Ceyhun Yıldızoğlu

Biraz güvenim kırıldı ama benim düşünceme göre hala Ceyhun hoca takımın başında kalmalıdır.
Kendisinde yerli oyuncularımızı daha iyi bir hale getirmesini bekliyorum,özellikle Şaziyenin yerine artık Gülşahı oynatsın lütfen.
 
Burda yapılan bütün eleştirilere saygı duymakla birlikte yazılan bazı şeyleri şaşkınlıkla okuyorum açıkcası.Hem burda hem diğer Galatasaray forumlarındaki eleştirileri gözönüne alırsak gerçekten kaos yaratmayı seven bir camiayız sanırım.

Öncelikle Ceyhun hocayı körü körüne savunan biri asla değilim.Hatta ben de bazı hatalar yaptığını düşünüyorum.Gerek oyuncuların performansı açısından gerek oyun sistemi ve oyuna müdahaleleri açısından.Tabi benzer hataları diğer birçok hoca döneminde de yaşadık kadın basketbolunda uzun bir süreçte.Bunların dışında bir de objektif kriterler olması gerektiğini düşünüyorum.Bu sezon bu takım sadece 2 yenilgi aldı (biri avrupanın açık ara en büyük favorisine karşı, diğeri de deplasmanda Türkiye deki tek rakibimize karşı).Dünyanın hiçbir yerinde bu şartlarda hoca değişikliğine gidilmez eğer böyle bir değişiklik yapılırsa yeni gelen hocayı da maç maç değerlendirmek gerekir ve beklenmeyen bir yenilgi alması durumunda onun da durumu sorgulanır.

Ceyhun hocanın takım üzerindeki etkilerine gelince.Hepimizin beklediği bazı oyuncuların gelişimini sağlaması ve daha iyi bir sistem takımı yaratarak son 2 maçta yaşadığımız kopmaları yaşamadan her şartta aklını,agresifliğini ortaya koyabilen bir takım haline gelebilmek.Oyuncular özelinde bakarsak son 2 maça kadar özellikle Işıl ve Bahar ın belli bir gelişim sürecinde olduklarını düşünüyordum.Diğer bazı genç oyunculara da sistemi yeterince stabil hale getirdikten sonra daha fazla şans vereceğini düşünüyordum.Hala da umutluyum bu konularda.

Ayrıca Ceyhun hocanın Milli takımı Avrupa şampiyonasında final oynatması da çok sıradan birşeymiş gibi geçiştiriliyor bence.Bir yandan sürekli Türk oyuncuların yetersizliğinden bahsedilirken bu takım nasıl final oynadı o zaman? Birsel ve Nevriye nin liderliğinde ilerledi takım belki ama şu anda memnun olmadığımız Işıl,Bahar,Şaziye nin de büyük payları vardı.Şu anda fb de pek verimli olmayan Nevin hatta Tuğba o takımın bir parçası olarak iyi performanslar göstermedilermi? Bütün bunlarda Ceyhun hocanın payı olmadığını söylemek emeğe haksızlık olur.

Sonuç olarak hoca da arkasında yöneticilerinin ve taraftarların tam desteğini hissetmiyor bence.O yüzden de tedirgin olduğunu ve belki de yapmak istediği bazı şeyleri rahatça yapamadığını düşünüyorum.Kadın basketbol takımımız için yıllarca yapılamayan birikmiş bütün şeyleri Ceyhun hocanın yapmasını bekliyoruz, artı bu sene avrupa şampiyonluğu da istiyoruz.Böyle büyük beklentiler içindeyken bu kadar baskı altındaki insanlara daha fazla destek vermek gerekir.Emin olun ki bugün hoca değişikliğine gidilse kim gelirse gelsin bu baskıyı hissedicek ve zorlanıcak.
 
Burda yapılan bütün eleştirilere saygı duymakla birlikte yazılan bazı şeyleri şaşkınlıkla okuyorum açıkcası.Hem burda hem diğer Galatasaray forumlarındaki eleştirileri gözönüne alırsak gerçekten kaos yaratmayı seven bir camiayız sanırım.

Öncelikle Ceyhun hocayı körü körüne savunan biri asla değilim.Hatta ben de bazı hatalar yaptığını düşünüyorum.Gerek oyuncuların performansı açısından gerek oyun sistemi ve oyuna müdahaleleri açısından.Tabi benzer hataları diğer birçok hoca döneminde de yaşadık kadın basketbolunda uzun bir süreçte.Bunların dışında bir de objektif kriterler olması gerektiğini düşünüyorum.Bu sezon bu takım sadece 2 yenilgi aldı (biri avrupanın açık ara en büyük favorisine karşı, diğeri de deplasmanda Türkiye deki tek rakibimize karşı).Dünyanın hiçbir yerinde bu şartlarda hoca değişikliğine gidilmez eğer böyle bir değişiklik yapılırsa yeni gelen hocayı da maç maç değerlendirmek gerekir ve beklenmeyen bir yenilgi alması durumunda onun da durumu sorgulanır.

Ceyhun hocanın takım üzerindeki etkilerine gelince.Hepimizin beklediği bazı oyuncuların gelişimini sağlaması ve daha iyi bir sistem takımı yaratarak son 2 maçta yaşadığımız kopmaları yaşamadan her şartta aklını,agresifliğini ortaya koyabilen bir takım haline gelebilmek.Oyuncular özelinde bakarsak son 2 maça kadar özellikle Işıl ve Bahar ın belli bir gelişim sürecinde olduklarını düşünüyordum.Diğer bazı genç oyunculara da sistemi yeterince stabil hale getirdikten sonra daha fazla şans vereceğini düşünüyordum.Hala da umutluyum bu konularda.

Ayrıca Ceyhun hocanın Milli takımı Avrupa şampiyonasında final oynatması da çok sıradan birşeymiş gibi geçiştiriliyor bence.Bir yandan sürekli Türk oyuncuların yetersizliğinden bahsedilirken bu takım nasıl final oynadı o zaman? Birsel ve Nevriye nin liderliğinde ilerledi takım belki ama şu anda memnun olmadığımız Işıl,Bahar,Şaziye nin de büyük payları vardı.Şu anda fb de pek verimli olmayan Nevin hatta Tuğba o takımın bir parçası olarak iyi performanslar göstermedilermi? Bütün bunlarda Ceyhun hocanın payı olmadığını söylemek emeğe haksızlık olur.

Sonuç olarak hoca da arkasında yöneticilerinin ve taraftarların tam desteğini hissetmiyor bence.O yüzden de tedirgin olduğunu ve belki de yapmak istediği bazı şeyleri rahatça yapamadığını düşünüyorum.Kadın basketbol takımımız için yıllarca yapılamayan birikmiş bütün şeyleri Ceyhun hocanın yapmasını bekliyoruz, artı bu sene avrupa şampiyonluğu da istiyoruz.Böyle büyük beklentiler içindeyken bu kadar baskı altındaki insanlara daha fazla destek vermek gerekir.Emin olun ki bugün hoca değişikliğine gidilse kim gelirse gelsin bu baskıyı hissedicek ve zorlanıcak.
Çok güzel yazmışsınız ama yazının son kısmına katılmıyorum. Ne demek tedirgin olmak? Bu seviyeye gelmiş birinin buna hakkı yok bence. Daha önce de yazdım yine yazıyorum istikrardan yana biriyim ve Ceyhun hoca ile devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama Ceyhun hocanın da kendini sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu takım normal şartlarda ligi şampiyon olarak tamamlayıp final four yapması gerekiyor. Bunlar oldu diye hocaya çok başarılı demem. (bu tabi ki bir başarıdır) Bu şampiyonluğa giderken Işıl, Bahar, Gülşah ve diğerlerinin gösterdiği gelişim ve Galatasaray bayan takımı dendiğinde akla gelebilecek bir düzenin olması benim kıstasım.
İnşallah başımızda Ceyhun hoca ile güzel günler görürüz.
 
