Bugün...

Mısır'da ki Müslümanlara her geçen gün hayranlığım artıyor.. Yıllarca demokrasiden, onurdan anlamaz denilen araplar, tarih yazıyor !! Silahsız ve tertemiz !!

Dün ülkemizde bugün kardeş Mısır'da olan cuntayı kabul edemeyiz. Ancak kardeş Mısır'daki dik duruşu yakın bir zamanda başka bir yerde görmedik. Sebat ediyorlar ve Allah onlarla beraber inşaAllah. Kardeş Mısır'a selam olsun. Allah'ın üzerimizdeki nimetini tamamlaması da yakındır inşaAllah. Elbakihuvelbaki...
 
Fatih Terim'e bugüne kadar eleştirilerimde dahi saygı duydum ama şu andan itibaren bundan pek emin değilim.

Bu anormal "ben" duygusu, hırs, bencillik nedir arkadaş!

Galatasaray gibi Türkiye'nin en iyi takımını çalıştırıyorsun, ilk fırsatta açgözlülük gösteriyorsun, istersen bu işi yapmak için üstüne para ver milli takım

sorumluluğunu alman bence bu neticeleri doğruyor.

Yılmaz Vural gerçekten bu ülke için bir değer. Bu adam Almanya'dan geldiğinde ülkede resmi antrenör belgesi olan birkaç kişiden biriydi.

Bu kişiye neden görev verilmiyor? Hep aynı kişiler üzerinde tezgah dönüyor?

Fatih Terim bence artık sonsuza kadar taraftarlığı dışında Galatasaray'da görev almamalıdır!

Benim için bir anlam ifade etmiyor artık!
 
Ne dilesem ki...

Yeni yaşında daha sık görüşmek dileğiyle diyeyim de belki işe yarar. : ) Gerçi bir yandan hatırlatmak gibi olacak, yakında askere gideceksin ama...
 
Cüneyt Arcayürek diye birisini duydum bugün.

Yazdığı yazıyı okudum. Hani derler ya fikri olmayanın küfrü olur.Cüneyt Arcayürek de işte tamda böyle bir durum içinde .

Arcayürek'in yazdıkları, takip edebildiğim kadarıyla, sadece belirli bir görüşe mensup insanlardan değil, nerdeyse aklı başında hemen herkesten tepki aldı. Olması gereken de aslında bu idi.

Ülkeyi kutuplaştırmaya gitmemesi için uğraşması gereken gazeteci ve yazarlar ülkeyi kaosa sürükleyecek yazılardan uzak durmalı.

Aslinda meseleye diğer taraftan bakınca muhafazakâr kesimde de arcayürek zihniyetli insanlar mevcut. Umarım bir zamanlar muhafazakâr kesime karşı uygulandığı gibi; bir ötekileştirmeye dönüşmez.

Cüneyt Arcayürek'in yaptığı düpe düz kadına şiddettir,türbanlıya şiddettir.

İnşaAllah bir özür yazısı yazmaya cesaret eder.

Çünkü Cüneyt Arcayürek uslubu ile edep sınırını aşmış. EDEP YAHU !!!
 
Köşe yazarının dile getirdiği düşünce kişilerin bakış açısına göre doğru ya da yanlış olarak değerlendirilebilir ama 13 yaşındaki birisinin 80 küsür yaşında olan 66 senelik bir gazeteciye yazdığı köşe yazısı nedeniyle "edep yahu" diye seslenmesi tezat olmuş sanki.

Yaş ve tecrübe tek kriter değildir, fikirlerdir aslolan ama küçük de küçüklüğünü bilmelidir.


Tartışmaya konu olan köşe yazısının ilgili bölümü;

30 Ağustos resepsiyonu.
At gözlüğüne benzer türban. İki kaş, iki göz, bir burun ve ağzı açık. Bir de eli. İlla ki baştan aşağı örtülü başkumandan (Cumhurbaşkanı) eşi Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkarken, önünde baştan aşağı kapalı siyahlar giymiş, şişmanlıktan adeta yuvarlanarak yürüyen eşi Emine Hanım; John Kerry ile bir zamanlar dostu olan Obama’nın açıklamalarına aklı takılı...
 
Köşe yazarının dile getirdiği düşünce kişilerin bakış açısına göre doğru ya da yanlış olarak değerlendirilebilir ama 13 yaşındaki birisinin 80 küsür yaşında olan 66 senelik bir gazeteciye yazdığı köşe yazısı nedeniyle "edep yahu" diye seslenmesi tezat olmuş sanki.

Yaş ve tecrübe tek kriter değildir, fikirlerdir aslolan ama küçük de küçüklüğünü bilmelidir.


