdandır belki. Bilemiyorum. Ama Dünya Şampiyonası'ndaki o inanılmaz anlar ve başarılar "Bu basketbol çok zevkli bir şeymiş." dedirtmeye başlamıştı bana. Neyin ne olduğunu ise yavaşça öğrenecektim.

Ardından bir haber çıktı resmi sitemizde. "Oktay Mahmuti Galatasaray'da !" şeklinde. Acaba bu benim bildiğim Mahmuti mi yoksa karıştırıyor muyum şeklinde düşünürken fotoğrafınızı resmi sitede gördüğümde havalara uçmuştum. Bu Galatasaray'ı çok iyi yerlere getireceğinizi düşündüğümden değildi belki, ama beni basketbolla ilgili bir kişi yapan sizi parçalı forma için mücadele verecekken görmek çok büyük bir şeydi benim için.

Sonra Tutku Açık, Haluk Yıldırım vs. şeklinde kısmen de olsa tanıdığım isimler katıldı takıma. Ermal Kuqo ise nirvanaydı benim için Galatasaray basketbolu için. Belki de o zamanlar herkes için öyleydi. Çünkü o zamanki bütçemiz vs. belliydi ve yerli rotasyonunda kadromuza katabileceğimiz önemli isimlerle anlaşmıştık.

Derken sezona başladık. Yanılmıyorsam o zamanlar Eurocup'a bir nevi davetsiz misafir sıfatıyla katılmıştık diyebiliriz :p Eurocup ile sezonu açmıştık fakat ben maçları lig maçlarıyla takip etmeye başlamıştım. Takım belki çok rahat kazanmıyordu, iyi de oynamıyordu. Ama çok inatçı bir takımımız olmuştu. Kazansak da kaybetsek de son topa kadar oynardık. Bu benim ilgimi daha da artırmıştı.

Hızlı bir şekilde geçecek olursak Banvit serisinin son maçındaki ibretlik savunma ( Göksenin hamlesi mükemmeldi açıkçası :) ) size olan inancımı daha da artırdı. Ardından gelen Fenerbahçe serisinde, bir nevi zengin züppelere başkaldırmıştık. Kaybetmiştik belki ama, statü gereği "yabancı" olan Shipp ile kaptanlarımızdan Tutku'ya sarılıp "Üzülmek için önce haketmek gerekir." şeklinde söylediğiniz söz hayat felsefem oldu benim. Belki abarttığımı düşüneceksiniz ancak bu cümleniz üzerine çok düşünmüştüm. Ne demek istedi, ben ne anladım diye. Ve o sözünüzden sonra kazanamadığım bir şey olduğunda üzülüp üzülmediğimi sorguladım kendi içimde. Üzüldüğümde "ben aslında kaybetmemişim" dedim, üzülmediğimde ise zaten çoktan kaybetmiştim.

İkinci kez bu sezonu özetlemenin bir anlamı yok. Ekibiniz ve takımınız, benim bu yaşıma kadar hiç görmediğim bir şey yaşattı bana : Abdi İpekçi'de I Feel Devotion'u söyledim sayenizde. İnanır mısınız ilk Eurolig maçımdan önce ezberlemiştim sözlerini, söylerken hakkını vereyim diye :) Aslında iki cümleyi tekrardan okuduğunuzda Galatasaray basketbol takımına yaşattığınız bu başarı sıradan gelebilir. Çünkü ben 17 yaşındayım. Ama 17 yaşımdaki ben Galatasaray'ın futbolda UEFA ve Süper Kupalarını kaldırdığını da gördüm, 4 sene üst üste şampiyon olduğumuzu da. Destansı Avrupa maçlarının çoğuna canlı şahitlik ettim. Hemen hemen Galatasaray ile yaşayamadığım tek şey Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve basketbolun en büyük organizasyonunda ( Avrupa'da tabii ki :p ) boy gösterme şansı. Sayenizde Eurolig'de de mücadele ettik, bu bizim için çok başka bir şeydi.

Barça, Oly, CSKA maçları; bu sezonun nirvanalarıydı belki. CSKA maçının sonunda tüm takım sevinirken sizin bir kenarda onları gururla izlemeniz, Oly maçı bittiğinde yanılmıyorsam gözlerinizden gelen birkaç damla yaş, bu sezon içerde oynadığımız Fenerbahçe maçında mikrofonu elinize aldıktan sonra ettiğiniz birkaç kelam sözün ardından tüm tribünlerden o maddeleri atanlara doğru "Atmayın, atmayın !" şeklindeki serzenişi, sizin Galatasaray taraftarları için nasıl bir kişilik olduğunuzun ispatıdır hocam.