Forumda Ceyhun hocayla devam edilmesi ve edilmemesi gerektiği görüşündeki iki grup benzer şeylerden şikayetçiler aslında. Türk oyuncuların yeterince doğru kullanılmaması, gereken süreyi almamaları, yabancı oyunculara aşırı yük bindirilmesi, bakıldığında belki bir sistemin varlığından bahsedilmesi ancak sistemin mantığa uymadığı gibi konular bunlardan başlıcaları... Ceyhun hocayla devam edelim diyenler sezon sonuna kadar Ceyhun hocanın bunları değiştireceğine inanırken, diğer taraf da şimdiye kadar değişmiş olması gerektiğine inanıyor. İnanmayanların elinde yeterince done var, çünkü yaklaşık 1.5 sezondur bunlar değişmemiş. Devam edilmesine kimse karşı çıkmaz zaten körü körüne. Ama takıma baktığımda bir karakter göremiyorum, yabancılara verelim oynasınlar sistemi bizim istediğimiz sistem de değil bence. Sonuçlar da ortada sayılır, ne başarı ne başarısızlık var sonuç anlamında. Ama umut yok bence. Takım kaybettiği maçlarda ortaya bir karakter koyamadı, zaten bunlar olsa, insanlar bir ışık görse devam edelim diyecek. Bu sene Oktay Mahmuti'nin takımı maç kaybetmedi mi? Prokom maçında çok zorlanmadı mı? Ligde içeride Efes'e yenilmedi mi? Yenildi ama bu yenilgilerle Ceyhun Yıldızoğlu yenilgileri ne yazık ki aynı değil. Ortaya konan mücadeleden memnun değilim, ortaya konan sistem bence doğru değil ve en önemlisi ışık yok umut yok. Yarın VICI Aistes maçı var, diyemiyorum ki takım sonuna kadar emek verir, çabalar, kazanmak için elinden geleni yapar. Taurasi inşallah gününde olur da kazanabiliriz diyorum.
Şahsen ben kimle devam edilirse edilsin hocanın her zaman arkasında olurum. Bakalım, neler değişecek, yanılmayı çok istiyorum. Ceyhun Hocam umarım bize sezonun geri kalanında büyük başarılar yaşatır, bizler yanılırız...
 
Taurasinin devrede olmadigi bir macta bu farkla galip gelmek oldukca onemliydi fb maci sonrasi.Kocunda dakika dagitimlari ve yerlileri kazanmak icin arti sure vermesi cok onemliydi.Yerlileri devreye soktugu zaman mutlaka cok daha etkili olacak takim ve kendiside daha rahat mac yonetecektir.
 
Ya yerlilerde maksimum katkıyı almaya çalışacak hocamız,ya da yerlilerden maksimum katkıyı almaya çalışacak.Bunun alternatifi yok maalesef.2-3 oyuncuyla biryerlere varmanın imkanı yok.Namağlup finale çıksak orda tokatlarlar.Yani yalancı bahar gibi sona kadar geliriz o kadar.Sona gelirken yerlilerde işin içindeydi demeliyiz ancak son vuruşu böyle yapabiliriz.
 
Bugün koç performansından herkes memnundur sanırım. Ben şahsen çok memnunum, umarım aldatıcı değildir bu tercihleri...
Taurasi, Tina 35'er dk. oynasa ne olacaktı yani, sezon başından beri bunu söylüyoruz, en çok mutlu olan kendisidir bence bu durumdan.
Çok güzel bir galibiyetti, özlenen istenen tabloya çok yakın bir tablo vardı, birşeylerin düzeleceğine dair umut verdi bana, umarım da öyle olur, söylediğim her lafı yemeye hazırım :)
 
Koç takımını iyi yönetemiyor.Bir kere oyuncu değişikliklerini zamansız yapıyor.Fark açılmışken Tina ve Taurasi'yi dinlendirse, birçok maçı erkenden koparacağız; fakat koç her defasında bu yıldızların yorulması sonucu farkın erimesine seyirci kalıyor ve üstüne momentumu kaybettiğimiz dönemlerde, bu yıldızları çıkararak rakibe direnç kazandırmış oluyor.

Ayrıca doğru düzgün set hücumumuz yok.Hep yabancıların eline bakıyor, bireysel olarak ne yapacaklarını merakla bekliyoruz.Yerlilerimizi özellikle skor anlamında devreye sokamıyor,koç bunları hep savunma opsiyonu olarak düşünüyor, sonra da sayı olarak katkı veremediler diye yakınıyor.Tamam eli çok düzgün yerli oyuncumuz yok ama oyun içinde onlara set çizmek, onları oyuna dahil etmek, en önemlisi onlara moral vermek,onlara güvendiğini göstermek senin elinde.Bütün hücumlarını yabancılara yaptırırsan yerliler de fırsatını bulduğu zaman ürkerek şuta kalkar.Dün Bahar'ın mücadele anlamında ne kadar fayda sağladığı ve maçı almamızdaki etkisi ortada; ama pota dibinde kaçırdığı boş atışlar tamamen mental bir durumdur.Üst düzey yerlilerimizin olmadığını ben de biliyorum ancak yapacak bir şey yok diyerek,yerlilerimizi yüreklendirmeyerek büyük hedeflere ulaşılmaz.Çok iyi üçlük atabilen Gülşah ve Şaziye Euroleague maçlarında bu anlamda yokları oynuyor.Bir şekilde bu oyuncularımızı takıma her anlamda dahil etmek senin elinde.Yoksa son sekiz mücadelelerinde arka arkaya oynayacağımız maç temposunda dört yabancıyla işi götürmek mümkün değildir.Üstüne bir de rus takımlarıyla eşleşirsek bu sayı üçe inecektir.

İşin özü, Prince siz ve antremansız,muhtemelen tam hazır olamayacak Alba ile haftaya yerlilerden sayı katkısı gelmediği sürece Ekaterinburg karşısında işimiz zor.
 
Ceyhun Yıldızoğlu bir tane bile set bilmiyor(!) ondan çizemiyordur..

Sistem takımı olmak zordur..Uzun bir zaman ister..Ha sistem takımı olmamak yada olamamak ta suç değildir..Ya da başarısızlık değildir..Bu bir tercih meselesidir..

Nba de allah aşkına set düzeni mi var? avrupa basketboluyla nba arasında kii en büyük farklardan biride budur..Nba de hücum setleri diye birşey yoktur..Yani Kobe bir üçlük atacak diye pivot perdelemeye gelsin 4 numara içe devrilsin devrilirken yaptığı penetrelerle forvet dip köşeyi çıksın felan yok böyle şeyler..

Erkekler de Beşiktaş maç içerisinde kaç tane hücum düzeni kullanıyordu allah aşkına..her maç +90 sayı ortalama ile oynayan bir takımın maç başına kaç asist ortalamaruyla oynuyordu? Yani ergin atamanda mı set çizmeyi bilmiyor?

Senin Takımında taurasi olacak Tina olacak alba olacak ve bunlara birde fowles eklenecek dolayısıyla kimse öyle hücum düzeninden bahsetmesin..Taurasi sayı atacaksa onu kıvrandırmaya gerek yok , ileri geri çıkışlarla..o zaten atar..26 sayı attıysa 26sıda kendi becerisi yada Tina attığı sayılar ya birebir sırtı dönük yada penetrelerle rakibin yardıma geç gelmesi ile boş kalarak..Yine alba torrens olsun

Wnba şampiyonunu avrupa da oynat oda böle maç kazanır ama kıvranır...Yani bir kişi şurda çıksın desin ki açık açık ben shaq lı jordanlı ve kobeli bir takıma set yaptırırım desin , Ceyhun Hocayıda bu konuda en sert eleştirileri onunla beraber yapalım ...

Ekleme yapayım böyle bir sistemi destekliyormuyum? Tabiki hayır..ama ozaman sistem eleştirilecek olayın boyutu Neredeyse Ceyhun Hoca set çizmeyi bile bilmiyora gelirse işin rengi değişir..Her zaman söylüyoruz basketbol popoyu devirip oturduğu yerden kolaylıkla eleştirilecek bir spor değildir..Kahve sporu hiç değildir..Yukarıda anlatılan detayları göz önünde bulundurmak gerek
 
Bu cevabı galiba benin yazım üzerine yazdım.Bu yüzden yazma gereği hissettim.

