Canım çıktı hazırlayabilmek için ama nihayet tamam ettim, blogda da bu yazıyı yayımlamayı planlıyorum. Aşk bu olsa gerek...
Buyrun:
Ebemkuşağının Altında
-Yoldayım ey canımın naz çiçeği neden böyle telaşlanırsın. Gözlerini kapadığında ellerimi tutacak nefesimi yüreğinde hissedeceksin. Belki diyeceksin ki 'göz göre ki gönül inana.' Ah dilimde tüy bitiren yarim, önemli olan gönlün görmesi. Eğer gözün görmesini görmeden saysaydık adın Serap olurdu. Rica ederim yoksa adın Serap'tı da bana Leyla diye mi yutturdun, böyle yaptıysan senin o dilini yutarım adını soranlara L'ım dersin. Neyse aklını daha fazla karıştırmayım zaten sana zor yetiyor.
05.08.2005 Sa: 17:34
- Aklımla arama husumet sokma lütfen. Sen kendi aklını ihtiyatlı kullan ve aklın nimet olduğunu unutma. Aklı nerede ne şekilde kullanacağını anlatmaya çalışsam düz anlatamam ama tahminime göre aklı çeyrek ekmeğin arasına krem peynir gibi sürerek yemeye çalışmak ruha zarar verir. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Anlamıyorsan hayatı nasıl anlamlandıracaksın. Hayatım sana sesleniyorum kulaklarında bir problem mi var? Anladım sen dilime idman yaptırıyorsun.
05.08.2005 Sa: 19:22
- Ay dududillim sana idman yaptıran yok, ama işine geldiğinde sözü doksana takıyor işine gelmediği zaman taca atıyorsun. Ara sıra sert oynamana da bir şey demiyorum aşkta bu tür tatlı sertlik olur. Bazen öyle giriyorsun ki, yüreğime kramp giriyor, keşke şu oyun bir an önce bitse de sakatlanmasam diyorum. Sana bu oyunu ben öğretirken dokuz kusurlu hareketi öğretmiştim; ama sen bütün bunları bilmiyormuş gibi oynayarak kazanmaya çalışıyorsun. Canparemsen daha kırıcı oynama.
05.08.2005 Sa: 22:50
- Kaç gecedir gözünü gözümün üstüne koymuyorsun. Bak burada asuman bile takılarını çıkarıp uykuya gitmiş. Ama dur dur bu gece yağmurluğunu giyinmiş,kendine emin bir yer bul, hava yazı-mazı dinlemeyin patlayabilir. Rica ederim beni kaygıda bırakma. Senin işin belli olmaz dışım ıslanırken içim kuru mu kalsın deyip yağmurlarla yoldaşlık yapmaya çalışma Allah rızası için. Haydi içine dön, illaki yağmurlarla yoldaşlık yapacağım diye tutturuyorsan benim yoldaşlığımdan usandığın manasını çıkarırım ki, sonra o beş günlük dünya hayalini kafamızdan sileriz o zaman da aklın karşı kıyısına geçmek için yeni bir yol haritası çizmemiz gerekir. Tekrar rica ediyorum hele önümüzdeki yolu yürü, menzile ulaşmadan yolda kaybolursun . Sana söz veriyorum kaybolduğun sapakta karşına çıkacağım, karşı yakaya beraber geçeceğiz.
05.08.2005 Sa: 23:41
- Gece yağmura yakalanamadım. Demek ki asuman bulutları çarşaf gibi üstüne örtmüş yapraklar dahi kıpırdamıyordu. Gece boyunca sensizliği kıvrandım.
Kaşın dişbudaktan yaya dönübdü
Gözüm hasretinden çaya dönübdü
Yüreğim sendeki huya kanıbdı
Yokluğunda delolduğum hardasın?
Bak yine sensizliğe büründüm, üstelik hava da çok sıcak ayaklarım yere mi basıyor, ateşle dans mı ediyorum bilmiyorum.
06.08.2005 Sa: 13:50
- Ay aladelim ne ateşi, ne dansı. Bu anlattıklarından hiçbir şey anlamadım. Ateş dansı ne demek korların üzerinde sekerek yürümeyi kastettiysen Allah sana akıl versin. Bu kadar kendini harap edersen yarın seni kızgın bir taş gibi sineme basamam bunu mevcut alnının orta yerine büyük harflerle yaz lütfen. Ben de sana yetmek için sırt üstü yatmıyorum her halde. Banyodan yeni çıktım saçlarımı kuruturum güzel kokular sürünür, kirpiklerime sürme,yüzüme allık sürerim.