Maalesef son olarak birkaç şey daha söylemek istiyorum. Siz belki de yaşadığımız ve yaşayacağımız en güzel duyguları yaşattınız bize. Sizinle "aile" olduk, aile içinde de teşekkürün lafı olmadı. Gerçekleştirmek istedikleriniz belki de bizim şubenin gerçekleri için aslında birkaç adet yanlıştı. Olmadı, daha doğrusu bizde çok iyi de oldu ama içimizdeki İrlandalılar izin vermedi bazı şeylere. Kader falan diyeceğim de, demek gelmiyor içimden ne yalan söyleyeyim.

Eğer bireysel olarak benim sizde zerre kadar hakkım varsa helal olsun hocam, umarım sizler de bize hakkınızı helal edersiniz. Dikkat ettiyseniz teşekkür etmedim, çünkü teşekkür yabancıya edilir. Ama umarım hakkımızı helal etmekte bir sıkıntı yoktur :)

Bundan sonra umarım her şey gönlünüzce olur, en güzel duygular sizinle olur. Belki de birkaç yıl sonra yine yollarımız kesişir. Bu sefer evlilik sözleşmesini sonsuzluğa imzalarız...

Sağolun, varolun hocam. Bu taraftar sizi hiç unutmayacak...
 
Ne diyebilirim ki?
Kaderde bu başlığa yazmak da varmış hocam.
Biz seninle imkansız denileni başarma ihtimalini sevmiştik. Çok gördüler.
Yaşattığın herşey için sonsuz teşekkürler.
Senin yolun açık olsun. Umarım bizim yolumuz birgün tekrar kesişir.
 
onlara karşı koyamayacakları bir savunma yapacağız dedik senin önderliğinde ve yaptık çoğu zaman ama biz hocamıza yapılan hücuma karşı koyamadık maalesef.
 
Hocam herşey için teşekkürler.
Ben küçüklüğümden beri hep takımımızı Euroleaguede görmeyi hayal ettim.
Sizin önderliğinizde takımımızı Euroleaguede görmeyi Allah bana nasip etti.
Yaşattığınız heyecanlar,galibiyetler ve kısacası herşey için çok çok teşekkürler.
Ama inanıyorum eninde sonunda tekrar takımımızın başında olacaksınız.
Kariyerinizde size başarılar diliyorum hocam.
 
hocam herşey için teşekkürler..
bize basketbolu yeniden hatırlattığın için.. onca paraya rağmane bişey yapamayanlara inat büyük başarılar imza attığın için ve her zaman galatasarylı duruşu sergiledeğin için teşekkürler hocam..
 
Dün akşam LigTv3'de Hayatım Basketbol da Oktay Hoca vardı (tekrar yayın).Daha önce de izlemiştim ama dün akşam izlediğimde çok duygulandım.İçimden seni hiç unutmayacağız hocam dedim.Gerçekten değerli bir insan, başarılarla dolu bir basketbol hayatı var Oktay Mahmuti'nin.Ne söylesek azdır verdiğin emekler için Hocam, biz ettik sende hakkını helal et.En iyi ve en güzel yerlerde olursunuz inşallah...
 
Öncelikle bu klübe yaşattığınız ilkler ve şubeye kazandırdığınız saygınlık sizin eserinizdir hocam, bunlarla gurur duyabilirsiniz.Kazandırmak istiyorum dediğiniz gelenek 2 yılda meyvelerini verdi ama öyle görünüyorki bu bazılarını rahatsız etti ve bizi ayırdılar.Ama siz rahat olun değerli hocam bu taraftar bunları asla unutmaz.Bugüne kadar yaşattıklarınız ve bu klübe kattıklarınız için size ne kadar teşekkür etsek azdır..Daha öncede defalarca yazılmış ama.. Ceketinde fener arması olsa bile o salonda çılgınca alkışlancaksın hocam.Bu sana olan sevgimizi anlatan en uç örnektir sanırım.Bir gün muhakkak tekrar buluşacağız ama o güne dek yaptıklarınızla kalbimizdesiniz.Yaşattıklarınız için tekrar teşekkürler,yolunuz açık olsun.
 
Hayatımın en güzel anlarını son iki sezonda Abdi İpekçi’deki maçlarda yaşadım. İlk defa bir takımı bu kadar sahiplendim; ilk defa takımla birlikte yürüdüğümü hissettim. Bu takım bana hiçbir zaman ihanet etmedi, zaman zaman istediğimiz oyunu oynayamadığımız, yenildiğimiz günler oldu; ama hiçbir zaman takımın sahaya %99’unu verdiğini görmedim. Her mağlubiyet sonrasında takımı alkışlarla soyunma odasına gönderdik, çünkü biliyorduk ki kazanmayı en az bizim kadar istemişlerdi. Artık Abdi İpekçi Spor Salonu ikinci evim hâline gelmişti. Yaratılan bu aile ortamının mimarı, benchteki duruşu ile taraftarlara güven aşılayan, oyuncuların ona saygısıyla âdeta bir baba figürü sergileyen Oktay Mahmuti’ydi.