Öncelikle verdiğin örneklerin çoğu nba ile ilgili ki ben nba ile konuşmadım.İkincisi, nba yıldızları Avrupada yüzyılda bir, bir aylığına oynuyor; fakat wnba yıldızları her sene Avrupa’nın elit liglerinde Wbna de bulundukları süreden daha uzun bir süre boy gösteriyorlar.Bu yüzden düzen basketboluna çok rahat ayak uydurabilirler.Yani sap ile samanı karıştırmamak lazım.Üçüncüsü, yazının son kısımlarında, Ceyhun Hoca’nın set bilmediğini söylediğimi ima etmişsin ki, yazıyı anlamadan okuduğun buradan belli.Ben anlamıyor demedim.Set çizmiyor ya da çizdiği setleri uygulatamıyor demeye getirdim ama sen anlamak isteğin şekilde anlamışsın.Dördüncüsü , koç set çizmeyecek de ne yapacak?Sadece işin savunma yönüyle mi uğraşacak, ya da antremanlarda oyunculara şut mu attıracak? Ayrıca ben set hücumlarına da vurgu yapmadım.Ağırlıklı olarak, oyuncuları verimli bir şekilde kullanamadığından bahsettim.Yazdığın yazıya göre, üst düzey yıldız oyunculardan kurulu takımın başında Ceyhun olmuş, Ahmet olmuş, Mehmet olmuş bir önemi yok.Nasıl olsa Taurasi kendi pozisyonunu yaratır, Tina sırtı dönük atar, Alba kendi potasından rakip potaya penetre eder.O zaman ağzımızı açıp, takımın başındaki koça tek kelime olumlu olumsuz eleştiride bulunmayalım ya da bulunmak için hakkımız olacaksa takımı sıradan oyunculardan kuralım öyle mi?

Bir de cevap verdiğiniz kişiye, yok popoyu devirip oturduğun yerden konuşuyorsun ya da bu eleştirilerini kahve de yap gibi kahve ağzıyla yazıp, ucuz hitaplarda bulunman seviyeni gösterir ki bu şekilde cevap vermiş birine cevap yazdığım için kendime kızıyorum.Benim ne şekilde yorum yaptığıma nasıl kanaat getirebilirsin, ayrıca seni ne ilgilendirir benim nasıl yorum yaptığım.Beni tanımayan birinin şahsım adına, bu şekilde yazmasına aklım almıyor.

Son olarak da dikkatimi çeken, bu forumda bazı kişiler, ufacık eleştirel yazılara bile birilerinin avukatıymış gibi gözü kapalı savunmaya geçiyor veya kendileri en büyük otoriteymiş gibi, her şeyi en iyi kendileri bilirmiş gibi alaycı bir şekilde karşılık veriyorlar.Eğer öyle olduklarına inanıyorlarsa bu forumda yazarak harcanmasınlar.Kendilerini her yerde gösterebilecekleri alanlara yönelmeleri kendi egoları adına iyi olacaktır.Tabi ki bu eleştirimi, karşı görüşe seviyeli bir şekilde karşılık veren insanlar için veya kendini ön plana çıkarmak için değil de kendi fikrini, cevap verdiği kişiye ben bilirim havası olmadan sunan insanlara yöneltmiyorum.Zaten bu forumların varlık amacı da bu şekilde iletişimde olmak değil midir?
 
Daha önceki yazılarınızdan olsa gerek Yazınızı fazla okuyup inceleyemedim çünkü dikkatimi çekmedi yada dikkate değer bulmadım her paragrafın ilk cümlelerinden gördüğüm üzere ama baştaki cümlenize cevaben yazı geneldir kişisel almak isteyen alabilir..Direk cevap verdiğim yazılar olduğunda zaten alıntı yaparım..Siz en iyisi büyüklük yapın (!) inmeyin benim seviyeme
 
Dikkate değer bulmayıp, tamamını okumadığınız yazılara cevap vermeniz düşündürücü; ayrıca verdiğiniz cevap, bütünüyle üzerinde durduğum konu ile alakalı olunca üzerime alınmam normal değil mi?

Yine tam okumamışsınız. Ben sizin seviyeniz düşük diye bir cümle kurmadım ama siz bana, benim seviyeme inmeyin diyerek, seviyenizi kendiniz derecelendirmişsiniz.

Madem şahsıma yazmadığınızı söylüyorsunuz ki bana pek öyle gelmiyor o zaman konuyu gereksiz yere uzatmaya gerek yok.
 
Emrah bey yazdığınızı anlamıyor yada anlamadan yazıyor veyahutta ne yazdığınızı bilmiyorsunuz..O dahada acı..Ha çok da önemli değil dediğim gibi..

Neyse özetleyelim durumu Ceyhun Hoca ile ilgili memnun olmadığım yönler var ama bu yönler asla işin sistem yada teknik boyutuyla alakalı değil oyun içinde aksaklıklarla ve oyuncularla ilgilidir..Ve şu yönden de diyebilirim ki bu takımı yavaşlatmak intihardır, Mümkün olduğunca tempoyu arttırarak oynamalı sayı bulmak konusunda bukadar istekli ve sabırsız oyuncularımız varken birkaç dakika hücumu yavaşlatalım sete dönelim pas yapalım dediğimiz anda hücumda kilitleniyoruz..Ve biz set düzenine Taurasi ve dina kenardayken geçiyoruz haklı olarak..ama onlar kenardayken setten sayı bulamıyoruz onlar sahadaykende sayı buluyoruz ama set yapamayız bukadar basit
 
Uzun zamandır buraya yazmıyordum ama yazmam gerek diye düşünüyorum. Olaya aynı açıdan bakılıyor hep. Hatırlarmısınız bir Çekiç atma şampiyonumuz vardı "Eşref Apak". Olimpiyat üçüncüsü olmuştu. Ama hocası sonrasında açıklama yapmıştı "Ben artık Eşref'e yetemiyorum ona daha iyi bir hoca bulmalı diye" Nitekim Eşref bir açıklama yaptı. "Ben eskiden çekiçi, -dış açı- atıyordum artık -iç açı- atmaya başladım daha iyi dereceler alacağım" diye. Hocası çünkü alt yapı eğitimi verebildiğini ama bir noktadan sonra onu geliştiremediğini itiraf etmişti. Eli öpülesi bir adam olduğu kesin.

Şimdi gelelim GS'a. Ceyhun hoca ufak takımlarla efsaneler yaratan, savunma düzenini iyi oturtan, Türk kadın basketbolunda önemli bir koç. Ama gelinen noktada anladığım o ki, oyuncuyu bir yerden sonra bir sonraki aşamaya geçirmek konusunda yetersiz kalıyor. GS kadın basket takımındaki oyuncuların GS'a gelmeden ve GS'a geldikten sonraki hikayelerine bakarsak daha net anlayabiliriz bunu.

Bahar, Işıl, Gülşah, Melisa, Ayşe hepsine bakabiliriz. Işıl'ı hepimiz biliyoruz öyle her maç 20 sayı atan bir oyuncu değildi ama potayı gördümü de şutunu esirgemeyen bir oyuncuydu. 10 sayıyı her maç atabiliyordu. Bahar (yanılıyorsam düzeltin) 2009 Avrupa da yılın genci seçilmişti (ki bir sene sonra da Gülşah o listede 2. olmuştu) Gülşah GS'a geldiğinde serbest atış atar gibi üçlük atıyordu. Ki GS'daki ilk resmi maçında Cumhurbaşkanlığı kupası maçında İpekçi'de FB'ye karşı bir çok üçlük atmıştı el üzerinden. Melisa zaten bize gelirken ligin sayı kraliçesi olarak geldi. Şaziye'yi hocadan iyi tanımamıza imkan yok. Kariyeri boyunca şutu oturduğunda D.Taurasi'den daha tehlikeli bir şutördü, otomatiğe bağlar atardı. Nitekim Avrupa şampiyonasında da bunu yapmıştı. Ayşe Cora'nın milli takımda nasıl şut atabildiğini biliyoruz. Peki ne oluyor da bu oyuncular düzenli şekilde şut atma konusunda geriye gidiyor. Ne oluyor da bu oyuncular şut kullanmamaya başladı? Yani rastlantı mı bu sizce? Bahar, Gülşah, Işıl, Melisa'nın birden Ceyhun hoca ile çalışmaya başladığından beri şuttan kaçmaları veya başarısız kötü şut atmaları?