Tartışmaya konu olan köşe yazısının ilgili bölümü;

Ağabey şu paylaştığınız durumu bakış açınıza göre değerlendirmek ne kadar doğru size bırakıyorum.

Ortada bir hakaret var. İslami bir giysiye saldırı var.

Bu bakış açısına doğru diyenlere de benim bakış açıma göre edep yahu denilir.

Şu ifade ile geçtiğimiz aylardaki hamile kadınlar sokağa çıkmasın diyen ifade benim bakış açıma göre aynı kefededir.

Şu ifadeler ne kadar seviyesizce ise geçen aylarda hamile kadınlar sokağa çıkmasın demek o kadar seviyesizcedir.

Tabiki sizin ifadenizle benim bakış açıma göre.
 
Köşe yazarının dile getirdiği düşünce kişilerin bakış açısına göre doğru ya da yanlış olarak değerlendirilebilir ama 13 yaşındaki birisinin 80 küsür yaşında olan 66 senelik bir gazeteciye yazdığı köşe yazısı nedeniyle "edep yahu" diye seslenmesi tezat olmuş sanki.

Yaş ve tecrübe tek kriter değildir, fikirlerdir aslolan ama küçük de küçüklüğünü bilmelidir.


Tartışmaya konu olan köşe yazısının ilgili bölümü;

Ben yazıyı okumamıştım, ne yazdığı hakkında bir fikrim yoktu, ilgili bölümü koyduğun için teşekkürler, Onur Abi.

Amma velakin, şu yazıyı yazan yazara(!) ben gram saygı duymam, ve ettiği cümleler de bakış açısına göre değişmez, kimse kusura bakmasın. Bakış açısı(!) diye insanların dini bir yükümlülük olarak görüp, uyguladığı bir giyim şeklini "at gözlüğü"ne benzeten bir yazara(!) "Edep Yahu!" da denir, "Kendine Gel!" de denir, "Haddini Bil!" de denir. Şu lafı söyleyen adamın "yobaz" diye tanımlanan kitleden zerre farkı yoktur gözümde, sadece farklı bir versiyonudur. Değil 66 sene, 666 sene gazete yazarlığı yapsa da; yaşı değil 80, 180 olsa da hakkında fikrim değişmez, sıkıntı üslupsa evvela o yazar(!) üslubunu takınıp, ona göre cümleler kursun da, büyüklüğünü göstersin!
 
Ben yazıyı okumamıştım, ne yazdığı hakkında bir fikrim yoktu, ilgili bölümü koyduğun için teşekkürler, Onur Abi.

Amma velakin, şu yazıyı yazan yazara(!) ben gram saygı duymam, ve ettiği cümleler de bakış açısına göre değişmez, kimse kusura bakmasın. Bakış açısı(!) diye insanların dini bir yükümlülük olarak görüp, uyguladığı bir giyim şeklini "at gözlüğü"ne benzeten bir yazara(!) "Edep Yahu!" da denir, "Kendine Gel!" de denir, "Haddini Bil!" de denir. Şu lafı söyleyen adamın "yobaz" diye tanımlanan kitleden zerre farkı yoktur gözümde, sadece farklı bir versiyonudur. Değil 66 sene, 666 sene gazete yazarlığı yapsa da; yaşı değil 80, 180 olsa da hakkında fikrim değişmez, sıkıntı üslupsa evvela o yazar(!) üslubunu takınıp, ona göre cümleler kursun da, büyüklüğünü göstersin!

Klavyene sağlık ağabey. Duygularıma tercüman olmuşsunuz. Allah razı olsun...
 
Yahu o türbanı siyasi bir simge yapanların ne kadar fazla avukatı varmış burada gün geçtikçe çoğalıyor. Beyler, yaşım çok fazla değil benim de ama çevremdeki her görüşten insanın fikrini alır saygı duyarım. Büyüklerimden duyduklarım, bu türban veya başörtüsü artık kim hangi ismi veriyorsa; AKP tabanını oluşturan Refah, Fazilet, Milli Selamet 'ten beridir Türkiye'de siyasi bir simge haline gelmiştir. Hepimizin anası, bacısı, eşi, dostu var. Arkadaşlar bu başörtüsü 1950 yılında yok muydu 80 darbesinde merdiven altında saklanıp daha sonra şark kurnazlığı yapan muhafazakar kesimin vatanımıza armağan ettiği birşey midir ? Sizlerin anlamak istemediği olay aslında budur. Amaç İslam veya İslama hizmet değildir. Amaçları açıktır, laik Türkiye Cumhuriyeti'ne fitne fesat karıştırarak çoğunluğu muhafazakar olan halkı yanına çekmektir. Sizler okuyorsunuz, ne kadar güzel ilim irfan lakin bu mudur Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik? Bu basit oyunu anlamayacak kadar bilinçsiz olduğunuzu düşünmüyorum. Artık kurtulun şu zincirlerinizden, aileniz, çevreniz ne der diye yaşamaktan sıyrılın. Bunu sitede yalnız 1-2 kardeşime değil bütün renktaşlarıma tavsiye olarak söylüyorum. Mevzu o kafaya türbanı takmak değil, mevzu başörtüsünü kalbine bağlamaktır. Yoksa dikkatli bakıldığında kaşların boyalı, kirpiğin rimelli, yanağın pudralı olduğu hiç mi belli olmuyor ? Bu demek değildir bunu yapanlar şöyle veya böyle. Ama birşeyi savunuyorsan ya gönlünle, hareketlerinle yaşayarak savun ya da sesini çıkarma.