Bize yaşattığın duygular için kuru bir teşekkür çok sade kalıyor ama elimizden başka bir şey gelmiyor Oktay Hocam. En çok sinirime dokunan durum da bu zaten. Teşekkürler bize Yenilmez Armada ismini tekrar hatırlatan büyük insan. Bir yanlışın bütün doğruları götürdüğünü zanneden yönetici bozuntuları aramıza girse de, bu şube için yaptıklarını asla unutmayacağım. Yolun açık olsun.

Ayrıca bu yapılanmada büyük emekleri olan Recep Şen, Emir Alkaş, Tolga Başer ve Semih Eroğlu’na da teşekkürler.
 
Koca adamı (beni) ağlattınız be renkdaşlarım , Oktay Hoca hakkında neler yazsak ne kadar yazsak az gelir yazdıklarımız.

Gelişine sevinen işte bu diye havalara uçan Galatasaray Basketbol taraftarı 2+2 yıllık anlaşma yapıldı haberiyle daha yapacak çok şeyimiz var demişti. Ama sonra sonra endişeli bekleyiş başladı o kahrolasıca yönetim (bundan sonra futbolda Messi'yi getirse Ş.L. alsa benim için değişmez) Oktay Hocamızı harcamak için düğmeye bastı. Futbol'da gelen başarı bile bizi sevindiremez artık.

Ne kadar büyüksün ki hocam , Ünal denilen zat açıklamayadı bile gidişini.

Ne kadar çok sevdirdin be hocam bize kendini , o asil güven veren duruşun, sistemin , taraftara oyunculara verdiğin değer, son ana kadar savaşma hırsın , ilk sene Fenerbahçe'ye kafa tutuşumuz, Euroleuge'ye elemelerden çıkışımız , Barca maçı , Olimpiyakos ve Çeska zaferlerimiz , Apdi İpekçi'de gün be gün artan sayımız . Geçen seneyi hatırlıyorum yazın gsbasket forumuna giren yazılan yorum sayısına şaşırıp kalmıştım. Daha yolun başındaydık derken bu ayrılış olmadı be hocam.

''Söyle aslan yürekli hocam, hangi şampiyonluk sizin yüreğinizden daha büyük? " bu pankart sevdamızı anlatırken olmadı bu ayrılık , giderken bile gönlümüzü fethettin be hocam '' Aile içinde teşekkürün lafı olmaz '' büyüklüğünü göstermeye yeter be hocam.

Sana layık olamayan bu yönetimi ve bu taraftarı affet hocam, binlerce kez özür dileriz . Bu veda olmayacak birgün mutlaka Oktay Hoca bu takımın başına geçecektir.

Hangi takımın başında İpekçi'ye gelirsen gel Mahmudi Mahmudi Oktay Mahmudi diye ellerimiz patlayıncaya kadar alkışlarla karşılayacağız seni.

Son bir not yönetimden anlamayan yönetime kimi takımın başına getirirsen getir bu taraftar sizi affetmeyecek, Euroleuge elemelerine hiç katılmayın hele hele İstanbul'da elemeleri oynamayalım başarısızlık anında gereken cevabımız sert olacaktır.
 
Hakkını helal et hocam umarım tekrar yollarımız kesişir. Yaşattıkların için teşekkürler. Bir açıklama bile yapmaya tenezzül etmeyenlere saygılarımı(!) yolluyorum...
 
Allah yolunu açık etsin, her şey gönlünce olsun koç. 2 senede nasıl sevdirdi kendini ve bunu yaparken ekstra bir şey de yapmadı sadece işini yaptı. Duruşuyla karakteriyle bu sevgiyi, saygıyı sonuna kadar haketti. Yıllar boyunca eminim çoğu Galatasaraylının ona olan sevgisi, saygısı bitmeyecek.

Her şey için teşekkürler, hakkını helal et hocam.
 
Keşke edebiyatı ve dolayısıyla kalemi güçlü biri olsaydım ve uzunca bir güzelleme yazsaydım bu "özel adam" için ama maalesef öyle biri değilim. Tek diyebileceğim biz bu "adam gibi adamı" çok sevdik, yaptığı her şey için ona sonsuz müteşekkiriz, biz GS taraftarının bu güzel adamda bir hakkı var mıdır bilmiyorum ama varsa bizden yana helaldir. Onun bizde hakkı çoktur, iki yıldır sayısız sevinçler, mutluluklar, gururlar yaşattı bize umarım hakkını helal ediyordur giderken.

Hoşçakal Oktay Hocam umarım birgün yine bir yerlerde...
 
Şahsen ben de Oktay Mahmuti'ye yapılanlardan sonra salona gidebileceğimi pek sanmıyorum. Umarım bu sene euroleague'ye alınır da Oktay hocanın takımıyla karşılaşırız o zaman bir yanım onun takımını destekler. Oktay hocaya olan saygım ve taraftar olarak mahçubiyetim baki alır. teşekkürler üstat
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Üst