Şurası kesin ki kimse Ceyhun hocadan daha iyi bilemez takım oyununu. Bir takımın tüm parçlarının takıma hizmet ederek takımı başarıya götüreceğini. Ama ortada geldiğimiz nokta da görüyoruz takım yabancı oyuncuların hegamonyasına dönmüş durumda. Vici Aistes maçında ağzımıza bir parmak bal çaldılar. Ertesi maçla birlikte gene eski görüntüye döndük. Buyrun bakın Prag maçında kim kaç şut kullanmış kaç sayı atmış? Ben oyuncuları ne zaman yakalasam "şut at! şut at! şut at!" diye kendimce baskı yapıyorum ama bunda sorumlu olan oyuncumudur sadece?

Son maçtan bir enstantane anlatayım. Gülşah bir üçlük denedi, girmedi bıraktı. Sonrasında gene pozisyonu oldu, atacaktı atmadı. Hoca kenardan bağırdı "gülşah korkma!" diye gülşah o topu kullanamadı (az kalsın steps yapıyordu) içeri girdi "saçma" bir şut kullandı, ribauntu prince aldı ve Gülşah'a pasını verdi Gülşah'da gene pota altında bitirdi bu kez. Ve sonrasında bir daha da şut atmadı. Her oyuncudan aynı katkıyı alamazsınız. Önemli olan oyuncunuzun belirgin özelliklerini öne çıkarmaktır. Tamam tabii ki takım savunma yapsın ama eğer Şaziye hücum anlamında daha büyük tehlikeyse, savunmasına ağırlık verdirirken onun şutundan yararlanmamız lazım. Ama gelinen noktada biz -Gülşah'ın savunması kötü- diyoruz, Saziyeyi -savunması iyi- diye övüyoruz. Şaziye savunma hatası yaparsa 6 sayı yeriz bırakırsın Şaziye'yi 10 sayı atar o açığı kapar. Üstelik onun hücum opsiyonu yaratması, Dee'yi, Tİna'yı rahatlatır. Yoksa tut Dee'yi, tut Tina'yı takımın işi bitiyor. VICI Aistes bu yüzden bize karşı hazırlıksız yakalandı. Takımın tüm oyuncuları potaya yürüyünce, Dee ve Tİna'ya hazırlanan rakip afalladı. Ki o takımın Ros Casares'i nasıl yendiğini de bu hafta (en azından skor anlamında) gördük. Üstelik takımın tüm hücum opsiyonları Dee ve Tina üzerinden dönünce Dee agresifleşiyor baskıdan dolayı. Tina aşırı efor sarfediyor yoruluyor.

Ceyhun hoca bu anlamda şanslı, çünkü oyun çizilmesi durumunda 3 numarada Şaziye ve Gülşah gibi iki saf şutör ve gerektiğinde içeri kat edecek hızlı ataklar başlatacak bir Alba Torrens gerçeği takımında var. Takım içinde onlara göre oyun çizmesi gerekiyor. Işıl'ın rakip için şut tehditi olması gerekiyor. Ros Casares maçında Işıl 5 sayı buldu boş atışlarından, rakip takım hocası anında mola aldı. Büyük ihtimalle "nereden çıktı bu!" demiştir. 3. periyot Gülşah 1 üçlük buldu, hocaları gene mola aldı. Çünkü rakibi koşullandırmışız 2 oyuncu üzerine.

Prince evet sayı atıyor dikine gidip rakibin dengesini bozuyor, sayı buluyor. Ama topu hep elinde tuttuğundan rakip sayı da yese oyunun sonuna diri kalıyor bu arada defansda alan savunmasının dengesini bozucu etkisi dolayısı ile (tek uzunla eli mahkum sık sık zone yapmamız gerekmesine rağmen) zone'a döndüğümüzde yıpranıyoruz rakip kolay sayı buluyor.

Daha önce fikrim, Işıl-Prince-Dee-Bahar-Tina 5'i idi. Ama artık vazgeçtim. Özellikle avrupalı rakiplere karşı sahada Işıl ile Prince aynı anda olmamalı. Eğer ikisi aynı anda sahadaysa Zone yapmamalıyız. Ve tekrar ısrarla söylüyorum Şaziye, Bahar, Gülşah'dan biri-ikisi sahadaysa, kesinlikle onları da içeren hücumlar çizilmeli. Tina'nın yapacağı perdeler, oyun kurucumuzun kim olduğuna göre şekillenmeli. Oyun kurucu Işıl ise Tina perde yapabilir ama Prince'de ise topdan farklı yere kaçarak Prince'e koridor açmalı. Çünkü her rakip, Tina'yı 2 oyuncu ile tuttuğundan driplinge gidebilen Prince ve Dee için avantajdır bunlar. Alba sahadayken 4-5 numaralarımız ortayı boşaltacak topsuz oyunları oynamalı. Oyunun kilitlendiği zamanlar Tina dışarı çıkıp Dee'nin önünde perde olup ona şut imkanı vermeli. Basit yavaş oynanan P&R'ler denenmeli. Gülşah eğer savunma da yavaş kalıyorsa 4 numarada değerlendirilsin savunma da. Genişliği ile kendi pota altımızda rakibi uzak tutması sağlanabilir. Hücumda gene geçsin 3 numaraya. Her set hücumunda topun en az 5-6 pas yapılması sağlanmalı. Bu rakip defansı yorar. En azından mental anlamda topu takip etmekten dolayı mental yorulurlar.

Bunlar benim gibi orta zekalı birinin yorumları. Ki Ceyhun hoca bundan çok daha fazlasını biliyordur. Ama gelinen nokta, Prag maçında Dee'nin molada kendi takım arkadaşlarına isyanıdır. Çünkü her işi ondan beklersen, o topların girmediği bir gün olduğunda, sorun yaşarız. Ceyhun hocanın yıldız yönetimi konusunda da sorunları olduğunu düşünüyorum bu noktada. Sırf bu yüzden, saha dışı yönetim için, idari eksikliklerin kapanması için Mihriban'ı istiyorum takıma. Ama saha içi düzende de yapacakları için biraz elini taşın altına sokmalı Ceyhun hoca. Dee'nin kenara geçmesi için Dee'nin iznine ihtiyacı yok mesela.

Hoca şunu anlamalı, Dee'den 38 dakikada alacağı verimden daha fazlasını alır 32 dakikada. 38<32 dir bu anlamda. Tina 40 dakika oynayıp sahada 10 dakika kolunu kaldırmadan oynayacağına 33-34 dakika oynarsa o kol hep havada olur. Bunun için ligde Sylvia var avrupada da Matic'i Melek'i kullansın o dakikalarda. Varsın o süreçte rakip bizi yakalasın ya da fark açsın. Oyunun son 6-7 dakikası gene yakalar bu takım onları, diri bir Tİna ve Dee ile. Bunun için tabii ki hücum opsiyonlarında çeşitlilik sağlarsa, bu oyuncuların saha içi aktif dinlenmesini de sağlarız.

Çok uzattım farkındayım. Gülşah'ın yetersizliğine bu yüzden katılmıyorum. Evet Gülşah şu an savunma katkısı vermiyor. Hücumda şut kullandırılmıyor. Ama bazı oyuncular için savunma daha sonra öğrenilecek bir durumdur. Biz önce oyuncunun iyi bildiğinde mükemmelleşmesini sağlayabiliriz. Ray Allen ilk baskete başladığında, hatta yıllarca savunma yapan bir adammıydı? Zaman içinde bu savunma özelliğini arttırdı. Hele Seattle'da sadece atardı, savunma da elini kaldırmazdı. Gülşah'ı da bir nevi Ray Allen gibi düşünüp önce şutundan faydalanabiliriz. Ki misal Geçen sene fİnal serisi ilk maçında, 13 sayıdan geri dönüşü sağlayan Gülşah'ın savunması değil hücumuydu.O maçta da aynı Gülşah vardı sahada savunma yapamayan Gülşah.Ama 13 sayıdan geldik maçı son topa taşıdık (Tamika'nın top kaybı) Bunu sadece ben mi düşünüyorum?