Sonuç olarak gazetecinin yazdığı yazı ağır olabilir. Kullandığı sözcükler tasvip edilmeyebilir. Lakin söyleyiş daha doğrusu yazım şekli ne kadar yanlışsa, içinde barındırdığı ana fikir bir o kadar doğrudur..
 
Ulusal bir bayram için verilen resmi bir davete katılmanın da bir usulü, adabı vardır. Nasıl ki ev sahibi konumunda olan kişilerin bu davete transparan kıyafetle katılması kabul edilemez ise, bir siyasi fikri temsil eden kıyafetle gidilmesi de kabul edilemez.

Her birey özgürdür (konuyu kıyafet özeline indirgeyecek olursak evde ya da günlük hayatta istediği gibi giyinir) ama özgürlükler devlete, devletin kurallarına meydan okuma boyutuna gelmemelidir.


Not: Gezi Parkı eylemleri devlete meydan okuma değil, yasal haklar çerçevesinde hak arama mücadelesidir.
 
Merak ediyorum. Sadece ben mi böyle yazarların mevcut iktidar için çalıştığını düşünüyorum. Başörtüsü yasağını(laik cumhuriyete vurulmuş bir hançerdir) getirenler, destekleyenler bugünkü diktatörlüğün baş sorumlusudur. Böyle yazarlarda akpartinin ekmeğine yağ sürmeye devam etmektedir.
Onur Bey, orduevinin balo salonlarındaki düğünlere davetli olan 50 yaşındaki kadınların, oğlunun yemin törenine giden annelerin, askeri hastanelere giden kadınların, mezun olduğu üniverseteye yıllar sonra diplomasını almaya giden kızlarında devlete meydan okuduğunu düşünüyormuydunuz?
 
Benim merak ettiğim konu şu ;

Türbanı veyahut başörtüsünü siyasi bir simge olarak nitelenderildiğini nerden bileceğiz ? Ya dini bir yükümlülük olarak görüp bunu bağladıysa ? Bunu söylerken neye dayanarak söylüyoruz ?
 
Benim kurduğum cümlelerin neresinden türbanı siyasi simge yapan insanların avukatı(!) olduğum, veya bir zincire bağlı olduğum kanısına varıldı bilmiyorum, ama bu konularda her "muhafazakar" görülen insanın da AKP, Refah vs. çizgisinde veya yandaşı olarak görülmesi de bıkkınlık vermeye başladı. İlla olayları siyasi ideolojiler üzerinden götürmek zorunda değiliz, nasıl "Gezi Olayları"na insani pencereden bakmayı becerebiliyorsak, burada da insani pencereden bakmak lazım. "Gezi Olayları"nı siyasi olmaktan çok insani olduğunu, araya karışan grupların bu samimiyeti bozmaması gerektiğini söylemiştik; benzer durum burada da geçerli, "türban" diye siyasallaştırmaya çalışan bir kesim olabilir, ama sadece dini vecibe olarak başını örten bir insanın samimiyetine gölge düşürmemeli.

Konu nereden buraya geldi, bilmiyorum, ama "Mevzu o kafaya türbanı takmak değil, mevzu başörtüsünü kalbine bağlamaktır." gayet doğru. Ama işin başka bir tarafı da var, "Mevzu sadece o kafayı açmak değil, mevzu kabini de açmaktır."

Benim bahsettiğim konu gayet basitti, ve anlaşılır olduğunu ümit ediyordum; hiç kimse insanların dini vecibe olarak yerine getirdiği bir giyim şekline "at gözlüğü(!)" benzetmesini yapamaz, saygıysa herkese saygı, özgürlükse herkese özgürlük. Bunun bazı insanlar tarafından siyasi simge olarak görülmesi, veya bazı insanlar tarafından siyasi simge haline getirmesi değil konunun aslı.
 

Üst