Re: TBL|Galatasaray-Mersin Belediye
İlk yarı oynanan oyun ikinci yarı devam etseydi Mersin lehine asgari 30 sayı fark olurdu... İlk yarıda geçtiğimiz haftalardaki dibe vurmuş takım sahadaydı. Koşmayan, mücadele etmeyen, elinde top tutmaktan yoksun oyuncular ve kenarda oyuna olumlu hiçbir katkısı olmayan bir staff... Devre arasında belli ki şube yönetiminden birileri oyunculara uyarıda bulunmuş. İkinci yarıda oyuncular birşeyler yapmaya başladı, bilhassa Graves'in yenilgiyi kabullenmeyen oyun karakteri skorun lehimize ilerlemesini sağladı. Mersin oyun disiplininden çok uzak bir takım, oyuncularımız biraz baskı yapınca şirazeden çıktılar. Şükür ki, Ffriend'de çok kötü bir günündeydi, esasında onun kötü olmasında Cemal'in payı büyük... Cemal gücü ve agresifliğiyle Ffriend'i yıldırdı.
Son dakikalarda ivme tamamen elimize geçmişken, Koray Mincinozlu'den yine ne idüğü belirsiz, rakibe nefes aldıran bir mola geldi. Oyuncularımız tam oyuna ısınmışken, rakip demoralize olmuşken bu mola az daha oyunu kaybetmemize sebep olacaktı. O moladan evvel tabiri caizse yanmaya başlayan ve her attığını sokan Graves, molanın akabinde üst üste iki serbest atış kaçırdı, dört sayı öne geçecekken Ümit Sonkol'un basketiyle skor eşitlendi. Neyseki Mersin üst üste yaptığı hatalarla galibiyeti armağan etti. Sayın Mincinozlu benzer mola tercihlerini evvelki maçlarda da kullanmış ve sonuç hep olumsuz olmuştu. Hatta Murat Özyer'i de bu konuda çok eleştirdik. İvme yakalamış, rakibini abandone etmiş takım mola alır mı?!.. Mesela Ahmet Kandemir'in farkı 13 sayıya indirdiğimizde aldığı bir mola var, işte o doğru zamanlamalı bir molaydı, zira Mersin 13 sayı önde olmasına karşın dağılma noktasına gelmişti. Kandemir bunu farketti ve hemen müdahale etmek istedi. Mola ne zaman alınır, coaching faktörü nedir, ne işe yarar sorusuna cevap arayanlar biraz Euroleague seyrederse faydalı olabilir...
Koray Mincinozlu'nün performansı maalesef içler acısı. Bu galibiyette takıma ne katkı verdi, takım ne oynadı, kaç defa düzenli set hücumu vardı, ilk yarıda eline aldığı her topu potaya "sallayan" başta Hosley olmak üzere, dış oyuncuları neden uyarmadı sorularına cevap ekseriyetle menfi olacaktır. Unutulmaması gerekir ki, maç yine son topa kaldı ve maçın bitimine dokuz saniye kala son top Mersinli oyunculardaydı...
Şubenin oyuncak gibi yönetilmesi sonucu ortaya çıkan bu tablo, maalesef her maçta önümüze farklı bir gerilim-korku filmi sunuyor. Son haftalarda seyrettiğimiz kâbus vari oyundan sonra, ikinci yarıda takımda bir reaksiyon görmek sevindirici ama, bu galibiyet hayırlı mı oldu, hayırsız mı oldu ilerleyen günlerde göreceğiz...