Ha hepsine rağmen Gülşah hücumda da mı verim veremiyor? O zaman yollarız tabii ki atla deve değil. GS'dan giden ilk oyuncu olmayacaktır. Ama bilmemiz gerekiyor Gülşah'ın potansiyelini.

Hocayı böyle kolaylıkla eleştiriyorum çünkü Ceyhun hoca olgun bir insan. Zamanımız olsa karşılıklı otursak ona da bunları söylerim, eminim o da dinler ve kendince doğrularını anlatır. Ama oyunculara bunları daha zor söylerim. Çünkü onlar da 20'li yaşlarda, çocuk-ergen sürecinden yeni yeni çıkan insanlar ve benim eleştirilerim onları daha çabuk yıkar. Bu yüzden oyuncularımızla ilgili eleştirilerimi yaparken daha dikkatli kelimeler seçiyorum. Ben o yaşlardan geçtim. Sizlerde o yaşlardan geçtiniz veya geçiyorsunuz. Bunu bilerek hareket ediyorum. Sonuç olarak bu takımda takıma yetersiz olduğunu düşündüğüm tek oyuncu Matic. Irkçılık yaptığım sanılmasın ama o yabancı ve yaşı fazla. Yani Gintare olsa belki gelişir derdim. Ama Matic'te bu artık imkansız. Üstelik yararı yok ve yabancı olduundan o anlamda tercih şansımız çok fazla. Yerli oyuncuda tercih şansımız yok gibi, sepet dar çünkü. Bu sebepledir ki Gülşah Ayşe Melek Bahar konusunda hassasım. Onlardaki potansiyeli biliyorum. Zaman içerisinde hepsi bize fragman geçtiler bunu. Bu fragmanı gösteren de potansiyel var demektir. O zaman teknik kadronun görevi, o potansiyeli ortaya çıkarmaktır. Sistemime göre oyun değil kadroma göre oyun anlayışı oturmalı. Ki bunu Dee-Tina için yapıyorsak diğer oyuncuları da buna katmalıyız. Misal yarınki İstanbul maçında eğer Ayşe Cora 10-15 dakika süre almayacaksa, Gülşah'a bir oyun çizilmeyecekse. Şaziye en azından 5 şut atmayacaksa gönderelim bu kızları yetenekleri körelmesin. Kulüp bütçesine de ziyan. Sonuçta karın tokluğuna oynamıyor bunlar.

Burda bir ek yapmak istiyorum. Sylvia ve Tina geldiğinden beri herkeste aynı anlayış var. -Ohh Işıl'ın işi kolaylaştı sıkışırsa at topu havaya Tina veya Syl tutar sayıyı bulur- gibilerinden (biraz abartıyorum). Oysa ki çift uzunla oynamak büyük bir taktik zenginlik sağlayıcı faktördür. Ve onları birlikte oynatmak için sayısız hücum varyasyonu yaratılır. Eğer o hücumlar çizilmezse, 2 uzunla oynayıp iki uzunumuzu da 25-30 dakika da yorgunluktan bitap hale getiririz. Basketbol geniş rotasyonu olan takımların kazandığı bir spordur. 7-8 oyuncu ile sezonu bitirirsen playofflar geldiğinde çuvallarsın. En bariz örneğini Erkek baskette geçen sene FB final serisinde seri uzadıkça ayakları yavaşlayan oyuncularımızda görebilirler, NBA serisinde Miami'nin tükenişini de.Ki Kayseri serisinde bir maçı kaybetme pahasına Bahar'ı Sylvia'yı 10-15 dakika dinlendirseydi, FB final serisinde hem hafta sonu maçlarının ipekçi'de yapılması avantajını ele geçirecektik hem de o oyuncuların seriye daha dinç çıkmasını sağlayacaktık (ki bilmiyorum ama belki Melisa 4. maça oynayacak şekilde iyileşmiş olabilirdi de)

Dilerim Ceyhun hoca yerli oyuncularımızın daha çok dakika aldığı rotasyonu oturtur. Onların şut kullanacağı hücumları çizer, sistemli şekilde takımın aktif saha içi dinlenmesine katkı verecek kenar katkılarını arttırır. Ama bunları yapmaz oyuncular aynı yerinde sayıyorsa, aklıma sıklıkla Eşref Apak'ın eski antrenörü ve sözleri gelecektir.


NOT: Özellikle ligdeki ufak takımlarla olan maçlarımızda direk vurup yıkmak için savunma dan ziyade hücumu düşünmek koş koş at yaptırmak mantıklı olacaktır. Zira biz atarız %45 ile rakip atar %35 ile gene biz kazanırız ve oyun, oyuncularımızın hafta içine yorulmadan hazırlanabileceği bir tempoya kavuşur. Ama görüyoruz ki ufak takımlarla oynarken bile bir savunma sertliği yakalama sevdası yüzünden rakibi vurup geçemiyoruz ve her maçımız maç sonuna kadar stresle sürüyor. Oyuncuların mental anlamda da yorgunluğuna yorgunluk katıyoruz. Şu 21 aralık çarçabuk gelse de biraz dinlenebilse şu kızlar:(
 
Sühan Abi eline sağlık öncelikle.

Yalnız katılmadığım noktalar var yazında, serbest atış atar gibi 3'lük atıyor dediğin Gülşah TKBL'deki ilk yılında %37.8, ikinci yılında %33.3, Botaş'taki son senesinde de %31.6 ile üçlük sokmuş. Bizde ilk senesinde de %34.9 ile atmış dış atışları. Ayrıca altını çizelim en yüzdeli attığı iki senede de Ceyhun Yıldızoğlu ile çalışmış. Gülşah'ın şu durumuyla sahada kalması için en az %50 ile filan üçlük atması lazım, ki 2/4 filan da kurtarmaz. Şut konusunda çok iyi diyelim, mesela Şaziye içeriye uzuna top geçiriyor, Bahar 3 numaradan topu yere vurup turnike atabiliyor Gülşah bunları yapamıyor. Savunmada kesinlikle becerikli ve gayretli değil. Hücumda set hazırlansa diyorsunuz da, ayakları bu kadar ağır bir oyuncuyu perdeden çıkartıp şut attırmak kolay mı?

Ayşe Cora hakkında onu tanıyan biriyle konuştuğunuz zaman ilk duyacağınız şey, şutunun kötü olduğu ve geliştirmesi gerektiğidir. Ayşe'nin skoru şutundan değil, penetre üzeri potaya gidişlerinden geliyor.

Toplamda 6 oyuncu ile oynanan, Işıl'ın 40 dakika oynadığı Galatasaray'daki ilk senesinde sayısı 10'u geçmiş olabilir de bu gerçekçi bir istatistik değil. Işıl sakatlık öncesinde de hücumu ile var olan bir oyuncu değildi, özellikle şutu hiçbir zaman birinci opsiyonu olmamıştı kaptanın. Şampiyon olduğumuz sene Eurocup'ta 9 sayı ortalama ile oynamış.

Şaziye bu isimlerin hepsinden iyi şutör, zaten şutu kıstas alınabilecek bir Gülşah var şu isimler içinde de Dee'yi izliyoruz, Dee'den tehlikeliydi demek benim vicdanıma sığmaz şimdi :)

Katılmadığım ama saygı duyduğum yerler daha da var da bir de Michelle şu sene başında iyileşemedi, 4. maça nasıl yetişecekti dedim yazıyı okurken.

Son olarak şakayla karışık bir sorum var; Eşref antrenör değişikliğinden sonra gümüş veya altın getirdi mi olimpiyatlardan, hatta 3.'lüğünü koruyabildi mi :) ?
 
Erdem bey; anlamadan cevap veren kişinin, kim olduğu ortada; zaten hangi şekilde cevaplar yazdığınızı kendiniz önceki mesajlarınızda belirtmiştiniz.Hem bu şekilde cümleye başlayan birine de oturup bir daha cevap yazmam.Siz zaten temcit pilavı gibi aynı şeyleri söylemeye devam ediyorsunuz.

Sühan bey’in güzel yazısını okumanızı tavsiye ederim ayrıca.Asıl değindiğim konuları ayrıntılı bir şekilde açıklamış.