06.08.2005 Sa:14:02
- Cancağızım müjgan oklarının hiçbirisi boşa gitmedi, sinemi zaten delik-deşik ettin daha kıpırdayacak halim kalmadı. Ben senin mah yüzüne vurulmadım, huy güzelliğin gönül aynam tuz-buz etti. Artık seni görmek için aynaya ihtiyacım yok. Gözümün gördüğü her yerde senden bir enstantane var. Gözümü yumduğumda göz kapaklarımın altındasın, dolayısıyla ten güzelliğini göstermek için zahmete ve masrafa gerek yok. Bu halinle kendini boşlukta hissettiğini söyleme sakın.
06.08.2005 Sa: 17:23
- Aşk olsun yine gözlerimi içiyorsun değil mi! Dünden beri uykusuzsun böyle giderse gözlerimin bebeğini göremeyeceksin. Sen her ne kadar da 'işim huyunla' desen de yürek şehrimin giriş kapısı kaşlarımın hemen altındaki kirpiklerimin arasındadır. Kalbimin şehrini uzaktan gördün, dolayısıyla bunu görme de, gezme de sayamaz, bu şehri tanımadan beni de tanımış sayılmazsın. Bak yine söylüyorum gözlerimi gözlerinin üstüne koyup uyuyabilirsin. Gözlerinle işim uzun sürecek.
07.08.2005 Sa: 00:42
- Uyu demek kolay, gel gözlerimizi değiştirek sen uyu. Böyle çocuk bile kandıramazsın, uyutsan uyutsan kendini uyutursun. Ne zaman göğün altında aynı yastığa başımızı koyarsak o zaman belki uyurum. Bak düne inat bu gün güzel bir hava var ah bir de "Penceremin perdesini havalandıran rüzgâr?" eşliğinde perdem havalansaydı. Olmuyor ayhanım, her istediğin, istediğin anda olmuyor. Hani bir zaman: Sabır ince sanattır, bizse aşkta çırağız, demiştim hatırladın mı?
07.08.2005 Sa: 00:57
- Off tümden uykumu kaçırdın. Yol uzun demek istiyorsun, varsın geç olsun, güç olmasın. Hem sen dememiş miydin 'ben senin her şeyin olacağım' diye? Öyeyse -ki öyle olduğuna inanıyorum- senden iyi bir usta, benden de bir kalfa olur her halde. Bak uykuyu unuttuk bile. Usta sen hiçbir şeye kafanı yorma yol boyunca seni yormayacağım . Sen konuşmama izin vermeden konuşmayacağım, yürürsen yürüyecek, durursan duracağım, seni gereksiz sözlerle yormayacağım.
07.08.2005 Sa: 01:10
- Haydi uyan artık yol ehlinin yüzüne gün vurmadan yola çıkmalı. Sen hâlâ uyuşuk uyuşuk yürüyorsun. Bu gün Bîsutun dağına çıkacağız, dağın kalbine kalbimizi yaslayıp Ferhat abini dinleyeceğiz. Allah yardımcısı olsun ağır bir işe soyundu. Ah benim sanatkar dostum o sarayın duvarlarına işlediğin gülleri dokunsan solacak, koklasan kokusu genzini yakacak şekilde taşlara nasıl oydun. Elindeki külünk sanki kazma değil de bir ressam fırçası olsa ancak bu kadar bir sanatkarın eline yakışırdı. Ne Sultan sultan olalı, ne Şirin şirin olalı böyle şaheser
görmemiştir.
07.08.2005 Sa: 14:20
- Ay canım usta bu işler neden böyle zor. Ferhat abi koca dağı tünel gibi kazıp suyu getirecek ondan sonra da Şirin'i verecekler öyle mi? Ya zavallı Şirin bu işin imkânsız olduğuna kendini inandırırsa vay gele ikisinin de başına. Ama seven katlanır. Allah?dan umut kesilmez. Hem yiğit söz verirse sözünden ölmeden dönmez, öyle değil mi? Ferhat abi bu işe talip olduysa azmin elinden ne kurtulabilir. Şirincik iki gözünü iki çeşme edip ağlarken, acaba Sultan?ın yüreği yüreğim diye kasım kasım kasılıyor mu? Tuh öyle yüreğe, ite atsan koklamaz bile.