Çocuk gibi en son cevabı ben yazacağım moduna geçtiğinizden dolayı da bundan sonraki yazılarınıza cevap verme gafletinde bulunmayacağım.

Forum sakinlerinden de, nefret ettiğim halde bu ikili tartışmamın içinde bulunduğumdan ötürü gerçekten özür dilerim.
 
Geniş çerçeveden bakan güzel bir değerlendirme yazısı olmakla birlikte ben de katılmadığım noktaları belirtmek isterim.Öncelikle fb nin şampiyonluklarıyla geçen bu son yıllarda birçok antrenör ve yerli oyuncu havuzundan fazla sayıda oyuncu denedik.Bazı sezonlarda sırf bu periyodu kırabilmek için kısa vadede sonuç almaya yönelik hamleler de denendi ama başarılı olunamadı.Son yıllarda gelen hiçbir antrenör elimizdeki Türk oyunculara farkedilir bir aşama kaydettiremedi.Hepsinin oyuncuların gelişimine etkisi mutlaka olmuştur ama aşamadan kastım daha üst seviye oyuncular haline gelemediler.Yatırım yaptığımız birçok oyuncu da sonunda ayrıldı.Bu açıdan bakarsak Ceyhun hocanın da oyuncuların bu gelişimini ancak daha uzun vadede yapabileceğini düşünüyorum.Ayrıca Işıl ve Bahar özelinde bakarsak istikrarlı biçimde sorumluluk alabilme dışında birçok alanda geliştiklerini ve iyi bir yolda olduklarını düşünüyorum.

Ceyhun hocanın küçük takım hocası olduğuna da katılmıyorum.Sonuçta Ceyhun hoca diğer koçlardan farklı olarak spesifik olarak kadın basketboluna emek harcayan bu alanda kendini geliştirmeye çalışan bir antrenör.Bütün alt süreçlerden geçtikten sonra Galatasaray ın başına geçti.Ayrıca daha önce de yazdığım birşeyi tekrar etmek isterim, Türkiyede çok önemli bir geleneği olmayan kadın basketbolunda rakiplerle kıyaslandığında çok da yeterli sayılamıycak bir kadroyla Avrupa Şampiyonasında final oynattı.Herhangi bir spor branşında bile bunu başarabilen bir antrenörün yetersizliğinden bahsedilmemeli bence.Her konuda eleştirilebilir ve hataları söylenebilir o ayrı.

Sıkça eleştirildiği diğer noktalara gelirsek.Şaziye, Gülşah, Ayşe, Melek gibi oyuncular ya sorumluluk alamıyor ya da yeterli süre alamıyor deniyor.Şaziye nin durumu doğru, Milli takımda hücum gücü bu kadar ön plana çıkabilmişken bizde sadece savunmada mücadelesiyle oynamasını ben de garipsiyorum.Onun şut atması hücumda diğer oyuncuları da rahatlatır.Şut atabilmesi için yeterince set kullanılmıyor ama o da Diana ve Prince in top kullanması için bazen kaçıyor gibi.Nolursa olsun bir şekilde hücum orgazisyonuna dahil edilmeli.Gülşah, Ayşe ve Melek le ilgili ise sadece Ayşe nin ligdeki maçlarda daha fazla süre alabileceğini bu yetenekte olduğunu düşünüyorum.Gülşah şu anda kesinlikle daha fazla oynayabilecek bir çaba göstermiyor.Savunmadaki zaafları zaten ortada 2-3 numara savunması yapamıycak kadar ayakları yavaş.İyi şut attığını hep konuşuyoruz ama bunu bize istikrarlı bir şekilde gösteren hangi performansları var? herkes sadece fb maçında çok gerideyken attığı 2-3 üçlüğü söyleyebiliyor.Onun dışında hangi önemli maçta böyle şutlar sokabildi.Oyuncular da biraz daha fazla çaba göstermeli, nasıl olsa fazla süre almıyorum diyerek kendini bırakmak olmaz.Hoca bu konuda hata yapıyorsa da 5-10 dakika oynuyorsan o sürede neler yapabileceğini göstericeksin.

Ceyhun hocayı hiçbir zaman körü körüne savunmuyorum benim de eleştirdiğim şeyler var.Takım olarak bu sezon hala belirgin bir sistemde değiliz.Bu kadar önemli skorerleri olan bir takım daha derli toplu bir oyun ortaya koyabilmeli.Hücumda çok telaşlı çok garip görüntüde olabiliyoruz.Setleri uygularken daha ısrarcı daha rahat olmalıyız.Biraz sert savunma görünce hemen Diana ya Tina ya verelim onlar oynasın durumuna dönüyor.Bunları oyunculara yaptırana kadar zorlamalı hoca.Setleri uygulamakta ısrar etmenin dışında son maçta Bahar ın yaptığı gibi kullanması gereken topları her oyuncu mutlaka kullanmalı.Bazen Diana, Tina varken top kullanmak ayıpmış gibi davranıyorlar onları bulana kadar bomboş pozisyonlarda bile potaya bakmıyorlar.Ayrıca yeterince iyi bir savunma takımı olabildiğimizi de düşünmüyorum.Daha yüksek konsantrasyonda savunma yapmalıyız.Önemli maçlardaki gibi kopmalar yaşamamalıyız.Bu eksiklikleri görmekle birlikte bunları Ceyhun hocanın düzeltebileceğine inanıyorum.Koç değişikliğine gidilse bile gelicek antrenörün de benzer sorunlarla karşılaşacağını düşünüyorum.
 
Önce Eşref'den başlıyayım. Eşref Apak onu yetiştiren hocasından ayrıldıktan sonra başka bir hocayla çalıştı ama o hocada ona gerekli ivmeyi kazandıramadı. Şu an Artun Talay (sanırım eski hocası ama gerekli eğitimleri almış) ile çalışıyor. Ve daha önceki mesajımda belirttiğim sözleri ( açı içi-açı dışı atış stili) daha yeni söyledi. Yani ne yazıkki ülke olarak o antrenörü çocuğa 6 sene geç bulabildik 2004'den beri bu yüzden o çıkışı yapamadı Ama 2011 başı itibarı ile yeni yeni başladı antrenmanlarına. Ha bu demek değil Olimpiyatlarda bu kez altın gümüş alacak. Ama en azından daha önce attığı dereceden daha iyi bir atış yapacağını söylüyor. Ki antrenmanları da böyleymiş.

Orda demek istediğim esas konuya bakmanız lazım Eşref'in kariyerine değil. Oradaki esas konu bir antrenör'ün bir oyuncusuna bir yere kadar hizmet edebildiğinin itirafıdır. Ceyhun hoca böyle bir antrenörmü yoksa dğeil mi onu bilemem. Ama kariyeri bitmek üzere olan geçen sene 2-3 dakika süreyi zar zor alan Şaziye'yi avrupa şampiyonasında tekrar dirilttiğini de gördük. Bu konuda haksızlık yaptığımı bu yüzden düşünmeyin.

Konunun diğer yönüne gelirsek. Işıl: Evet Işıl hiç bir zaman GS'da şut öncelikli oyuncu değildi ama her zaman bir şut tehdidiydi. Yani rakip misal Lakers'in Rondo'nun şutunu boş bırakmak gibi bir düşüncede olmazdı Işıl'a karşı. Çünkü boş kaldığı an cezayı kesiyordu. Gülşah haklısınız Ceyhan'da %40 ve %33 atmış bizde de aynı düzeyde gidiyor gözüküyor ama Gülşah bu sene maç başına 0,8 ikilik atmış. 17 yaşındayken maç başına 3 ikilik 7,5 üçlük atan bir oyuncunun şu an maç başına 0,8 ikilik 2 üçlük atması düşündürücüdür. Kİ Gülşah sadece final serisinde FB maçında oynadı demek de akılcı değil. Cumhurbaşkanlığı kupası maçında da oynamıştı. Zaten geçen sezon başladıktan sonra dizinden sakatlanınca yılbaşına kadar oynayamadı ve ondan sonra tempo kazanması zaman alacaktı. Şaziye konusunda zaten hepimiz aynı düşüncedeyiz. Sadece şunu belirtmem lazım. "Şaziye Dee'den daha tehlikeli bir şutördür" derken olayı maximize ettiğimi anlamış olmalısınız. Bu cümleyi reel anlamda söyeleyebilmek bazı arkaadaşların "Oktay Mahmuti Son16 coach'u değildir" demesi ile aynı mantıksızlıktadır. Orda umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir. Melisa'nın ligin sayı kraliçesi olması ve şu an sayıyı geçtim şut girişiminde bulunmaması da aynı konu içinde irdelenmesi gereken bir konu.

Ayşe Cora evet yetenekli bir oyuncu. Annesi ile de bunu konuştuk bir çok defa. Gelişini ve gelişimini. Şut derken zaten 3 sayılık atışlarından bahsetmiyorum. Orta mesafeli şutlar da adı üstünde şuttur. Zaten Ayşenin hızını dyaanıklılığını ve saha görüşünü geliştirirken en çok bu orta mesafe şutlarına yüklenmesi lazım. Zaten potansiyel yetenekleri onun bu oyun görüşünü ve aklını kullanabilmesini sağlıyor. İşlendiğinde daha da parlayacak bir cevher. Ama GS'da gelecek vaat ettiğini düşündüğümüz, Yasemen,Bahar, Gülşah, gibi oyuncuların aynı noktada kalması ve ilerleyememesi Ayşe'nin de bir yere kadar ilerleyip daha fazla ilerleyemeceği aşama kaydedemeyeceği inancının bende oluşmasına sebep oldu. Hadi Yasemen için basketbola inancı isteği yok eleştirisi yapabiliriz ama Işıl GÜlşah ve Bahar'ın nasıl bir basketbol aşkı ile yaşadıkalrını ve nasıl çalıştıklarını ben şahsen kendim biliyorum. Bu kızlar tatil yapmıyor. Tatilde bile fizyoterapisti ile gideninimi ararsın yoksa aynen antrenmanalrını devam ettirenini mi? Gülşah'ın biliyorsunuz bu sene amerika'ya gittiğinde Özgürlük anıtını ziyaret etmediğini, Işıl'ın Bahar'ın tatilde neler yaptığını. Yani elimizde sadece para kazanayım dalgama bakayım tarzı kızlar osla analrım ama bu kızlar bir noktadan sonra aşama kaydedemiyorsa bunu artık başka noktalarda aramaya başlamak benim hakkım. (Ha bu arada bir fizyoterapist alınma hikayesi var kulübün almadığı, o ayrı bir rezillik girmeyeyim o konuya)

Bugün maçı seyredenler görmüştür Sariye iki defa potaya gitti rda yüzünü potaya dönüp panyadan sayıyı atması lazım 2 sinde de pas atacak adam aradı havadayken :)) Ben bu şut atmama olayına ciddi anlamda takılmış durumdayım. Şaziye 2 tane 3 lük kullandı girmedi ama çok mutlu oldum. Gİrmezse girmesin. Prince alıyor topu gidiyor hiç sağına soluna bakmadan atıyor potaya. Misal bugün 1/4 üçlük ile oynamış. Yani oyunu sık sık sokak basketboluna çeviriyor bazen Prince. Öyle al topu git at yaaprsan takımın konsantrasyonunu düşürürsün. Rakip defans oturmuşken 3-4 pas yapmadan bu tarz atışlar hoşuma gitmiyor. Sayı olsa da hoşuma gitmiyor sayı olmasa da. Çünkü bir takım oyun disiplininden kopmamalı. Bugün İstanbul maçında gene sayılarımız genelde yabancı oyuncularımızdan geldi ama bugün buna kızmıyorum. Çünkü doğru hücum ettik. Boş kalan oyuncu şutunu attı. İlla Gülşah 5 şut kullanmalı diye kastırdığım yok boş olanın şut kullanması gerektiği gibi bir kastım var.

Son olarak Aras'ın Melisa konusunda dediği sakatlık olayı ile alakalı:) Melisa son maçta ısınmaya çıkmıştı. Eğer maç 3 gün sonra olsa oynayabilirdi. Ama sezon bitince ameliyat oldu ondan sebep sezon başı oynamadı uzun süre. Tabii Melisa'nın oynaması da değil sorun. Sylvia-Bahar son Kayseri maçında maçın kaybedilme riski gözönüne alınarak oynatılmasaydı veya antrenman modunda 9-10 dakika oynayabilseydi hem Fb serisine dinlenmiş şekilde başlama şansı olacaktı Hem de biz serimize hafta sonu maçları ile başlayacağımızdan ortamı ve Caferağa'nın ortamını daha farklı oluşturabilecektik. Olmuşa çare yok olan olmuş artık Ama oyuncu rotasyonu ve bunun için bir çok faktörün gözönüne alınması gerektiği gerçeği ile ilgili söyledim zaten bunu. En azından dinlenmiş Sylvia ile İpekçi'deki iki maçı kazanır Caferağadaki bir maçı kaybedelim havasında oynayıp gene Sylvia'yı dinlendirip 4. ve olması halinde 5. maçlara gene dinç bir Sylvia ile başlayabilirdik. Play offlarda seriler böyle oynanır. Play off stratejini daha seriler başlamadan belirlersin. 4-0 lık seri yapmak gibi bir düşüncesi olmaz hiç bir hocanın. Ceyhun hoca bence o anlamda geçen sezon bir hata yaptı play off stratejisi belirlemeyerek. Yoksa Melisa oynamış oynamamışın hesabını yapamam belki de Aras'ın dediği gibi oynayamayacaktı o:))
 
Önce Eşref'den başlıyayım. Eşref Apak onu yetiştiren hocasından ayrıldıktan sonra başka bir hocayla çalıştı ama o hocada ona gerekli ivmeyi kazandıramadı. Şu an Artun Talay (sanırım eski hocası ama gerekli eğitimleri almış) ile çalışıyor. Ve daha önceki mesajımda belirttiğim sözleri ( açı içi-açı dışı atış stili) daha yeni söyledi. Yani ne yazıkki ülke olarak o antrenörü çocuğa 6 sene geç bulabildik 2004'den beri bu yüzden o çıkışı yapamadı Ama 2011 başı itibarı ile yeni yeni başladı antrenmanlarına. Ha bu demek değil Olimpiyatlarda bu kez altın gümüş alacak. Ama en azından daha önce attığı dereceden daha iyi bir atış yapacağını söylüyor. Ki antrenmanları da böyleymiş.

Orda demek istediğim esas konuya bakmanız lazım Eşref'in kariyerine değil. Oradaki esas konu bir antrenör'ün bir oyuncusuna bir yere kadar hizmet edebildiğinin itirafıdır. Ceyhun hoca böyle bir antrenörmü yoksa dğeil mi onu bilemem. Ama kariyeri bitmek üzere olan geçen sene 2-3 dakika süreyi zar zor alan Şaziye'yi avrupa şampiyonasında tekrar dirilttiğini de gördük. Bu konuda haksızlık yaptığımı bu yüzden düşünmeyin.

Konunun diğer yönüne gelirsek. Işıl: Evet Işıl hiç bir zaman GS'da şut öncelikli oyuncu değildi ama her zaman bir şut tehdidiydi. Yani rakip misal Lakers'in Rondo'nun şutunu boş bırakmak gibi bir düşüncede olmazdı Işıl'a karşı. Çünkü boş kaldığı an cezayı kesiyordu. Gülşah haklısınız Ceyhan'da %40 ve %33 atmış bizde de aynı düzeyde gidiyor gözüküyor ama Gülşah bu sene maç başına 0,8 ikilik atmış. 17 yaşındayken maç başına 3 ikilik 7,5 üçlük atan bir oyuncunun şu an maç başına 0,8 ikilik 2 üçlük atması düşündürücüdür. Kİ Gülşah sadece final serisinde FB maçında oynadı demek de akılcı değil. Cumhurbaşkanlığı kupası maçında da oynamıştı. Zaten geçen sezon başladıktan sonra dizinden sakatlanınca yılbaşına kadar oynayamadı ve ondan sonra tempo kazanması zaman alacaktı. Şaziye konusunda zaten hepimiz aynı düşüncedeyiz. Sadece şunu belirtmem lazım. "Şaziye Dee'den daha tehlikeli bir şutördür" derken olayı maximize ettiğimi anlamış olmalısınız. Bu cümleyi reel anlamda söyeleyebilmek bazı arkaadaşların "Oktay Mahmuti Son16 coach'u değildir" demesi ile aynı mantıksızlıktadır. Orda umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir. Melisa'nın ligin sayı kraliçesi olması ve şu an sayıyı geçtim şut girişiminde bulunmaması da aynı konu içinde irdelenmesi gereken bir konu.