07.08.2005 Sa: 15:20
Tayyib Atmaca-Kuşluk Vakti Edebiyat Seçkisi
Buyrun:
Ebemkuşağının Altında
-Yoldayım ey canımın naz çiçeği neden böyle telaşlanırsın. Gözlerini kapadığında ellerimi tutacak nefesimi yüreğinde hissedeceksin. Belki diyeceksin ki 'göz göre ki gönül inana.' Ah dilimde tüy bitiren yarim, önemli olan gönlün görmesi. Eğer gözün görmesini görmeden saysaydık adın Serap olurdu. Rica ederim yoksa adın Serap'tı da bana Leyla diye mi yutturdun, böyle yaptıysan senin o dilini yutarım adını soranlara L'ım dersin. Neyse aklını daha fazla karıştırmayım zaten sana zor yetiyor.
05.08.2005 Sa: 17:34
- Aklımla arama husumet sokma lütfen. Sen kendi aklını ihtiyatlı kullan ve aklın nimet olduğunu unutma. Aklı nerede ne şekilde kullanacağını anlatmaya çalışsam düz anlatamam ama tahminime göre aklı çeyrek ekmeğin arasına krem peynir gibi sürerek yemeye çalışmak ruha zarar verir. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Anlamıyorsan hayatı nasıl anlamlandıracaksın. Hayatım sana sesleniyorum kulaklarında bir problem mi var? Anladım sen dilime idman yaptırıyorsun.
05.08.2005 Sa: 19:22
- Ay dududillim sana idman yaptıran yok, ama işine geldiğinde sözü doksana takıyor işine gelmediği zaman taca atıyorsun. Ara sıra sert oynamana da bir şey demiyorum aşkta bu tür tatlı sertlik olur. Bazen öyle giriyorsun ki, yüreğime kramp giriyor, keşke şu oyun bir an önce bitse de sakatlanmasam diyorum. Sana bu oyunu ben öğretirken dokuz kusurlu hareketi öğretmiştim; ama sen bütün bunları bilmiyormuş gibi oynayarak kazanmaya çalışıyorsun. Canparemsen daha kırıcı oynama.
05.08.2005 Sa: 22:50
- Kaç gecedir gözünü gözümün üstüne koymuyorsun. Bak burada asuman bile takılarını çıkarıp uykuya gitmiş. Ama dur dur bu gece yağmurluğunu giyinmiş,kendine emin bir yer bul, hava yazı-mazı dinlemeyin patlayabilir. Rica ederim beni kaygıda bırakma. Senin işin belli olmaz dışım ıslanırken içim kuru mu kalsın deyip yağmurlarla yoldaşlık yapmaya çalışma Allah rızası için. Haydi içine dön, illaki yağmurlarla yoldaşlık yapacağım diye tutturuyorsan benim yoldaşlığımdan usandığın manasını çıkarırım ki, sonra o beş günlük dünya hayalini kafamızdan sileriz o zaman da aklın karşı kıyısına geçmek için yeni bir yol haritası çizmemiz gerekir. Tekrar rica ediyorum hele önümüzdeki yolu yürü, menzile ulaşmadan yolda kaybolursun . Sana söz veriyorum kaybolduğun sapakta karşına çıkacağım, karşı yakaya beraber geçeceğiz.
05.08.2005 Sa: 23:41
- Gece yağmura yakalanamadım. Demek ki asuman bulutları çarşaf gibi üstüne örtmüş yapraklar dahi kıpırdamıyordu. Gece boyunca sensizliği kıvrandım.
Kaşın dişbudaktan yaya dönübdü
Gözüm hasretinden çaya dönübdü
Yüreğim sendeki huya kanıbdı
Yokluğunda delolduğum hardasın?
Bak yine sensizliğe büründüm, üstelik hava da çok sıcak ayaklarım yere mi basıyor, ateşle dans mı ediyorum bilmiyorum.
06.08.2005 Sa: 13:50
- Ay aladelim ne ateşi, ne dansı. Bu anlattıklarından hiçbir şey anlamadım. Ateş dansı ne demek korların üzerinde sekerek yürümeyi kastettiysen Allah sana akıl versin. Bu kadar kendini harap edersen yarın seni kızgın bir taş gibi sineme basamam bunu mevcut alnının orta yerine büyük harflerle yaz lütfen. Ben de sana yetmek için sırt üstü yatmıyorum her halde. Banyodan yeni çıktım saçlarımı kuruturum güzel kokular sürünür, kirpiklerime sürme,yüzüme allık sürerim.