Ayşe Cora evet yetenekli bir oyuncu. Annesi ile de bunu konuştuk bir çok defa. Gelişini ve gelişimini. Şut derken zaten 3 sayılık atışlarından bahsetmiyorum. Orta mesafeli şutlar da adı üstünde şuttur. Zaten Ayşenin hızını dyaanıklılığını ve saha görüşünü geliştirirken en çok bu orta mesafe şutlarına yüklenmesi lazım. Zaten potansiyel yetenekleri onun bu oyun görüşünü ve aklını kullanabilmesini sağlıyor. İşlendiğinde daha da parlayacak bir cevher. Ama GS'da gelecek vaat ettiğini düşündüğümüz, Yasemen,Bahar, Gülşah, gibi oyuncuların aynı noktada kalması ve ilerleyememesi Ayşe'nin de bir yere kadar ilerleyip daha fazla ilerleyemeceği aşama kaydedemeyeceği inancının bende oluşmasına sebep oldu. Hadi Yasemen için basketbola inancı isteği yok eleştirisi yapabiliriz ama Işıl GÜlşah ve Bahar'ın nasıl bir basketbol aşkı ile yaşadıkalrını ve nasıl çalıştıklarını ben şahsen kendim biliyorum. Bu kızlar tatil yapmıyor. Tatilde bile fizyoterapisti ile gideninimi ararsın yoksa aynen antrenmanalrını devam ettirenini mi? Gülşah'ın biliyorsunuz bu sene amerika'ya gittiğinde Özgürlük anıtını ziyaret etmediğini, Işıl'ın Bahar'ın tatilde neler yaptığını. Yani elimizde sadece para kazanayım dalgama bakayım tarzı kızlar osla analrım ama bu kızlar bir noktadan sonra aşama kaydedemiyorsa bunu artık başka noktalarda aramaya başlamak benim hakkım. (Ha bu arada bir fizyoterapist alınma hikayesi var kulübün almadığı, o ayrı bir rezillik girmeyeyim o konuya)

Bugün maçı seyredenler görmüştür Sariye iki defa potaya gitti rda yüzünü potaya dönüp panyadan sayıyı atması lazım 2 sinde de pas atacak adam aradı havadayken :)) Ben bu şut atmama olayına ciddi anlamda takılmış durumdayım. Şaziye 2 tane 3 lük kullandı girmedi ama çok mutlu oldum. Gİrmezse girmesin. Prince alıyor topu gidiyor hiç sağına soluna bakmadan atıyor potaya. Misal bugün 1/4 üçlük ile oynamış. Yani oyunu sık sık sokak basketboluna çeviriyor bazen Prince. Öyle al topu git at yaaprsan takımın konsantrasyonunu düşürürsün. Rakip defans oturmuşken 3-4 pas yapmadan bu tarz atışlar hoşuma gitmiyor. Sayı olsa da hoşuma gitmiyor sayı olmasa da. Çünkü bir takım oyun disiplininden kopmamalı. Bugün İstanbul maçında gene sayılarımız genelde yabancı oyuncularımızdan geldi ama bugün buna kızmıyorum. Çünkü doğru hücum ettik. Boş kalan oyuncu şutunu attı. İlla Gülşah 5 şut kullanmalı diye kastırdığım yok boş olanın şut kullanması gerektiği gibi bir kastım var.

Son olarak Aras'ın Melisa konusunda dediği sakatlık olayı ile alakalı:) Melisa son maçta ısınmaya çıkmıştı. Eğer maç 3 gün sonra olsa oynayabilirdi. Ama sezon bitince ameliyat oldu ondan sebep sezon başı oynamadı uzun süre. Tabii Melisa'nın oynaması da değil sorun. Sylvia-Bahar son Kayseri maçında maçın kaybedilme riski gözönüne alınarak oynatılmasaydı veya antrenman modunda 9-10 dakika oynayabilseydi hem Fb serisine dinlenmiş şekilde başlama şansı olacaktı Hem de biz serimize hafta sonu maçları ile başlayacağımızdan ortamı ve Caferağa'nın ortamını daha farklı oluşturabilecektik. Olmuşa çare yok olan olmuş artık Ama oyuncu rotasyonu ve bunun için bir çok faktörün gözönüne alınması gerektiği gerçeği ile ilgili söyledim zaten bunu. En azından dinlenmiş Sylvia ile İpekçi'deki iki maçı kazanır Caferağadaki bir maçı kaybedelim havasında oynayıp gene Sylvia'yı dinlendirip 4. ve olması halinde 5. maçlara gene dinç bir Sylvia ile başlayabilirdik. Play offlarda seriler böyle oynanır. Play off stratejini daha seriler başlamadan belirlersin. 4-0 lık seri yapmak gibi bir düşüncesi olmaz hiç bir hocanın. Ceyhun hoca bence o anlamda geçen sezon bir hata yaptı play off stratejisi belirlemeyerek. Yoksa Melisa oynamış oynamamışın hesabını yapamam belki de Aras'ın dediği gibi oynayamayacaktı o:))


Hocam yazdıklarının tamamına katılıyorum yalnız Ayşe'nin fiziği çok kötü çocuk gibi kalıyor. Gülşah konusunda da tamamen katılıyorum ama Gülşah'ta şunu gördüm. Isınmaya çıktı surat 5 karış mutsuz bir yüz ifadesi ben nerdeyim ne yapıyorum gibi hal ve hareketler maç içerisinde de belli etti zaten kendini moralsizdi ve kinci yarı oyuna hiç girmedi sanırım. Şaziye ile ilgili maçın devre arasına girilirke benchin hemen arkasındaydık ve şaziye ve sariyeye aslında kızdık 2-3 kişi potaya şut atmaktan niye korkuyorsunuz atın girsin veya girmesin potaya doğru penetre edin ve boş pozisyonlarda topu potaya atmaktan çekinmeyin. Hemen hemen bütün maç aynı şeyleri söylüyordur bench arkasındakiler. Saziyenin pozisyon içinde Dee den daha verimli 3 lük kullanacağını ama savunmada da bir hiç olduğunu düşünüyorum. Işıl ve Bahar takımı sahiplenmişler bu güzel. Sariye de tam basketbolcu fiziğine ve çok iyi derece savunma yapmasına karşı hücumda çok korkarak oynuyor. aynı senin dediğin gibi kardeşim biri ilk yarıda diğeri ikinci yarıda belkide penetresini sürdürse turnike atacağı toplarda penetresini erkenden bitirip pası tercih etti ve top kaybı oldu. Oyuncular ısınırken rehavet vardı zaten Dee ve diğer yabancılar ilk yarı pek top kullanmadı yerli oyuncularımız kullansın ritim yakalasın diye de olmuş olabilir ama yerliler de potaya bakmaya korktu hep. Tina ile Fowles aynı anda sahada olunca ufak bir kargaşa oluyor şöyle ki birisi serbest atış çizgisinde top alırken diperi hemen 4-5 adım önünde düz bir çizgi misali düşünün ve rakibin arkasındayken topu istiyorlar ve rakip takımda yardımı getiriyor pota altı daha top pota altına inmeden haddinden fazla kalabalık oluyor halbuki önden istese topu turnike veya ekstra pası çıkarırsa boş 3 lük ile bitirebilirler.

Hoca ile ilgili konuya değineceğim. Prag ve bu maç için söylüyorum bayanların basket maçlarına ilk kez gittim. Koç bu takıma kesinlikle hakim değil. Genelde oyuncular birbirlerine taktik veriyor ve genelde setin nasıl oynanacağına Taurasi karar veriyor molalarda
 

Üst