06.08.2005 Sa:14:02
- Cancağızım müjgan oklarının hiçbirisi boşa gitmedi, sinemi zaten delik-deşik ettin daha kıpırdayacak halim kalmadı. Ben senin mah yüzüne vurulmadım, huy güzelliğin gönül aynam tuz-buz etti. Artık seni görmek için aynaya ihtiyacım yok. Gözümün gördüğü her yerde senden bir enstantane var. Gözümü yumduğumda göz kapaklarımın altındasın, dolayısıyla ten güzelliğini göstermek için zahmete ve masrafa gerek yok. Bu halinle kendini boşlukta hissettiğini söyleme sakın.
06.08.2005 Sa: 17:23
- Aşk olsun yine gözlerimi içiyorsun değil mi! Dünden beri uykusuzsun böyle giderse gözlerimin bebeğini göremeyeceksin. Sen her ne kadar da 'işim huyunla' desen de yürek şehrimin giriş kapısı kaşlarımın hemen altındaki kirpiklerimin arasındadır. Kalbimin şehrini uzaktan gördün, dolayısıyla bunu görme de, gezme de sayamaz, bu şehri tanımadan beni de tanımış sayılmazsın. Bak yine söylüyorum gözlerimi gözlerinin üstüne koyup uyuyabilirsin. Gözlerinle işim uzun sürecek.
07.08.2005 Sa: 00:42
- Uyu demek kolay, gel gözlerimizi değiştirek sen uyu. Böyle çocuk bile kandıramazsın, uyutsan uyutsan kendini uyutursun. Ne zaman göğün altında aynı yastığa başımızı koyarsak o zaman belki uyurum. Bak düne inat bu gün güzel bir hava var ah bir de "Penceremin perdesini havalandıran rüzgâr?" eşliğinde perdem havalansaydı. Olmuyor ayhanım, her istediğin, istediğin anda olmuyor. Hani bir zaman: Sabır ince sanattır, bizse aşkta çırağız, demiştim hatırladın mı?
07.08.2005 Sa: 00:57
- Off tümden uykumu kaçırdın. Yol uzun demek istiyorsun, varsın geç olsun, güç olmasın. Hem sen dememiş miydin 'ben senin her şeyin olacağım' diye? Öyeyse -ki öyle olduğuna inanıyorum- senden iyi bir usta, benden de bir kalfa olur her halde. Bak uykuyu unuttuk bile. Usta sen hiçbir şeye kafanı yorma yol boyunca seni yormayacağım . Sen konuşmama izin vermeden konuşmayacağım, yürürsen yürüyecek, durursan duracağım, seni gereksiz sözlerle yormayacağım.
07.08.2005 Sa: 01:10
- Haydi uyan artık yol ehlinin yüzüne gün vurmadan yola çıkmalı. Sen hâlâ uyuşuk uyuşuk yürüyorsun. Bu gün Bîsutun dağına çıkacağız, dağın kalbine kalbimizi yaslayıp Ferhat abini dinleyeceğiz. Allah yardımcısı olsun ağır bir işe soyundu. Ah benim sanatkar dostum o sarayın duvarlarına işlediğin gülleri dokunsan solacak, koklasan kokusu genzini yakacak şekilde taşlara nasıl oydun. Elindeki külünk sanki kazma değil de bir ressam fırçası olsa ancak bu kadar bir sanatkarın eline yakışırdı. Ne Sultan sultan olalı, ne Şirin şirin olalı böyle şaheser
görmemiştir.
07.08.2005 Sa: 14:20
- Ay canım usta bu işler neden böyle zor. Ferhat abi koca dağı tünel gibi kazıp suyu getirecek ondan sonra da Şirin'i verecekler öyle mi? Ya zavallı Şirin bu işin imkânsız olduğuna kendini inandırırsa vay gele ikisinin de başına. Ama seven katlanır. Allah?dan umut kesilmez. Hem yiğit söz verirse sözünden ölmeden dönmez, öyle değil mi? Ferhat abi bu işe talip olduysa azmin elinden ne kurtulabilir. Şirincik iki gözünü iki çeşme edip ağlarken, acaba Sultan?ın yüreği yüreğim diye kasım kasım kasılıyor mu? Tuh öyle yüreğe, ite atsan koklamaz bile.
07.08.2005 Sa: 15:20
Tayyib Atmaca-Kuşluk Vakti Edebiyat Seçkisi